FİNAL

85.3K 4.7K 1.7K
                                    

FİNAL

Bir daha güneş ışığını göremeyeceğimden emin olarak kapatmıştım gözlerimi ama şimdi göz kapaklarıma vuran sıcak ışığı hissediyordum. Bilincim yavaş yavaş açılırken en son ne düşündüğümü hatırlamaya çalışıyordum. Ayaz'ın dudaklarıma dokunan dudaklarını ve parmaklarıma kenetlenen parmaklarını hatırlıyordum. Parmaklarım onun elini tutmak için kıpırdandı yine ama sadece boşluk vardı.

"Kendine geliyor," dedi tanıdık bir ses. Duymayı beklediğim ses değildi.

Göz kapaklarım sanki yıllardır açılmamış bir pencere gibi güçlükle ve yavaşça açıldı. Bir hastane yatağındaydım, başımda babam ve annem dikiliyorlardı. Güçsüz bakışlarım odada gezindi ama başka kimse yoktu yanımda.

Parmaklarım boşluğu sıkmaya çalıştı yine.

"Çok korkuttun bizi kızım," dedi babam ağlamaklı bir sesle elimin üstünü okşarken. "İyisin değil mi?"

Babamın kızarmış gözlerine ve yorgunluktan çökmüş yüzüne boş boş baktım. Dilim şişmiş gibiydi sanki ama konuşmak için kendimi zorladım.

"Ayaz..." dedim kupkuru bir sesle. "O..."

"Hâlâ o çocuğu soruyor!" diye patladı bir anda annem öfkeyle. Birkaç saniye önce endişeyle bakan gözleri şimdi nefretle kısılmıştı. "Seni bu uyuşturucu işine de o bulaştırdı değil mi!?"

"Şimdi sırası değil Sema," diye uyardı babam annemi dişlerini sıkarak. O da öğrenmişti gerçeği ama şu an bu konuyu umursayacak durumda değildim.

Yataktan kalkmak için kıpırdandım ama hareket etmem ile başımın dönmesi bir oldu ve başım geri düştü yatağa. Babam hemen elini yüzümde gezdirerek iyi olup olmadığımı kontrol etti telaşla.

"Ayaz nerede?" diye sordum panikle. Dönen başım yüzünden midem bulandı bir an ama yine kalkmaya yeltendim. Bu kez babam durdurdu hemen beni.

"Anestezi etkisi geçmedi daha bünyenden hareket etme," dedi. Sorduğum soruya cevap vermekten kaçınması beni çıldırttı. Elimdeki damar yoluna uzanıp sökmeye çalışırken annem tuttu elimi bu kez.

"Bırakın beni!" diye debelendim ikisi beni tutmaya çalışırken. "Ayaz'ın yanına gideceğim! Nerede o? Neden yanımda değil?" Ağlayarak çırpınırken babam bağırdı birden.

"Yaşıyor!"

Durup yaşlı gözlerimle babamın kızarmış yüzüne baktım. Benim için endişeli ve korkmuş olsa da yeşil gözlerinde çok daha güçlü bir duygu gizliyordu: öfke.

"Ölmedi yaşıyor o da," dedi tekrar. "Başka bir odada babasıyla birlikte."

"Babası mı?" diye sordum kaşlarımı çatarak. Ayaz babasını öldürmeye çalıştığı günden sonra babası ile ilişkileri ne duruma gelmişti hiç bahsetmemişti.

"O adam bulmuş sizi," dedi annem. Onun da gözleri doldu bir anda. Sesi titreyerek, "Neden yaptınız bunu Gamze?" diye soruverdi dakikalardır bu soruyu içinde tutuyormuş gibi.

Başımı pencereye doğru çevirip annemin sorusundan kaçındım. Pencereden yüzüme güneş vuruyordu ama dışarıda esen rüzgâr ağaçlarda kalan son yaprakları hareket ettiriyordu. O gün günlerden neydi, saat kaçtı hatırlamıyordum. Kaç gündür hastanedeydik bilmiyordum.

Bizi ölümden kurtaran kişinin her şeyin sorumlusu olan adam olması trajikomik geldi bir an. Acaba Ayaz şu an nasıl hissediyordu? Başarısızlığımız hakkında ne düşünüyordu?

"Merve ve Güven de buradalar," dedi babam. Konuyu dağıtmak ister gibi; anlam veremediğim bir iyimserlik ve çaba içindeydi. "Okuldan kıvırcık saçlı iki arkadaşın da geldiler. Hepsi seni bekliyorlar."

ZEHİR (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin