24. BÖLÜM

272K 5.9K 1K
                                    

24. BÖLÜM

Beni eve yine Eren bıraktı çünkü Ayaz araba kullanabilecek durumda değildi; hatta kullandığı ilaçlar yüzünden bir süre sonra neredeyse uykuya dalacak gibi baygın bakmaya başlamıştı.

Evde beni merak eden kimsem olmasa da Altın Vuruş'ta sadece bir saat kalıp eve döndüm. Sırtımda iki tane çanta ile merdivenleri yavaş yavaş çıkarken kafamın içinde sürekli Ayaz'ı düşünüyordum. Bu aşk işleri keşke kısa bir süreliğine kapatılabiliyor olsaydı; içimde bu his varken başka hiçbir şey yapmaya odaklanamıyordum çünkü. Mesela ders çalışmam gerekiyordu ama çalışamıyordum.

Odama girerken çantalarımdan biri omzumdan kayıp yere düştü. Düşen çantamı eğilip yerden alacağımda annemin yatağımın üstünde oturduğunu gördüm. Birkaç saniye şaşkın şaşkın ona baktıktan sonra eğilip çantamı aldım ve iki çantamı da odanın bir köşesine bıraktım.

Uzun zamandır burada beni mi bekliyordu yoksa yeni mi gelmişti bilemiyordum ama benim asıl merak ettiğim neden burada olduğuydu. İlk o bir şeyler söylesin diye sessizce yüzüne bakmayı sürdürdüm.

"Ayaz Meydan kim?" diye sordu kısa bakışmamızın ardından. Ses tonu bu isimden hiç de hoşnut değilmiş gibi çıktığından savunma moduna geçerek omuzlarımı dikleştirdim.

Annem yüzüme benden bir cevap bekleyerek bakarken ben, anneme Ayaz'dan kimin bahsetmiş olabileceğini düşünüyordum. Aklıma Buket dışında kimse gelmiyordu ama onun da böyle bir şey yapması mantıklı değildi; ayrıca Buket başımı belaya sokmak istediğinde daha kötü şeyler yapabilecek biriydi.

"Cevap verecek misin?" diye sordu sertçe ben bir cevap vermeyince.

"Evlendiğinden beri umurunda olmayan kızını şimdi mi hatırladın anne?" dedim. "Günlerdir beni umursamıyordun ama şimdi odama gelmiş bana hesap mı soruyorsun?"

Annem yatağın üstünden kalktı ve biçimli kaşlarını çattı; saçlarını sarıya boyatırken kaşlarını boyatmadığı için yüzünde tuhaf duruyorlardı.

"Evet hesap soruyorum sen de bana cevap vereceksin," dedi emredici bir şekilde. Kaşlarım hayretle yukarı kalktı. "Sabah baban aradı," dedi sonra. Ah! "Okuluna gitmiş ama orada Ayaz diye bir serseri senin sevgilin olduğunu söyleyip babana yumruk atmış!"

Şimdi her şey netleşmişti. Babamın o olaydan sonra sessiz kalmasını ve hiçbir şey yapmamasını beklemek aptallık olurdu ancak beni anneme şikayet edeceğini de hiç düşünmezdim. Babam, annemi neredeyse hiç aramazdı ama Ayaz'ı şikayet etmek için aramıştı! Nedense içimden gülmek geldi.

"Ne oldu?" diye dalgaya aldım annemi. "Eski kocanın dayak yemesi içini mi sızlattı?"

"Düzgün konuş benimle!" diye bağırıp üzerime yürüyünce istemsizce bir adım geri atıp omuzlarımı içe büktüm korkuyla.

Annem tepkim karşısında olduğu yerde kaldı ama işaret parmağını yüzüme doğru sallayarak, "O çocuktan ayrılacaksın!" dedi tehdit eder gibi.

Nutkum tutuldu. Onun yeni kocası beni tehdit ederken kendisi bırak ayrılmayı adama gidip hesap bile sormamıştı ama şimdi karşıma geçmiş bana emir veriyordu. Anne olarak buna hakkı olduğunu düşünüyorsa bir anne olarak sahip olması gereken sorumluluları da bilmeliydi.

"Ayrılmayacağım," dedim sinirden gözlerim yanmaya başladığında. "Ayrılmayacağım!"

"Ayrılma da gör bakalım neler yapıyorum," dedikten sonra yanımdan geçip kapımı çarparak odamdan çıktı.

Odamın ortasında sinirden titreyerek dikilmeye devam ettim bir süre. Ayaz'dan ayrılmam artık söz konusu bile değildi. Annem bu konuda ne yapabilirdi bilmiyordum; gücü neye yeterdi ya da ne kadar ileri gidebilirdi tahmin edemiyordum. Ayaz'a zarar verebilir miydi?

ZEHİR (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin