Bölüm ~47~

147 8 10
                                    

Kendimi kanepeye atarak gözlerimi kapadım. Benim annem bu olamazdı, benim annem bu kadar acımasız olmazdı.
Gözlerimden tekrar yaşlar süzülmeye devam ederken öyle bir şeyin mümkün olamayacağıma kendimi inandırmaya çalışıyordum, Burak böyle bir şeyi asla yapmazdı, birbirimizden ne kadar uzak kalsakta yine birbirimizi bulmuştuk böyle bir şey asla olmazdı. Yerimden hafifçe doğrularak ayağa kalktım, telefonuma uzanıp Aleyna'yı aradım. İlk çalışta meşgule düşsede tekrar aradım bu sefer açılmıştı telefon.
-Aleyna dedim, ağlamaklı sesimi bastırmaya çalışarak.

-Nefes ne oldu iyi misin sen

-İyiyim ya, nasıl olduğunu merak etmiştim

-bak bana yalan atma, anlat çabuk, eğer anlatmazsan gelirim oraya

Pes edercesine derin bir nefes aldım.

-annem geldi saçma sapan konuştu gitti işte, daha fazla anlatmak istemiyorum lütfen dedim gözlerimi sıkıca kapatarak.
Oda anlamış olacak ki derin bir nefes aldı.
-ben yarın uğrayacağım yanına dikkat et kendine, görüşürüz
- görüşürüz dedikten sonra kapattım telefonu.

Aklımdaki düşüncelerden artık deliye dönmek üzereydim, hızlıca televizyonu açıp izlemeye çalıştım, olmuyordu annemin dediği hiç bir cümle aklımın ucundan gitmiyordu.
Belki bir daha o eve dönemeyecektim, belki babam bir daha yüzüme bakmayacaktı, belki kardeşimle yine kavga edemeyecektim.
Keşke eski aile hayatıma geri dönebilseydim, belki bunların hiç biri yaşanmasaydı hepsi burağı kabullenmiş olurdu.

"Güzelim" yanımda duyduğum sesle yerimden fırlarken bağırmaya başladım.

"Sakin ol benim " diyen burağın sesi kulaklarıma geldiğinde sakince nefes aldım ve yerime oturdum.

"Ne zaman geldin sen, kapı sesi filan duymadım" dediğimde şüpheci bakışları üstümde dolaşıyordu.

"Neredeyse 1 saattir burdayım"
Gözlerim şaşkınlıkla açılırken saate baktım. Kaç saat geçmişti, ben saatlerdir düşüncelerin içinde kaybolmuştum.

"Ne oldu" gerilmiş sesi kulaklarıma ulaştığında bende rahatsızca yerimde kıpırdandım.

"Bişey olmadı"

"Güzelim hadi söyle" diye başıma ufak bir öpücük koydu.

"Aslında..."

"Nefes dolandırma lafı"

"Annem geldi bugün, bir ton saçma sapan konuştu"

"Ne söyledi" diyen burağın elleri yumruk şeklinde olmuştu.

"Beni kullanıp bir kenara atacağını, sana fazla bağlanmama mı yoksa elimde bebekle beni eve almayacağını söyledi"

Burak gözleri kapatıp açtı, sakinleşmek ister gibi derin derin nefes alıyordu.

"Beynini siktiğim" diye küfür savurdu.

"Burak düzgün konuş annem hakkında" diye çıkıştım bende birden ne olursa olsun annemdi öyle konuşmasına izin veremezdim.

"Nefes aptal mısın kızım sen, kadın gelip sana resmen orospu muamelesi yapmış sen hala onu mu savunuyorsun" diye bağırdığında yerimde sıçradım.

"Ne olursa olsun düzgün konuş annem hakkımda, oda benim iyiliğimi istiyor" diye fısıldadım. Biliyorum kullandığım cümleye ben bile inanmıyordum ama inanmak istiyordum annemin benim iyiliğimi düşündüğüne inanmak istiyordum.

"İyiliğini mi istiyor" sesli bir kahkaha attığında sözüne devam etti.
"İyiliğini isteyen sana bu cümleleri kurar mı, sakın bana dediklerini kafaya taktığını söyleme, doğruluk payı olmadığını sende biliyorsun" diye gür sesiyle bağırdı.

"Evet taktım neyi takıp takmayacağımı sana mı  soracağım artık" diye bende bağırdım.

"Kafana taktın demek yani doğru olduklarını düşünüyorsun"

"Hayır düşünmüyorum ama sence de çok hızlı olmadı mı her şey, zaten senin her gece başka kızla olduğunu varsayarsak pekte yanılıyor gibi bir hali yoktu" kelimeler ağzımdan istemsizce çıkarken ben bile şaşırdım. Aklımdaki düşünceler asla bu yönde değildi.

Burak gözlerini kırpmadan yüzüme bakıyordu. Sanki patlayacak Volkan gibi kıpkırmızıydı. Sakince bir nefes aldı ve ağzını araladı.

"Kızım sen salak mısın, lan görmüyor musun seni ne kadar çok sevdiğimi, yüzüne bakınca istemsizce gülümsediğimi, kokunu alınca kendimden geçtiğimi, sürekli senin yanında olmak istediğimi, lan ben seni kendimden bile sakınıyorum nasıl seni ortada bırakacağımı düşünürsün. Senin bir damla gözyaşın akınca benim canım yanıyor, hala diyorsun ki yanılıyor gibi bir hali yoktu" diye sakince konuştu ama bağırsa daha iyi olurdu çünkü yüzü öyle bir haldeydi ki ürpermiştim.
Ne diyeceğimi bilemez bir şekilde yüzüne bakıyordum. Dediklerimde zaten pişmanken dedikleri şeyler beni iyice kendime getirmişti.

Burak bir hışımla yanımdan geçip kapıyı açtı ve o kadar sert çarptı ki yerimden zıpladım. Yine aptallık edip kırmıştım onu, yine annemin oyununa gelmiştim.

Koltuğun üzerine çöküp istemsizce akan gözyaşlarımı elimin tersiyle itttim.
Galiba burağı bu sefer gerçekten kaybetmiştim...

İÇİMDEKİ SENWhere stories live. Discover now