Bölüm ~36~

293 17 32
                                    

Eve geldiğimden beri bana inatla akmaya devam eden gözyaşlarımı silerken bilmem kaçıncı kez arayan burağın aramasını reddettim.
Birde arıyordu, yap et sonra ara oh ne güzel hayat be. Tam her şey düzeldi derken bu olay çıkmıştı birde.
Odamın kapısının açılmasıyla kafamı kaldırıp gelene baktım.

"Lan ne oldu yine size" diyen Aleyna'ya bakıp sesli bir şekilde ofladım.

"Sürtük Cemre'ye inandı, bana değil olan bu İşte"

"Neyine inanmış onun be, orangutan maymunu ne olucak"

En son dediği şeyle dudağım kıvrıldı, o neydi be orangutan maymunu, bu kızın ne değişik fantezileri vardı öyle.

"İnanmayı bırak birde resmen şey muamelesi yaptı" dememle kaşları havaya kalktı.

"Yok ya sen yanlış anlamışsındır, Burak demez sana öyle bir şey"

"Yalan mı söylüyorum ben Aleyna, gelmişsin bana onu savunuyorsun, söyledi işte Ya söyledi" bağırmaya başlayınca susmak zorunda kaldı. Zaten sinirliydim, birde gelmiş bana onu savunuyordu.

"Onu savunmuyorum sadece öyle bir şeyi sana demez diyorum"

"Tamam ya anladım ben, herkes Burakçı olmuş hiç Nefesi düşünen yok, zaten hep ben haksızım, her şeyi ben yapıyorum, kavgaları ben çıkarıyorum, tamam peki öyle olsun" kafamı yastığa gömdüğümde Aleyna ayağa kalkmıştı.

"Senin kafa iyice gitmiş, sen biraz kafanı dinle ben sonra gelirim"

Odadan çıktığında kafamı kaldırıp etrafa baktım.
Boşu boşuna bağırmıştım kıza.
Telefonumun sesi tekrar kulağımı doldurduğunda ekranına bakmadan telefonu kapattım.
Kafamı tekrar yastığa gömdüm. Ben tüm adımlarım ona atıyordum ama yolun sonu hep uçuruma çıkıyordu. Ve ben tam uçurumdan atlıyacakken bir çift el beni geri çekiyordu.
Sarhoşken seni izlemek, seni izleyip sarhoş olmak gibiydi belkide herşey. Belki de her şey bu kadar basitti. Yada herkes aynı gökyüzüne bakardı birisi yıldızları görür birisi karanlığı, birimiz yıldızları görüyorduk birimiz karanlığı tek ortak noktamız gökyüzüne bakmaktı. Ama elbet bir noktamız vardı. Belki bizimde ortak noktamız sevmekti ama bizim sorunumuz farklı şekilde görmekti.

Odamdan çıkıp mutfağa gittiğimde annem mutfak tezgahına dönmüş yemek yapmaya dalmıştı. Arkadan sessiz bir şekilde arkadan sarıldığımda ürperdi.

"Deli kız napıyorsun korkuttun beni"

"İyi ki varsın biliyor musun anne, senden başka kimsem yok gibi hissediyorum şu dünyada"

Elindeki bıçağı bırakıp bana dönünce gözlerimin kızarıklığını anlamış olacak ki, eliyle gözümü sildi

"O nasıl söz kızım, herkes senin yanında baban, kardeşin, arkadaşların, sen anlat bakalım neye sıkıldı o tatlı canın"

O kadar mükemmel bir anneye sahiptim ki bu dünyada herkes bir yana annem bir yanaydı, hani klasik bir söz vardır ya kızların ilk aşkları, ilk hayran oldukları kişi babalarıdır diye.
Benim işte annemdi, yok be lezbiyen değilim yani bu dünyada tek hayran olduğum kişi annemdi, yeri geldi mi cesur , yeri geldi mi dünyanın en sulu gözü, ve hep ailesini koruyup kollayan birisi olmuştu.

"Yok bişey, hem sen beni tanımıyor musun saçma sapan konuşurum ben"
Dudaklarına yayılan gülümsemeyi görünce bende gülümsedim.

"Hadi bakalım öyle olsun pek inanamadım ama, ne yaparsan yap ben senin hep arkandayım akıllı kızım benim, hadi şimdi odana geç ders çalış yoksa bak bulaşıklar seni çağırıyor"

Gülmeye başladığımda annemde bulaşıklara bakıp iç çekti.

"Yok yok ben almıyım şu bulaşıkları yıkıyacağıma beyin ameliyatı yaparım daha iyi"

"Ayy inşallah o günlerinde görelim, oku oku da ailemizi tedavi et"

"Merak etme annecim doktor olayım ilk o Eren denen ergenin beynini değiştiricem " diyerek dudak büzdüm.

"Hişt, kardeşine öyle deme, gayet akıllı benim oğlum"

"Ya çok akıllı çok, görseniz akıl fışkırıyor"

Annem elinin tersiyle popoma vurarak beni mutfaktan çıkardığında elime para tutuşturdu.

"Hadi git ekmek al gel"

"Oha ama 19 yaşıma geldim hala ekmek almaya ben gidiyorum, hem o işe yaramaz Eren niye gitmiyor"

"O daha gelmedi okuldan, yoldadır gelir şimdi"
Oflayarak ayakkabılarımı giyip binadan dışarı çıktığımda, görmeyi sandığım en son kişiyi karşımda görünce gözlerim açıldı.

"Hayırdır"

"Cemre'ye ne yaptın" diyen Aras'a bakıp kaşlarımı çattım. Yine mi Cemreydi.

"Ne yapmışım"

"Saçma sapan konuşup rezil etmişsin kızı"

"Ben mi saçma sapan konuşmuşum, asıl senin o gerizekalı kardeşin yüzünden günüm mahvoldu be"

"Nefes, Cemre'ye gerizekalı deme"

"Yalan mı gerizekalı olmasa, okulda gelip herkesin işinde laf sokmaya çalışıp rezil olur mu"
Aras gözlerini kapatmış havaya bakarken korkmadım değil, sanki biraz abartmıştım Aras'ın bir suçu yoktu ki, bütün suç kardeşinindi.

Elimi koluna koyarak konuşmaya başladım.

"Bak kusura bakma abarttım biraz senin suçun yok, kardeşine sinirlenip hıncımı resmen senden çıkardım, ama Cemre'de ileri geri konuşup ağır laflar etti. Biz seninle denedik olmadı sonra herkes kendi yoluna baktı sen bunu kabullenmişsin ama belli ki Cemre bunu daha kabullenememiş"
Aras sakinleşmiş olacak ki kolunda duran elimi avcunun içine alıp dudaklarına götürüp öpücük kondurdu.
Ben şoktan şoka girmişken o elimi hızlıca geri çektim.

"Şey, benim gitmem lazım sonra görüşürüz"
Aras'ın yanından hızlıca ayrıldığımda nedenini anlamadığım bir gözyaşı düştü gözümden.
Neden öpmüştü elimi, resmen midem bulanmıştı öpünce.
Fırına girdiğimde ekmeği alıp eve doğru yürümeye başladım, inşallah Aras gitmiştir diye düşünürken Burak'ı karşımda görünce olduğum yerde durdum.
Gözlerinden alev çıkıcak derecede bana bakarken kendine gelip yanından geçmeye çalıştım ama nafile eliyle kolumu kavrayıp kendine döndürdü beni.

"Hani görüşmüyordun" demesiyle anlamaz gözlerle ona baktım.
Cevap vermediğimi görünce,

"Hani o şerefsizle görüşmüyordun" bağırmıştı, yinede yeniden bağırmıştı.

"Ne saçmalıyorsun sen"
Alayla gülümseyerek bana baktığında yüzümü buruşturdum. Benim tanıdığım Burak bu değildi, benim sevdiğim adam bu değildi ki.

"Saçmalıyorum öyle mi, lan gördüm sizi elini öptü"
Siktir!! Görmüş müydü.

"Yanlış anla-"

"Dur ben anlatayım, yanlış anladım dimi, Aras geldi yanına tesadüfe bak ki ben oradaydım. Sonra durup dururken seni öptü, sen elini onun koluna koydun, hepsi yanlışlıkla oldu dimi,"
Gözleri dolmuştu.

"Lan sen çocuk mu kandırıyorsun" öyle bir bağırmıştı ki yerimde sıçradım.

"Burak, dinle bi"

"Hepiniz aynısınız dimi, hepiniz kalbimi sikip gideceksiniz"

Gözlerimin dolması nedeniyle yüzünü bulanık görmeye başlamıştım.

"Bitti anladın mı, benden bu kadar, git istediğin gibi gez Aras'ın la"

Kolumu iterek beni orda bıraktığında arkasını dönüp gidiyordu.

"Gitme" diye bağırdığında arkasını dönüp bakmaya tenezzül bile etmedi.
Napıcaktım şimdi ben, nasıl nefes alıcaktım, nasıl gülecektim, nasıl yaşayacaktım...

Ağzımdan hıçkırıklar firar etmeye başlayınca oda gözden kaybolmuştu, tıpkı hayatımdan kaybolduğu gibi.

Ve ayrıldılar...
Kadın bir daha  sevmeyecek, adam  bir daha böyle sevilmeyecekti.

İÇİMDEKİ SENWhere stories live. Discover now