Bölüm ~22~

268 14 7
                                    

Gerçek olduğunu anlamak için gözlerimi bir kez daha açıp kapadım. Ama yine tam karizmasıyla Burak Sökmen karışımdaydı. Geçirdiğim şoku bir kenara bırakıp konuşmaya çalıştım.

"Kötü bişey mi oldu"

"Seni görmek istedim"Dedi ukalaca.
Gülümsedim. Gülümsedi.

"Ee bekle o zaman hırka alıp geliyim"

"Hava çok soğuk, senin odanda oturalım"

Bu gerçekten kendini babama öldürmeye niyetliydi. Tamam bir kez olmuştu ama o zaman eli yaralıydı.
Tam konuşucakken beni iterek içeri girdi, ah bu çocuk kendini öldürtücekti. Peşinden koştum.

"Burak kafayımı yedin, napıyorsun biri görecek şimdi" diye söylenmeye başladım.
Cevap vermek yerine yüzüme bakmaya başladı.Tekrar laf söyleyecekken ellerini belime yerleştirip kendine çekti ve sıkıca sarıldı.
Çok iyi biliyordu beni susturmayı, bende ellerimi boynuna doladım. Daha çok kendine çekti beni, gözlerimi kapadım ve anın büyüsüne bıraktım kendimi. Bir dakika falan böyle kaldıktan sonra ayrıldım ondan.

"Eee naber" dedim gülümseyerek.

"Özledim seni" Dedi, tatlı sesiyle.

İşte şuan eritip bitmiş bir Nefes ile karşı karşıyaydınız, özlemişti yani beni.
Ağzım kulaklarımda ona bakmakla meşguldüm şuan.
Kendimi toplayıp lafa girdim.

"Dolunay nasıl"

"İyi, seni sorup duruyor, nasıl yaptın bilmiyorum ama seni çok sevdi, onun sevdiği nadir insanlardansın, kıymetini bil" Dedi gülerek.

"Bilirim bilirimde, senin içinde öyle miyim" dedim merakla.

"Nasıl mısın" sanki neden bahsettiğimi bilmiyordu.

"Senin içinde sevdiğin, kıymetli insanlardan mıyım"
Her zaman ki gibi yine cevap vermedi ve kendini yatağın üstüne attı, hep kaçak bir şekilde oynuyor, kaçıyor neredeyse benden.

"Hadi gel yanıma"

"Cevabını ver"

"Nefes, hadi gel güzelim"
Kolumdan çekip yanına yatırdı.

"Sen çok kötüsün varya" dedim çocukça. Yanağıma bir öpücük kondurdu.
Biraz daha yaklaştım ona.
Ki yaklaşmaz olaydım. Aldığım kadın parfümü kokusuyla beynimde oynayan sinirlerime hakim olamadım. Direk kalktım yanından.

"S-sen kadın parfümü kokuyorsun," dedim ağlamaklı sesimle.
Oda benim gibi yatakta doğruldu.

"Evet" Dedi, sanki hiç bir şey olmamış gibi.

"Evet mi, Burak sen ne dediğinin farkında mısın, üzerinde başka bir kızın kokusu var"
Sesim biraz yüksek çıkmıştı evdekilerin evde olduğunu hatırlayıp kısık sesle konuşmaya devam ettim.

"Ve sen gelmişsin benim yanıma öyle mi"

"Nefes, abartma" oda benim gibi kısık sesle konuşuyordu.

"Abartma mı, ne yaptınız o kızla kim bilir"

"Nefes, yeter"

"Ben senin oyuncağın mıyım be, başka kızla sevişip yanıma geliyorsun benim. Bıktım artık anladın mı ikinci plana atılmaktan, sürtük damgası yemekten bıktım"
Saçlarını çekiştirmeye başladı, sinirlenmişti. Ama şu an benim sinirimi tahmin bile edemezdi.

"Biz erkeğiz böyle şeyler normal" Dedi pislik bir tavırla. Şu cümlelerinden midem bulanmıştı. Ne demek istiyordu o öyle.

"Siktir git şurdan Burak, bir daha yüzünü bile görmek istemiyorum." Diye tısladım.

"Senin derdin ne, söylesene bana"

"Benim derdim filan yok, ama ne anladım biliyor musun" ağlamaklı ses tonumu saklamaya çalışarak, biraz daha zorlarsam karşısında daha da aciz duruma düşücektim.

"Ne"

"Sana gönül emanet edilmezmiş, onu anladım"
Ağzımdan bir hıçkırık dışarı firar etmişti. Hayır şimdi değil, bunun karşısında değil, biraz daha dayanmalıydım.

"O ne demek" pişkin pişkin birde soruyordu.
Yüzü sinirden onunda kıpkırmızı olmuş, parmaklarını sıkmaktan kırılıcaktı.

"Git burdan" diyebildim sadece. İçimde bir sürü kelime doluydu ama sadece bunlar çıkmıştı ağzımdan.
Biraz bekledikten sonra elini yanağıma koydu. Hemen kafamı geri çekerek eline vurdum.

"Sakın bana dokunma, iğreniyorum senden". Bu sefer tutamamıştım hıçkırıklarımı bırakıverdim odama.
Dişleri daha çok sıkıldı, kalktı yerinden bağırarak duvara bir yumruk vurdu.
Vurmasıyla yerimden sıçradım.
Bir taraftan da gözüm kapıdaydı. Her an evdekiler uyanabilirdi.
Bende onun gibi ayağa kalktım.

"Git burdan, birazdan uyanacak herkes"

Kafasını havaya kaldırdı. Gözlerini bir kaç saniye kapalı tutup açtı ve tekrar bana baktı. Kaşları çatıktı.
Sonra birden odanın kapısını açıp dış kapıya yöneldi. Onuda açtıktan sonra çekip gitti.

Olduğum yere çöktüm. Ağlamaya başladım. Ben ona ne yapmıştım, sadece sevmiştim sadece. Onun çevresindekilerin bana yaptığı sürtük muamelesine göz bile yummuştum. Onu üzmemek için hiç bir şey söylememiştim, kendi içimde fırtınalar koptuğu halde. Ama onun bana dediği şey,
"Erkekler bazen böyle şeyler yapar"
Aptalım, hemde aptalın en önde gideniyim.

Aptalım çünkü Onunda beni sevebileceğini düşündüm.

"Aptalım çünkü onun gibi birine aşık oldum"

Lan ben onun yanında uyudum be, gözlerimi kaç kez onun göğsünde açtım.
Bunlar için miydi, her şey bunun için miydi. Sevmeyeceksen neden Yanımda oldun, neden bana umut verdin.

Bağırarak yanımdaki çalar saati duvara fırlattım.
Ağlıyordum, ağlamak istemiyorum ama ağlıyordum.

"Allah kahretsin" diye bir kez daha bağırdım. İçim parçalanıyordu sanki.
Saniyeler içinde annem ve babam yanıma geldi.

"Nefes, nefes ne oldu" diye sordu annem.

Babamın elinde beyzbol sobası odalara koşmaya başladı.
Hırsızımı arıyordu, asıl hırsız çoktan gitmişti. Kızının kalbini alıp gittiğinden haberi bile yoktu.
Daha çok ağlamaya başladım. Hiç bir şey söylemeden anneme sarıldım.
Oda hiç beklemeden kollarının arasına aldı beni.
Babam yanımıza gelirken hala arkasına bakıyordu.

"Nefes, ne oldu güzel kızım, biri bişey mi yaptı"
Diye sordu babam.
Daha ne yapabilirdi ki bana, beni paramparça edip gitmişti.

Annemden destek alarak yerden kalkıp yatağımın üzerine oturdum.
Sesim çıkmayarak konuşmaya başladım.
"Anne, baba biraz dinlene bilir miyim, yarın konuşuruz"

İkiside yüzüme şaşkın şaşkın bakıyordu.

"Lütfen" diye tekrarladım.
Biraz birbirine baktıktan sonra annem saçıma öpücük kondurup kalktı yataktan ve son kez bana bakarak kapıyı çekti.

Yatakta iki büklüm olmuş şekilde yatıyordum. Her yaşadığımız şey aklıma geliyordu.

İlk öpücüğümü almıştı lan benim, bu yatakta birlikte uyumuştuk.

Şu belimde bile ellerinin izi vardı.

Nasıl yapabildi bunu, nasıl benden sonra başka bir kıza dokunabildi.

Düşünmemek için gözlerimi kapadım. Gözyaşları yüzünden gözüm kapandığı an yanmaya başladı.
Umursamadım. Çünkü kalbim şu an öyle bir acıyordu ki, bu acı hiç bir şeydi.
Uyumayı denedim.
Ama yüzü gözümün önüne geliyordu şimdiden.
Allah beni kahretsin, ne suçum vardı lan benim, ben bunları hakedecek ne yaptım.

Saatler geçmesine rağmen hala karşımdaki duvarla bakışıp duruyorduk. Gözlerimi yavaş yavaş tekrar kapamaya çalıştım.
Biraz zaman sonra uykunun kollarına bıraktım kendimi.

İÇİMDEKİ SENWhere stories live. Discover now