Bölüm~32~

307 13 3
                                    

Sabah yüzüme vuran güneş ışınları ile gözlerimi açtım. Kalkmaya çalıştım ama Burak'ın kolları izin vermiyordu, o kadar sıkı sarmalamıştı ki yerimden kıpırdayamıyordum. Elini biraz oynatarak gevşettim. Biraz daha gevşetikten sonra yatakta doğruldum.
Allahım böyle bir adamın yanında uyanmak, hele sana sarılarak yanında uyuyorsa muhteşem ötesi bir şey oluyordu. Yataktan kalkarak banyoya gidip rutin işlerimi hallettim.

Salona indiğimde etrafta kimsecikler yoktu, herhalde daha Aleyna ve Murat'ta uyanmamış. Mutfağa gittiğimde kahvaltı hazırlamaya başladım.

Hazırladıktan sonra üstüme bir hırka alıp fırına gittim. Bizimkiler dana gibi uyuduğu için daha uyanmamıştı.

Fırına gidip evin kapısına geldiğimde içeriden bağırış sesleri geliyordu. Hızlıca kapıyı açıp içeri girdim.
Burak kafasını duvara koymuş eli yumruk halinde bekliyordu. Aleyna ve Murat'ta onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Kapı sesiyle herkesin kafası bana döndü.

"Ne oluyor Ya" diye sorduğumda Burak hızlıca bana doğru yürüdü.

"Nerdeydin sen" diye sorduğunda sesi sinirliydi.

"Fırına gittim"
Ne olmuştu ki şimdi. Neden sinirlendi durup dururken.

"Neden haber vermedin"

"Uyuyordunuz çünkü Burak, ne oluyor Ya ne bu sinir sabah sabah"

"Lan sikicem sabahınıda şimdi, kafayı yedim lan"

"Neden ya neden, altı üstü fırına gidip ekmek alıp geldim"
Cevap vermeden hızlıca odaya çıktı. Ya şimdi ne olmuştu, biz neden sürekli kavga ediyorduk, neden sürekli birbirimize bağırıyorduk.

Ekmekleri bir köşeye koydum.

"Siz kahvaltıya geçin geliyorum şimdi" dedikten sonra yukarıya çıktım.
Burak eli yüzünün üstünde duruyordu. Geçip Yanına oturdum. Başımı çıplak omuzuna koydum. Bir dakika ya bu aşağıya çıplak mı inmişti, her neyse şu an konumuz bu değildi.

"Sorun ne"

İlk başta derin bir nefes aldı sonra cevap verdi.

"Korktum" Dedi. Neden ama, neden korkmuştu.

"Neden" dedim.

"Beni bırakıp gittin sandım, yanımda göremeyince terk ettin sandım"

Böyle bir şey olmazdı olamazdı, ben onu bırakmak istesemde kalbim izin vermezdi Zaten.

"Sanma, aklından bile geçirme çünkü öyle bir şey olmayacak" dediğimde yüzüme baktı uzunca.

"Ben istiyorum ki; ciğerlerim yanana kadar kokunu içime çekeyim"

Hızlıca boynuna atladım. Nasıl güzel seviyordu. Sevmek ne kadarda çok yakışıyordu adının yanına.
Hemen elini, yer edindiği yere belime koydu. Sıkıca sarıldı. O bana sarıldıkça ben kendimden geçiyordum. O bana dokundukça ben daha çok bağlanıyordum.

Zorda olsa ayrıldıktan sonra alnını alnıma yasladı.
Yavaş yavaş dudaklarıma eğilirken ağzından şu sözler çıktı.

"Seni seviyorum Galata kulesi"

Dudakları dudaklarımla buluşunca yavaşça öpmeye başladı. O kadar yumuşak öpüyordu ki, kendimden geçmiştim. Kapı çalınmasıyla hızlıca ayrıldım dudaklarından.

"Hadi gelin artık, Murat masayı süpürdü" diyen Aleyna'ya gülümsedim. Burak'a baktığımda gözlerimin içine bakıyordu.
Onun yüzüne bakarak konuşmaya çalıştım.

"Ta-tamam geliyoruz" dedikten sonra Aleyna'nın sesi duyulmadı. Gitmiş olmalıydı.

Ayağa kalkıp Burağıda kaldırdım.

"Hadi inelim, yoksa aç kalıcaz" dedikten sonra gülümsedim.

"Sorun olmaz, ben senin dudaklarınla doyarım" diyen Burak'a avucumu gösterdim.

"Avucunu yalarsın"

"Emin misin" derken beni kendine yapıştırdı.
Kafam çıplak göğsü ile çarpıştığında beyin kanaması geçirmemek için dua ettim. Taş gibiydi yav bu ne biçim kas, spor salonunda mı yattın çocuk sen.
Manzaram gayet iyiyken kendimden geçmek üzere olduğumun farkına vardım.

"Üstüne birşey giyer misin, dengemi bozuyorsun" diyerek kollarının arasından kurtuldum. Hızlıca odadan çıkıp mutfağa girdim. Bizim kumrular masada oturmuş sohbet ediyorlardı.

"Ne o kız yüzün kıpkırmızı" diyen Aleyna'yla beraber yüzüme dokundum. Yanıyorum a dostlar itfaiye çağırın.

"Acaba odada ne yaptılarda, yüzü kıpkırmızı" diyen Murat'a göz devirdim.

Peşimden gelen Burak bana göz kırpıp yerine oturdu. Pislik Ya bide göz kırpıyordu.
Burak ile göz teması kurmamaya çalışarak kahvaltımı ettim.

Bugün tatilimizin son günüydü. Buraya ne halde gelip ne halde gidiyordum. İyikide gelmiştim yoksa Burak'la sevgili filan olamazdık biz bu gidişle.

"Kahvaltıdan sonra bavulları hazırlayıp yola çıkalım, tatilimiz sona eriyor" diyen Murat'a baktım tamam der gibi kafamı salladım.

Masadan kalkarak odama çıktım. Bavullarıma getirdiğim eşyalarını koyarak hazırladım. İçinden aldığım kıyafetleride üstüme giydim.
Bavulumu elime alarak aşağıya indim ve elimdeki kapının önüne koydum.
Aynı şekilde Murat ve Aleyna'da koyduktan sonra Burak'a baktım.

"Senin bavulun yok mu"

"Yok, ben kıyafetlerimi burda bırakıyorum" diyince kafamı salladım.
Yani bu ev onun muydu, oha koskoca ev Burak'a aitti öylemi. Desene zengin sevgiliyi kaptın Nefes.

"Sen ne sırıtıyorsun öyle"

"Hııı"

"Ne sırıtıyorsun diyorum" diyen Burak'a baktım.
Sırıtıyor muydum canım ben, hayır yok öyle bir şey, bencede sırıtmıyorum.

"Hiç öylesine" dedikten sonra bana sinsi sinsi baktı.

"İnanmadım ama öyle olsun bakalım" diyince öpücük attım.

Her işimizi bitirdikten sonra evden çıktık. Burak direksiyona ben ön koltuğa geçtim. Aleyna ve Murat'ta diğer arabayla geleceklerdi.

Arabayı çalıştırıp yola koyulduk. Biraz yolculuktan sonra sıkılıp şarkı açtım.
Başımı Burak'ın omuzuna koydum ve sessizce şarkıyı söylemeye başladım.

Sustu bu gece karardı yine ay kaldı geriye cevapsız sorular.
Uyandığımda onu ilk kim görecek bıraktığım düşü kim büyütecek....

Evin önüne geldiğimizde koskoca bir masalın içinden çıkmış gibi hissettim.

"Herşey için teşekkürler, çok güzel bir tatildi" diyerek yanağını öptüm.

"Ne yani şimdi ben seninle uyuyamayacak mıyım" diyince gülümsedim.

"Maalesef" dediğimde oda bana sarıldı.

"Hadi görüşürüz" diyerek arabanın kapısını açtım.
Tam kapatacağım sırada eğilip,

"Seni seviyorum" diye fısıldadım.

"Bende seni" diye fısıldadı benim gibi.

Kapıyı kapatarak binanın içine girdim.

İÇİMDEKİ SENWhere stories live. Discover now