Bölüm ~49~

34 1 4
                                    

Sabah gözümü yüzüme vuran güneş ışınlarıyla açarken kafamı tekrar örtünün altına soktum.
Bu güneşlikleri kim açmıştı ya? Ellerimle yatağın sağına soluna dokunurken boş olduğunu anlamam uzun sürmedi.
Burağın nerde olduğunu hesaplarken yataktan doğrulup kapıya yürüdüm. Merdivenlerden aşağıya doğru başımı uzattığımda uzun boylu yakışıklı birinin mutfak tezgahında bişey doğradığını görmem aynı anda oldu.
Bencede bu çocuğun bu kadar yakışıklı olması diğer erkeklere haksızlık ama ne yapacaksın işte buda böyle yaratılmış. Yavaş yavaş merdivenlerden aşağıya indiğimde sessizce mutfak tezgahının üstüne oturdum ve onu izlemeye başladım.
Doğradığı domatesleri özenle sağ tarafında duran tabağa boşaltırken eline suyun içinden çıkardığı biberleri aldı. Gerçekten bir insana her şey yakışmamalıydı yani şahsen bana yakışmıyor yemek yapmak ama bunda niye bu kadar iyi duruyor gerçekten anlamıyorum.
- artık yardım etmeyi teklif etsen mi?

Diye bir ses geldiğinde gözlerimi geniş omuzlarından çekip bana bakan burağa çevirdim.

- hııh ?

- diyorum ki hayatım, tamam beni izlemek sana keyif veriyor anlıyorum ama şu yumurtalarıda çırpmayı teklif etsen fena olmaz mı ne dersin?

Diye alayla sırıttığında uyku sersemliğinden daha çıkamadığımı ve ona daha çok yakıştığını söylemeye hazırlanıyordum ki elindeki biberi bırakıp yanıma yaklaştı. Beni göğsüne çekip saçıma uzunca bir öpücük bıraktı.

- Sen acaba daha uyanamamış olabilir misin ?

Zaten uykum daha açılmamış haldeyken daha çok mayıştım ve gözlerimi kapattım.

- aslında uyanmıştım ama şu an geri uyuyabilirim dedim esnerken.

- bazen gerçekten koca bir bebek olduğunu düşünüyorum senin. Böyle mızmız, sürekli uyuyan, her işten kaçmaya çalışan güzel bir kız çocuğu dedi.

- ama hani senin bebeğindim, yoksa değil miyim sen beni kandırıyor musun? Yada şikayetçi misin bu durumdanda böyle laf arasında bana ima yapıyorsun anlayamadım yani şuan diye söylenmeye başladım ve kafamı burağın göğsünden kaldırdım hızlıca

-şaka yapıyorsun di mi?

- yooo hiçte şaka yapmıyorum ben şimdi gidip masayı hazırlayayımda sana zahmet olmasın daha fazla

- Nefes özel gününde misin sen?

Ay evet çok yaklaşmıştı. Bende diyorum ki bu ani değişimlerim neden oluyor benim.
Aslında ortada hiç bişey yoktu ama sabah güneşliklerin açılmasıyla başlayan sinirim hala devam ediyordu ve ben bunu şimdi fark ediyordum.

- Sen bu sabah niye bu kadar soru soruyorsun ki anlayamadım. Hem ne alakası var benim özel günümle şimdi ben sadece o zaman mı sinirli oluyorum. Normalde sinirlenme hakkım olmuyor mu başka şeylere

Burak ağzını şaşkınlıkla aralarken benimle diyaloğa girdiğine pişman olduğunu anlamıştım bile ama ne yapayım elimde değildi.

- Sinirli olduğunu kabul ediyorsun yani ?

- Sende çok soru sorduğunu kabul ediyorsun yani ?

Diyip mutfak tezgahından indim ve masanın üstünde hazır olan tabakları yerleştirmeye başladım. Tabakların yanına çatalları koyarken burağın beni izlediğini hissedebiliyordum ama dönüp ona bakma eylemini göstermedim. Derin bir nefes aldıktan sonra oda kendi işine döndü ve hızlıca yumurtaları kırmaya başladı.
Aslında onun bana o niyetle söylemediğini çok iyi biliyordum ama işte bu regli dönemine yaklaştığımda bütün herkese hatta kendime bile tahammülüm kalmıyordu. Zaten bence bunu Burak'ta fark etmişti. Birden aklıma gelen şeyle hızlıca elimdeki çatalla burağa döndüm.

İÇİMDEKİ SENWhere stories live. Discover now