Bölüm ~20~

245 11 0
                                    

Merdivenlerden çıkıp kapıyı çaldım. Annem açtı kapıyı yüzüne baktığımda yüzü asık gibiydi yani trip atıyor gibiydi.
Bişey demeden içeri geçti, bende yanına geçtim.
Yanına sokularak en tatlı halimi almaya çalıştım.

"Anneciğim, bir şey oldu"

"Anneciğim!,... yok canım ne olucak, haber vermeden evden çıkıyorsun gecenin bir yarısı, sonra eve gelmiyorsun, telefonlarım açılmıyor, sonra birden bir haber geliyor arkadaşında ödev yapıyorsun. Sence buna inanayım mı? Çocuk mu kandırıyorsun sen Nefes"

İnanmayacağını bekliyordum ama bana çocuk muamelesi yapıyordu, her gittiğim yere karışıyor, hep onun dediklerini yapmamı söylüyordu. Ve bu konu artık canıma tak etti, ben çocuk değildim. 19 yaşında reşit bir kızdım.

"Anne, bana çocuk muamelesi yapmayı bırak, 19 yaşında reşit bir kızım, sana haber vermeden çıktım çünkü arkadaşımın başı dertteydi ve telaştan haber vermeyi unuttum. Akşamda onlarda kalmak zorunda kaldım, olay tamamen bundan ibaret"

"Çocuk gibi mi, asıl senin yaptığın haraketler çocuk gibi Nefes, sen böyle bir kız değildin, benden habersiz hiçbir yere gitmezdin"

"Ben hep böyle bir kızdım ama sen bunu bir türlü kabullemiyordun anne, sen bana hep çocuk gözüyle baktın ama şunu anlaman lazım ben artık büyüdüm."

Cevap vermesini beklemeden yanından kalkıp odama girdim. Eğer biraz daha yanında kalsaydım, kalbini kırabilirdim ve bu hayatta en son isteyeceğim şey olurdu.

Biraz duş alıp rahatlamaya ihtiyacım vardı, dolabımdan temiz kıyafetleri alıp banyoya yöneldim.
Üstümü çıkartırken farkettim ki Burak'ın kıyafetleri üstümdeydi ve benim ıslak çamaşırlarım orada kalmıştı. Annem iyiki farketmemişti üstümdekileri.
Kıyafetleri kirli sepetine atmak yerine düzenli bir şekilde dolaba koydum. Üstünde onun kokusu sinilmişti, birlikte uyuduğumuz için ikimizin kokusu karışmış ve tuhaf ama çok güzel bir koku oluşmuştu, biz her şekilde birbirimizi tamamlıyorduk her şekilde beni kendine çekiyordu, kalbim ona karşı yanıp tutuşurken nasıl ona uzak kalabilirdim bilmiyorum ama başarmalıydım bunu yoksa sonunda yine ben üzülecektim, yine ben dağılıp darmaduman olucaktım, o ise hayatına belki devam edecekti.

Suyu açıp içine girdim. Ilık su ilk vücuduma değdiğinde biraz ürperdim ama sonradan alıştım.
Biraz zamandan sonra çıktım Sudan ve bornozumu alıp odama girdim. Annemi ortalıkta göremiyordum acaba yine ne yapıyordu. Elimde hala Burak'ın kıyafetleri vardı. Onları bir kenara bırakıp kendi giysilerimi giydim. Saçımı kurutup, bakım kremini uyguladıktan sonra işim bitmişti. Odadan çıkıp mutfağa girdim, sabah kahvaltıdan beri hiç bir şey yememiştim ve karnım ciddi anlamda acıkmıştı.
Dolabı açıp içinden Nutella aldım, ekmeklikten bir parça ekmek aldıktan sonra üzerine sürüp ağzıma attım. Biraz daha böyle yedikten sonra mutfaktan çıktım. Odama geri döndüm. Pencereden baktığımda
Cemre, Aras ve Aleyna bir şeyler konuşuyorlardı, bunlar ne konuşuyorlardı böyle, ve yanlarında Cemrede vardı, Aras'ın kardeşiydi ama Burak'ın eskisi olduğunu bilmek beni deliye döndürüyordu, gelmiş bana nispet yapar gibi kapıda salak salak konuşup gitmişti.

Aras beni camda görünce gel gel gibi el işareti yaptı. Camı açtım.
Aras;
"Gelsene"

"Yok ya, İyiyim böyle"

Cemre'nin oradan bakışlarını görebiliyordum sanki onu öldürmüşümde benden o kadar nefret eder gibi bakıyordu, e haklıydı onu yatakta bırakan birini, bana yakın davrandığını görünce herkes öyle bakardı. Ona inat inmeye karar verdim.
"Yada vazgeçtim, geliyorum bekleyin" diyip camı kapattım.
Odadan çıktım. Annem mutfaktaydı.
"Anne ben aşağıdayım,... haberin olsun" dedim ima edercesine.
Cevap vermedi. Bende umursamadan aşağıya indim.
Yanlarına doğru ilerledim.
Aras ayağa kalkıp sarıldı. Karşılık verdim çünkü, biz artık birbirimizi arkadaş olarak görüyorduk. Zaten onla sevgili olmamız en büyük hata idi, sevgili gibide değildik aslında.
Yanlarına oturdum. Cemre bana ters ters bakmaya devam ediyordu.
Bunların derdi neydi, ilk hizmetli koz Ceren sonra Cemre.
Düşüncelerimi bir kenara bırakıp konuşamaya başladım.
"Eee Cemre naber?"

Yüzüme biraz daha baktıktan sonra cevap verdi.
"İyi işte ne olsun, abimin depresyonunu çekiyorum" Dedi imalı bir şekilde.

Aras dediği şeyden sonra kaşlarını çatıp Cemre'ye ters ters bakmaya başlamıştı ama ben ne olduğunu hala anlamamıştım.

"Ne depresyonu, ne oldu ki" Dedi şaşırarak.
Aras susması için Cemre'ye kaş göz işareti yapıyordu.
Ama tabi ki Cemre susmadı.
"Ne olucak abimi terk edip Burak'a gitmeni söylüyorum" Dedi.

Dediği şeyle tepem attı. Resmen bana sürtük demeye çalışıyordu ama kendiside biliyordu ki burdaki tek sürtük kendisiydi. Bağırarak konuşmaya başladım.

"Ne dediğin farkına var, ben seni çok iyi anladım ama şunu bil ki burada senden başka ima ettiğin şey yok"

"Ne diyorsun sen be" diye oda bağırmaya başladı.
Hem suçlu hem güçlüydü şuna bak.

"Ne dediğimi sen çok iyi bilirsin, bence beni konuşturma" dedim ondan dahaki bağırarak.

Aras onu, Aleyna beni sakinleştirmeye çalışıyordu.
Daha fazla konuşursam abisinin herşeyi öğreneceğinin farkındaydı, o yüzden koşarak yanımızdan uzaklaştı. Aras'ta peşinden gitti.
Aleyna bana dönerek,
"Ne oldu kızım şimdi size" Dedi.

"Şimdi değil Aleyna, şimdi değil" diyerek yanından gidip binaya girdim.
Şuan o kadar sinirliydim ki, bıraksalardı Cemre'ye şurada öldürebilirdim. Neden herkes sürtük gibi laflar ediyordu.
Cemre, Ceren, Dolunay...
Dolunay'ı anlamıştım. Ama diğerlerine elbet sorucaktım hesabını, sözlerini tek tek yedirecektim
onlara.
Kapıya anahtarı sokup, kapıyı açtım ve içeri girdim. Annem yine ortalıkta gözükmüyordu.
Direk odama geçtim.
Yatağıma oturdum. Bugün olanlar gerçekten beni sinirlendirmişti.
Sinirden saçlarımı çekiştirmeye başladım. Basıl atıcaktım ben stresimi Ya.
Unutmak adına telefonumu elime aldım ve Buse'yi aradım. Bir iki çalmadan sonda telefon açıldı.

"Nefes" kulaklarıma Buse'nin sevinçli sesi gelince gülümsedim.

"Buse, naber, nasılsın"

"İyiyim kanka, sen nasılsın sesin kötü geliyor" Dedi. Nasılda tanıyordu beni, işte gerçek arkadaşlık daha doğrusu dostluk buydu.

"Yok ya, aynı şeyler işte biliyorsun" dedim belli etmemeye çalışarak.

"Yine Burak meselesi dimi"
Yine bilmişti, bu kız beni neden bu kadar iyi tanıyordu ki...

"Evet ya, bildiğin gibi işte kavga filan ediyoruz."
Eğer gerçeği söylersem Burak'ı arayıp kavga çıkartırdı bu deli. O yüzden söylememeliydim.

"Ben o Burak'ı döverim sen üzülme" Dedi gülerek.

"Öldür onu" diye cevap verdim.

İkimizde kahkahalar içinde kalmıştık. Saçma sapan şeyler söyleyip gülüyorduk.
Bu közü gerçekten seviyordum. Bana çok iyi geliyordu, aynı şekilde Aleyna'da.

"Hadi öptüm seni" diyerek kapattım telefonu.
Gerçekten bu konuşmaya ihtiyacım varmış, içimdeki tüm sıkıntı uçup gitmişti sanki.
Yatağa uzandım, kafamı yastığa koydum be gözlerimi kapadım.
İki akşamdan sonra ilk defa Burak'sız yatıcaktım.
Onun yanında uyurken o kadar huzurluyum ki, sanki hiç bir şey beni korkutamaz gibi geliyor, sanki o beni herşeyden koruyor gibi geliyor. O yanımda yokken boşlukta gibiyim adeta.
Düşüncelerimi bir kenara bırakıp uyumaya çalıştım.
Gözlerimi kapadım, ve kendimi bu sefer uykunun huzursuz kollarına bıraktım.

İÇİMDEKİ SENWhere stories live. Discover now