Bölüm ~16~

239 14 0
                                    

Telefonuma gelen mesaja baktığımda gönderilen adresin yerini bilmiyordum. Hemen üstüme montumu alıp kimseye haber vermeden çıktım evden. Yoldan geçen bir taksiyi durdurdum, içine bindikten sonra Murat'ın gönderdiği adresi gösterdim, adam adrese baktıktan sonra sürmeye başladı.

Biraz yolculuktan sonra adam arabayı durdurdu ve geldiğimizi söyledi, ücreti ödeyip indim hemen arabadan.
İner inmez bağırış sesleri gelen yere doğru koşmaya başladım.
Karşımda gördüğüm kişi Burak olmazdı, şuan bir tane adamın üstüne çıkmış yumruklayıp duruyordu, muratlar filan ayırmaya çalışıyorlardı ama nafile, yerdeki adama baktığımda hareketsiz yerde yatıyordu öylece. Hemen koşarak yanlarına gittim.
"Burakkk," diye bağırdım ama o beni duymadı bile.
Yağmurdan sırılsıklam olmuştum ama şuan hiç umrumda değildi, ya o adam ölmüşse Burak hapishaneye mi girecekti. Tekrar bağırdım.
"Burakkk, durr" daha çok bağırmıştım bu sefer.
Kafasını çevirip bana baktı, şu an ki gözlerinden ben bile korkmuştum.
Ama beni umursamadan vurmaya devam etti. Daha da yaklaştım yanına,
"Dursana be gerizekalı" diye bağırdım bu sefer.
Yüzüme bakmadan konuşmaya başladı.
"Haddin olmayan işlere karışma" diye bağırdı.
Haklıydı, benim burada ne işim vardı, banane dimi, benim haddime değil.
Bu sözüne karşılık gözümden yaşlar akmaya başladı.
"Haklısın, ne yapıyorsan yap" diyip uzaklaşmaya başladım oradan. Peşimden bağırış sesleri azalmıştı, arkama bakmadan ilerliyordum, salaklık bende ama ben neden geldim ki buraya, bırak ne bok yiyorsa yesin. Yağmur yağdığından ıslanmıştım, titremeye başladım, ellerimi kollarım ile birleştirdim.
Arkamdan birinin bağırdığını duydum, kafamı çevirdiğimde Burak peşimden koşuyordu, umursamadan yola devam ettim.
Kolumdan tutularak durdurdu beni,
"Nefes dur"
Cevap vermek yerine kolumu çekerek yürümeye devam ettim.
"Tamam haklısın, özür dilerim" Dedi bağırdı.
Arkamı döndüm.
"Ne kolay dimi yap yap özür dile, her şey senin için bu kadar basit dimi, herşey senin için bu kadar basit" dedim ondan daha yüksek bir şekilde.

"Neden geldin" Dedi.

"Tek sorun şuan bu mu"

"Senin derdin ne söylesene bana"

"Benim derdim ne biliyor musun;
Ben bir rüya göreceğimi sandım,sen daha ben uyumadan beni uyandırdın"

İkimizde yağmurun altında sırılsıklam olmuştuk.
"Ne demek bu şimdi" diye soru aptalca.
"Bir şey demek değil, ben yanlış anlamışım ve o yanlışı en kısa zamanda düzelticem"
Tekrar yürümeye devam ettim, koşarak yine önümü kesti.
"Gitme!" Dedi sakince.
Böyle yapmamalıydı, eğer böyle devam ederse ben hemen bunu affederdim.
Cevap vermedim, sadece yüzüne baktım, yüzündeki pişmanlığı görebiliyorum, sesindeki pişmanlığı, pişmandı...
Elini kollarıma koydu,
"Titriyorsun" Dedi masumca.
Cevap vermedim.
Kollarını sardı vücuduma, çenesini kafama koydu.
Daha çok ağlamaya başladım,
"Çok korktum" dedim kısık bir sesle.
"Korkma, bişey olmadı"
"Neden yaptın"
Yavaşça uzaklaştı benden,
"Takma kafana sen, önemli birşey değil"
"Nasıl değil Burak, adam hareketsizce yerde yatıyordu."
Öyle dedikten sonra yüz hatları gerilmeye başladı.
Daha fazla üstelersem tekrar gidip adamı dövebilirdi, en iyisi susmaktı.
Yağmurun altında ıslanmaya devam ediyorduk.
Giderek üşüyordum.
"Hadi geçelim arabaya sana kuru bişeyler bulalım" Dedi arabaya binerek. Bende titreyerek yan koltuğa oturdu.
Elini direksiyona koyduğunda üstününün kanlar içinde olduğunu gördüm, bu adam bu kadar korkunç birimiydi yoksa ben mi yanlış tanımıştım.

Araba bir tane lüks evin önünde durdu. Kapıyı açtı, ben hala titriyordum ama onda hiç birşey yoktu.
Evin kapısını yumruklamaya başladı, yirmi saniye sonra kapıyı mini etekli, uzun boylu,esmer bir kız açtı, üstünde önlük vardı demek ki bu evde çalışıyordu. Kıza montunu verdikten sonra elimden tutarak beni içeri aldı ve merdivenlerden yukarı çıkardı. Kapısı Kapalı olan bir odaya girdik, ardından kapıyı ayağı ile kapattı. Odaya baktığımda koyu lacivert renkle boyanmıştı duvarları vardı, koskoca bir yatak ve çok büyük bir dolap vardı.
Burak beni yatağın üzerine oturttu ve dolabın kapağını açıp bir kaç parça eşya çıkardı, eline baktığımda bir eşofman ve siyah bir tişört vardı.
Elime verdi eşyaları ve,
"Hadi giy bunları, daha fazla üşüme"Dedi.
Kafamı salladım ve odadaki banyoya girdim. Islak çamaşırları üstümden çıkarıp kuru olanları giydim.
Saçımıda at kuyruğu yaptım. Üstüme baktığımda Burak'ın kıyafetleri olduğu için biraz büyük gelmişti, banyodan çıktım, Burak'ta üstünü değiştirmiş, yatağa oturmuş yere bakıyordu.
Yavaşça yanına gidip oturdum,
"İyi misin"dedim.
Kafasını salladı.
"Kıyafetlerim kurusun beni geri bırak eve" dedim tekrardan.
Biraz sessiz kaldıktan sonra,
"Onlar hemen kurumaz, bu akşam burda kalırsın," Dedi. Tam cevap vericekken tekrar konuştu.
"ısrar etme buradasın bu akşam" Dedi sert bir şekilde.
Cevap verip sinirlendirmek istemedim. Biraz sessiz oturduktan sonra tekrar konuşmaya başladım.

"Şey, ben susadım, mutfaktan su alsam sorun olur mu"

"Keyfine bak" Dedi yüzüme bakmadan.
Cevap vermeden odadan çıktım ve merdivenlerden indim. Mutfağın kapısına geldiğimde içerdekilerin Burak hakkında konuştuklarını duydum.

"Burak bey, yeni bir kız getirdi, ama buda diğer kızlara benziyor, bunuda kullanacak gibi" Dedi gülerek, kapıyı açan hizmetçi kız.

"Aynen başka ne olabilirdi ki, klasik Burak bey işte, yakışıklı, zengin, akıllı bir insan böyle kızamı bakıcak" Dedi diğer hizmetçi kızda.

Dedikleri karşısında başımdan kaynar sular dökülmüştü sanki, aslında bunları hissedebiliyordum ama başka birinden duymak daha çok canımı yakmıştı.
Koşarak merdivenleri çıktım. Az önceki odanın kapısını açtım ve içeri girdim. Gözlerimin dolduğunu etrafı bulanık görmemden anlayabiliyordum.
Burak'a baktığımda yatağa uzanmış tavanı seyrediyordu, içeri girdiğimi fark edince kafasını bana çevirdi.
"Gelsene yanıma" Dedi.
Yavaş yavaş yanına gidip oturdum. O yüzüme bakmaya devam ediyordu.
"Sorun mu var" diye tekrar konuştu.
Konuşmak yerine kafamı sağa sola salladım.
O biraz daha bana baktıktan sonra kafasını dizimin üstüne koydu. Elimi ellerinin arasına alıp ufak bir öpücük bıraktı. Ben ise kendimi ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Ağlamamak için yere baktım. Yerde dolabın aşağısında, bir iç çamaşırının ipini gördüm, acaba yine hangi kıza aitti o iç çamaşırı, kafasını iterek kalktım yataktan.

İÇİMDEKİ SENWhere stories live. Discover now