Bölüm ~9~

265 13 2
                                    

Sabah anlıma değen öpücükle gözlerimi açtım. Tam beni kim öpüyor diye düşünürken kafamı kaldırıp burağın tatlı yüzüyle karşılaştığımda yaşadığım şoktan çıkmam biraz geç oldu.

Lan bu çocuk beni öperek mi uyandırmıştı. Bak eğer gerçekse bu sefer gerçekten allahım sana geliyorum.
Yalnız bir insan uykudan uyandıktan sonra da mı hiç değişmez, şuan benim halim felakettir mesela.

"Günaydın prenses" bana sımsıcak gülümseyen burağa bakıp istemsizce güldüm. Onun yanında uyuyup onun yanında gözlerini açmak dünyanın 8. Harikası gibiydi.

"Günaydın, saat kaç"

"11 e geliyor" demesiyle kollarının arasından fırladım. İlk başta şaşırsa da o da benim gibi yatakta doğruldu.

"E tamirci çağırmadık"

"Ben çağırdım, arabayı tamir etti bile" demesiyle rahat bir nefes aldım.

Yataktan kalktığımda oda peşimden kalktı. O yerden tişörtünü alıp giyerken bende aynada saçımı topluyordum.

"Hazırsan çıkalım" diyen burağa bakıp kafa salladım.
Kapıyı açıp çıkmamı bekledikten oda peşimden çıktı.

"İlk kahvaltı edelim, ondan sonra çıkarız"

"Olur, farketmez" ben daha dün burada kalmamak için can atarken şimdi nedense ömrüm boyunca burada onunla kalkabilirdim.

"Dolapta bişey kalmamış dışarıda yeriz" diyerek mutfaktan yanıma geldi.

"O zaman ben eve gidince yerim"

"Sana dışarıda yeriz dedim" al işte yine inatlaşıyorduk.

"Bende sana evde yerim dedim"

"Nefes, güzelim zorlama hadi geç şu arabaya" beni sırtımdan yavaşça iterek arabaya bindirdi.

Mal, salak, aptal, gerizekalı, maymun, dana, öküz. Hepsi bunda toplanmıştı.

"O içinden geçirdiğin küfürleri biraz sesli söylesene merak ettim" diyerek o sırada da arabayı çalıştırdı.

İnşallah ben onları sesli söylememişimdir, yoksa rezil oldun Nefes.

"Ne küfür edicem sana be" diye çemkirdiğimde yüzünde gülümseme oluştu.

Ay valla bir gün çarpılacaktım ben.

"Şu an içinden geçirdiğin şeyi tam ben sana dicektim" gözlerimi kocaman açarak ona baktım. Tövbe tövbe bu çocuk benim içimi mi okuyor lan, allahım yoksa bu bir insan değilse, ya uzaylı falansa. Ama olma ihtimali var, çünkü beyni yok, ama uzaylılarda bu kadar yakışıklı olmuyor ki be.

Araba cafenin önünde durduğunda Burak direk arabadan indi. Bende peşimden indim. Cafenin içine girdiğimizde boş olan bir masaya oturduk. Zaten hemen sonrasında garson geldi.

"Hoşgeldiniz efendim, ne alırsınız" sevecen sesiyle konuşan çocuk istemsizce gülümsememe mi sağlamıştı.

"Kahvaltılık bir şeyler getir" diye emir verir gibi konuşan burağa bakıp göz devirdim.

"Siz ne istersiniz" bana dönüp gülümseyen garsona tam cevap vericekken burağın bağırış sesi kulaklarımı doldurdu.

"Git istediklerimi getir" garson bozulsa da belli etmemeye çalışarak uzaklaştı yanımızdan.

"Napıyorsun Burak, neden bağırdın çocuğa" diye çıkıştığımda bana bakarak kaşlarını çattı.

"Sen karışma, sana nasıl baktığını görmedin herhalde"

İÇİMDEKİ SENWo Geschichten leben. Entdecke jetzt