XXX

Yalının kapısına geldiğinde derin bir nefes aldı. Arabanın dikiz aynasından kendine bir kez daha baktı. Açılan kapıdan içeri girdi. Merdivenleri çıktığında yine kapıda onu bekleyenin Muhif olduğunu gördü. Adam onu gördüğünde ifadesiz bir yüzle “Paltonuzu alayım!” demişti sadece. Ne “Hoş geldiniz!” ne de bir gülümseme. Bu adamın gülümsemeyi bildiğine de şüphesi vardı ya, Zeynep’in.

Paltosunu adama verip yolu göstermesini bekledi.  Adam onu yine bir önceki gelişinde götürdüğü odaya doğru yürüdü. “Demek ki Kerem Sayer, yemeklerini burada yiyor.” diye düşündü, Zeynep. Gerçekten de yuvarlak masa yine pencerenin hemen önüne hazırlanmıştı. Bu kez, Kerem Sayer masada değildi. Salonun ortasında durmuş, onu ayakta bekliyordu. 

Zeynep’i fark ettiğinde yüzünde büyüleyici bir gülümseme oluştu:

“Hoşgeldiniz, Komiser!”

“Getirtildim, diyelim!”

Karşılığı bir kahkaha oldu. Adam eliyle ona masada yer gösterdi. Hafifçe sandalyesini çekip oturmasına yardım ettikten sonra karşısına geçti. Yerine oturunca Zeynep

“Bakın, bu akşam beni gelmem için zorladınız. Normalde böyle şeylere hiç pabuç bırakmam ama bu kez kendimle ilgili değil Erol Başkomiser’le alakalı bir durum var. Onun üzülmesini ve zor durumda kalmasını hiç istemem. O yüzden boyun eğdim. Şimdi bana bildiklerinizi ve bunu nasıl öğrendiğinizi hemen açıklamanızı bekliyorum.”

“ Ben de normalde insanları yemeğe davet etmek için şantaj yapmam ama bana başka yol bırakmıyorsunuz. Şimdi önce öğrendiklerimi sizinle paylaşacağım. Çünkü gerginliğinizin ve merakınızın yemeği berbat etmesini istemiyorum. Sonra da yemeğimizi yiyeceğiz ve iş konuşmayacağız.”

“ Farkında mısınız, bizim aramızda bir cinayet var. Yani iş dışında konuşacak bir şeyimiz yok!”

“Cinayet nedeniyle tanıştık haklısınız ama konuşacak pek çok şeyimiz olduğunu fark edince şaşıracaksınız!”

“Bakın, ben bir cinayeti soruşturuyorum ve siz benim sorguladığım şüphelilerden birisiniz!”

“Hadi ama, siz de en az benim kadar bu işle ilgim olmadığının farkındasınız. Yoksa korkuyor musunuz?”

“Korkmak mı? O da nereden çıktı?”

“İyi vakit geçirmekten, eğlenmekten…”

“Ne ilgisi var?”

“Göreceğiz! Şimdi şartımı kabul ediyor musunuz? Bildiklerimi anlatacağım ve sonra işle ilgili tek kelime etmeyeceğiz!”

“Dinliyorum!”

“ Sızıntı tahmin ettiğiniz gibi merkezden ama Cinayet Masası’ndan değil!”

“ Nasıl olur? Mutlaka sizinkilerle bağlantısı vardır ama henüz o bağlantıyı yakalayamadım ancak bilgiyi Osman Arat’a sızdıran Ahlak Masası’ndan bir komiser.”

“Allah kahretsin! Zafer!”

“ Evet, Zafer Çobanoğlu. Osman Arat’ı arayıp peşine birini takmasını söyleyen de o.”

“Ben, o orospu çocuğunun ebesini…”

Zeynep, küfürler ardı ardına ağzından çıkarken ne söylediğinin farkında bile değildi ama Kerem Sayer’in kahkahalarıyla kendine geldi. Yıllardır ilk kez utançtan kıpkırmızı kesildiğini fark edip bilinçsizce eliyle ağzını kapadı. Bu jesti adamın daha da şiddetli gülmesine neden oldu.

ARAFTA İKİ KİŞİWhere stories live. Discover now