25. Bölüm - Punch, drunk, love.

6.6K 456 57
                                    

Kai beynindeki milyar tane değişik düşünceyle koltuğa sızdığında saat yalnızca akşam 7'ydi. Luhan yoktu ve bu da zaten artık Kai'yi ilgilendirmiyordu. İkisi de birbiri için artık gölge bile değildiler, esmer olan yalnız ve tek hissediyordu. Sanki dünyadaki tek insan oymuş gibiydi... Hiç kimse onu görmüyormuş gibi.

Belki de bunu hak etmişti. Chanyeol zaten acı çekerken, o, Baekhyun'u kullanarak onun canını daha da çok yakmıştı.

''Sevilmemeyi hak ediyorum,'' diye düşündü Kai uyurken, beyni ve kalbi birbiriyle savaş ediyordu.

Dışlanmayı hak ediyorum.

*

Kai sabaha karşı 5 gibi uyandığında, kapı gürültüyle açılmıştı. Göz kapakları istemsizce titreşirken büyük bir gürültü daha duydu ve onun ardından gelen bir düşme sesi. Kafasını korkuyla kaldırıp ayağa kalktı, yorganı üstünden itip ayakta durdu ve gerindikten sonra açık kapının önünde yatan karaltıya baktı.

Luhan.

Luhan, baygın bir şekilde yerde yatarken, esmer olan burnuna gelen iğrenç kokuyu duydu. Alkol ve başka bir şey gibi kokuyordu... Kusmuk?

Esmer olan tiksintiyle burnunu tıkarken, artık onu görmemezlikten gelmeyi boşverip eğildi ve yavaşça kapıyı kapadı. Ardından sarışın çocuğu kolundan çekti ve birkaç dakika sonra onun aslında kendinde olduğunu anlamıştı.

''J-Jonginnie?'' diye fısıldadı Luhan Kai onu kucağına alırken.

Esmer olan duyduğu şey ile hem aynı anda şok geçiriyor, hem de seviniyordu.

''Ne yedin sen böyle?'' diye homurdandı Kai-ikisi de o olaydan beri konuşmamalarına rağmen şimdi oldukça rahat görünüyorlardı- Luhan'ı göğsüne bastırırken, elini beline atıp vücudunu kavradı ve o sırada eline bulaşan şey öğürmesine neden olmuştu, ''Tanrım Luhan, bu ne?'' diye sordu korkuyla.

''B-Ben... Y-Yalnızca bara gittim... Ve o şey kusmuğum,'' dedi Luhan kafasını

Kai yüzünü bir kez daha buruştururken banyoya girdi ve çocuğu dikkatle klozetin üstüne oturttu ancak Luhan o kadar çok içmişti ki başını bile tutamıyordu.

''Kafanı dik tutmaya çalış... Hadi,'' diye homurdandı.

Luhan kafasını tutmaya çalışırken Kai ellerini köşedeki lavaboda ışık hızıyla yıkadı ve ardından ona doğru eğildi.

''...'' Sarışın olan şaşkınlıkla ona baktı. ''Tatlı görünüyorsun, Jonginnie.''

Kai tek kaşını kaldırdı, ''Jonginnie, ne demek?'' diye sordu.

Luhan gülümsedi, ''Sana taktığım tatlı takma isim, tıpkı senin gibi o da tatlı. Ağğğ,'' Luhan elini uzatıp Kai'nin yanağını sıkarken esmer olan şaşkınlıkla gülümsedi, ''Yanakların çok yumuşak Jonginnie... Ve tatlı.''

''Çok fazla sarhoşsun ki bunları yapıyorsun,'' dedi Kai hala yüzünde duran gülümsemesiyle, ''Ne içtin bu kadar?'' diye de sordu.

Luhan kafasını kaldırmaya çalışıp parmaklarını kaldırdı yavaşça, ''İlk olarak tekila shot içtim, yaklaşık beş tane falan herhalde. Ardından... Hım... Bir saniye... Ah, şey hatırladım, ardından Ancestor De Lux içtik, garson çok fazla kafa yaptığını söylediği için ondan da iki tane içtim ki çok fazla kafa yapmasın. Yani az içersem yapmaz diye düşünmüştüm... Ama yaptı.'' Sarışın çocuk kendi kendine homurdanırken Kai bıyık altından güldü.

''Sadece bu kadar mı içtin?'' diye sordu tekrardan.

Luhan kıkırdadı ve başını iki yana salladı, ''Tabii ki de hayır Kai, bir de şey içtim... Şey... Tuhaf bir adı vardı... Bir saniye hatırlayacağım...'' Kai gülümseyerek onu beklerken Luhan gözlerini açtı ve ona baktı, ''... Absinthe.''

Love Will RememberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin