12. Bölüm - Love will remember you, forever.

6.3K 552 54
                                    

Y/N: İtalik yazılmış kısımlar, flashbacklerdir :')

Chanyeol, karşısında gördüğü bu yüz için, hayatında gördüğü en güzel yüz olduğuna yemin edebilirdi.

Çimenlik alanın etrafına yerleştirilmiş hoparlörlerden çıkan sesleri kulakları duymuyordu artık. Karşısındaki insanın güzelliği, tüm vücudunu tıkamıştı.

''Merhaba. Benim adım Baekhyun,'' dedi kumral saçlı çocuk.

Saçları o kadar güzel ve yumuşak görünüyordu ki Chanyeol elini uzatıp onları okşamak istedi.

''Sen fazla güzelsin,'' diye düşündü içinden, ''Eğer her kimsen, çok fazla güzelsin... Dayanamayacağım kadar çok.''

Chanyeol büyük bir kabalık yaptığını fark ederek, ona elini uzatmış olan çocuğa doğru elini uzattı. Uzun parmakları sıkıştırdığında bütün vücudunun ısındığını hissetmişti. Sıcaklığı umursamayıp kafasını indirdi ve elini tutan ellere baktı.

Her kim yarattıysa çok güzel yaratmıştı. Baekhyun'un parmakları o kadar ince ve güzeldi ki Chanyeol onlara bakmaktan kendini alamadı. En sonunda Baekhyun ellerini geri çektiğinde kafasını kaldırabilmiş ve zorla gülümsemişti.

''Tanıştığımıza memnun oldum,'' dedi Chanyeol, ''Chanyeol ben.''

Chanyeol?

Chanyeol.

Baekhyun bu duyduğu ismin, bir gün hayatının aşkı olabileceğini nerden bilebilirdi ki?

*

Çimler ve ağaçlardan oluşan alandaki düğün sandalyelerindeki herkes evlenen çifti alkışlarken Chanyeol gizli gizli Baekhyun'u kesiyordu. Kısa çocuk, güzel elleriyle alkışlarken, gözlerini öpüşen Junmyeon ve Hara'ya dikmişti.

''Kendime hakim olmalıyım, tanrım...'' diye iç geçirdi Chanyeol.

Nikah sona erdikten sonra, Baekhyun'la birlikte çıkış kapısına doğru yürüdüler.

''Vay,'' dedi Baekhyun konu açmak için, ''Ağabeyim resmen evlendi, hala inanasım gelmiyor.''

Chanyeol' da kafasını çevirip karşılık olarak ona gülümsedi, ''Bu iyi bir şey, artık bir sürü sorumluluğu oldu. Eminim ki Junmyeon eskisi gibi uçarı davranmayacaktır.''

Daha sonra aklına bir sürü anı girdi Chanyeol'ün. Junmyeon çok çapkın ve uçarı biri olarak tanınırdı, Hara'nın onunla nasıl evlenebildiğine hala inanamıyordu aslında.

Baekhyun kıkırdadı, ''Evet, bu onun açısından çok iyi oldu.''

Kısa çocuğun son cümlesinden sonra bir daha konuşmadan yürümeye devam ettiler, Baekhyun yanaklarının üstünün kızardığını hissediyordu. Neden böyle hissediyordu ki?

Çimenlik alan tamamen insanlardan arınırken, ikisi birlikte otoparka gelmişlerdi.

''Eve mi gideceksin... Imh... B-Baekhyun?'' diye sordu Chanyeol arabanın kapısına yönelirken.

Baekhyun kafasını çevirip ona gülümsemişti. Bu gülümseme o kadar güzeldi ki Chanyeol şuracıkta yere düşüp bayılabilirdi.

''Evet, nikah da bittiğine göre eve gidebilirim. Geriye kalan şeyleri artık Junmyeon halleder,'' diye mırıldandı çalkalanan bir ses tonuyla. Kendi arabasının kapısına yönelirken bir yandan içinden adeta dua ediyordu.

''Eh,'' dedi Chanyeol, ''T-Tanıştığımıza memnun oldum.''

O da bir yandan içinden yaratıcıya dua ediyordu.

''Lütfen... Sana yalvarıyorum, burada bitmesin tanrım.''

İkisi de arabaya binmek üzereyken, bir ses duyuldu ve bu ses oldukça tanıdıktı. Baekhyun abisinin sesini çok iyi tanıyordu.

Kafalarını çevirdiklerinde otoparkın kapısında nefes nefese kalmış, takım elbiseli Junmyeon'u gördüler. Chanyeol kocaman olmuş gözleriyle ona bakarken çocuk onlara bağırdı.

''Hey! Siz nereye gidiyorsunuz?'' diye sordu.

''Eve gidiyorum ben,'' dedi Baekhyun oldukça soğuk bir sesle, ''Burada yapacak bir işim kalmadığına göre...''

Junmyeon onun cevabına burun kıvırmıştı, ''Hah. Peki sen Chanyeol?''

''Im... Ben de eve gitmeyi düşünüyordum.'' Yumuşak sesle mırıldanırken gözlerini Junmyeon'a dikti, Baekhyun'da kulak kabartmış, onları izliyordu.

Sarışın çocuk ellerini beline koydu ve gözlerini kıstı, ''İkiniz de hiçbir yere gitmiyorsunuz.''

Chanyeol şaşırmıştı.

''Abi,'' dedi Baekhyun, sinirli bir ifadeyle, ''Ben çok yoruldum ve eve gitmek istiyorum. Zaten bir haftadır her yere koşuşturmaktan vücudum ağrıdı.''

Doğruydu. Abisinin yapması gereken şeyleri Baekhyun yapmıştı ve şimdi aşırı derecede yorgundu. Başka bir şamataya bulaşmak dahi istemiyordu.

''Ah, hadi ama, Tao ve Xiumin'le beraber bara gitmeyi planlıyorduk, Taemin ve Jonghyun-onları neden fice soktum diye düşünüyorum şu an- da bizimle gelecek,'' diye mırıldandı Junmyeon tıpkı bir çocuk gibi, ''Ve elbette siz de bizimle geleceksiniz.''

''Hayır, ben gelmiyorum,'' dedi Baekhyun kulaklarını tamamen abisine doğru tıkayarak, umursamadan arabanın kapısını açtı ve içeri girdi. Chanyeol ise şaşkın bir şekilde Junmyeon'un bağırarak onu arabadan çıkarmasını izliyordu.

''ÇIK ARABADAN BAEKHYUN!'' Junmyeon bağırarak kardeşini arabadan çekeliyordu, Chanyeol ise tıpkı bir penguen gibi durarak onları bekledi.

''AMA GELMEK İSTEMİYORUM JUNMYEON, BEN YORULDUM!'' Baekhyun bağırdı.

''SANA ÇIK DEDİM!''

Junmyeon en sonunda Baekhyun'u yaka paça arabadan çıkardığında, gururla onlara baktı.

''Evet,'' dedi Baekhyun'u Chanyeol'ün yanına iterek, parmağıyla Chanyeol'ü işaret etti, ''Chanyeol, sen de geliyorsun tatlım.''

Chanyeol aslında gitmek istemiyordu, evde oturup bilgisayarda zaman geçirmek yerine kavga eden sarhoş adamlar ve fahişelerle dolu bir yere gitmek hiç mantıklı gelmiyordu ona. Amaaaaaaa, küçücük bir sebep vardı gitmesi için.

Baekhyun gidecekti. Ve Chanyeol ona yoldaşlık edebilir, onunla daha da yakınlaşabilirdi.

''Pekala,'' dedi itiraz etmeden, bunu duyan Junmyeon şaşırmıştı çünkü Chanyeol normalde inanılmaz derecede öfkeli, çekilmez, sinirli ve asabi bir insandı.

''Vay, itiraz etmemene şaşırdım, hadi o zaman gidelim bakalım.''

Baekhyun ve Chanyeol arabaları kilitlerken Junmyeon'un peşine düştüler.

*

Chanyeol o günün hatırasından silkinerek yüzüne hala gülümseyen ve elini ona uzatan Baekhyun'a baktı.

Elini uzattı ve parmakları kavradı. Eli tutmaya devam ederken dudaklarından,

''Tanıştığımıza memnun oldum, Chanyeol ben,'' sözcükleri dökülüyordu.

Love Will RememberWhere stories live. Discover now