Bölüm 49 BEBEK

306 38 4
                                    

"Ah! Yavaş."

Avucumda ki buz kütlesini Almatch'in kafasına fırlatmamak için kendimi zor tuttum ama narin hareketlerle Oero'nun morarttığı gözünde buz kütlesini gezdirmeye devam ettim. Oero, Almatch'in boynunu bırakmasının nedeninin gözüne yumruk geçirmek olduğunu çok geçmeden fark etmiştik ama fark ettiğimizde çok geç kalmıştık.

Aslında hak etmediğini söylesem, yalan olurdu. Fiona için yaptığı imayı düşündükçe Oero'nun öfkesi yanımda küçük kalıyordu ama ne yazık ki elimizde tek bir doktor vardı. O da Urgaka. Ve onunda şu an tek ilgilenmesi gereken kişi, Fiona idi.

"Ultrason cihazı hazır!" Carlox'un lafıyla ok gibi yerimden fırladım ama eş zamanlı olarak Almatch yattığı yerden bileğimi tuttu.

"Ne yani, beni bu halde tek mi bırakacaksın?"

Onun bencilliğine dudak bükerek elimi bir hışımla çektim.

"Ödülün, şu an hayatta kalman Almatch. Sarayda yaptıklarını hala unutmadım."

Merdivenlere yönelirken onun çoktan umursamazca uyuklamaya başladığını fark ettim. Böyle biri nasıl olur da Helmes'in öz kuzeni olabilirdi?

Fiona'nın yattığı odaya girdiğimde Urgaka yatağın başında bir takım cihazlarla uğraşıyordu. Aynı Dünya'dakilere benziyordu. Fiona'ya baktım.

"Nasılsın?"

"İyi," dedi yılmış bir sesle başını çevirerek ama o çevirene kadar çoktan ağlamaktan kızarmış gözlerini fark etmiştim. Oero hala ayağına gelmemişti. O an yatağın diğer yanında bana bakan keskin gri gözleri fark etmiştim. "Bana güven," diyordu. Gözlerimi devirmemek için zor tuttum kendimi.

"Bebeği ne zaman görürüz Urgaka?" diye sordum.

Urgaka başını cihazdan kaldırmadan, "birazdan," dedi.

"Cinsiyetini de öğrenecek miyiz?"

Fiona da dahil hepimizin başı kapıya döndü. Bunu soran Oero idi. Yanında Carlox vardı. Carlox onu yeni getirmiş olmalıydı.

"Onun burada ne işi var!"

Fiona'nın hırçın tavrına karşılık Helmes'in yanımda öfkeyle homurdandığını fark ettim. Hemen boğazımı temizleyip kısık bir sesle, "o bebeğin babası Fiona," dedim.

Fiona bana cevap verirken aşağılayıcı bakışları Oero'ya döndü. "Ben olsam öyle demezdim. Bebeğim de onu istemeyen bir baba için benimle aynı fikirde olurdu, eminim."

Oero'dan gelen cevap ise bizi daha da şaşkına uğrattı.

"Muhtemelen öyle olurdu ama sen inat edip bebeği doğurduğun için bunu görmeyecek kadar ölü olurdun."

Fiona şaşkınlıkla gerilerken uyarır tonda, "Oero," dedim.

Bana baktı, ne yapabilirim, dercesine kollarını açarak. Onun saatler içinde nasıl çöktüğünü görmemek için kör olmak lazımdı. Kızmadım, kızamadım.

Helmes en sonunda sabırsızca Urgaka'ya döndü. "Her şey hazır mı Urgaka?"

Urgaka başını çevirdi. Ve Helmes'den başlayarak sırayla hepimizin yüzüne baktı tek tek. Yüzünü koskocaman bir gülücük kaplamıştı. "Evet, sonunda bebeğin kalp atışlarını duyacağız."

Fiona'nın şaşkın bir sevinçle iç çektiğini duydum. Oero birden önümden geçerek Helmes'in karşısına dikildi.

"Bunu senin yapmanı istiyorum dostum. Bu senin uzmanlık alanın."

Şaşkınlıkla Oero'nun yüzüne baktım. Helmes doktorluğu bırakmıştı. Ayrıca Helmes'in uzmanlık alanı bebekler miydi?

Helmes'in ifadesiz yüzüne baktım şaşkınlıkla.

MAHKUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin