『12』

411 42 18
                                    

» Yoongi'nin gözünden «

Partideki tüm insanlar bulunduğum yerden uzakta dursa da uçurumun tam kenarına koyulmuş, üstündeki derme çatma ahşap çatı ile bir çardak havası verilmeye çalışılmış bank beni korkutmuyordu. Aksine, sayısız dakika boyunca buradan şehrin tamamını incelemek beni biraz eğlendirmişti.

Artık bana çok gelmeyen birkaç dakikanın daha ardından ileriden beliren turuncu saçlı kişinin yüzünü göremesem de, ağzına kadar dolu çantasından ve elindeki ajandadan fırlayan notları ile gelenin Hoseok olduğunu anlamıştım.

Ahşap çıkıntılı kenarına yaslandığım korkuluktan bedenimi zorla kaldırdım. Hoseok’un, durum bu olsa da, beni burada çok beklettiğini düşünmesini istemiyordum. Adımları çardaktan içeriye girince kapanmaya can atan göz kapaklarımı olabildiğince havada tutmaya çalışarak, bakışlarımı bulutlardan geçilmeyen yıldızsız geceden ayırıp Hoseok’a yönelttim ve gülümsedim.

Beni başıyla selamladıktan sonra yanıma oturdu.
“Kusura bakma, beklettim galiba.”

Şiş göz torbaları ile tinerciye benzediğini tahmin ettiğim tipime bakınca haklı olarak endişelenmişti.

“Yok, önemli değil.”

Muhteşem (!) oyunculuk yeteneklerimle Hoseok’u nasıl şu an yatağıma girip ölene kadar orada kalmak istemediğime inandıramadım, ben de bilmiyordum.

“Ne hakkında konuşmak istemiştin?”

“Aslında-”

“Unuttun mu? Söylemene gerek yok, ne diyeceğini zaten tahmin edebiliyorum.”

Cümlesine ilk şakalı bir giriş yaptı, sonradan acı bir şekilde gülümsedi. Bunun üstüne hiçbir laf söylemesine gerek yoktu, ben zaten mesajımı almıştım. Bu demek oluyordu ki geçmişte yaşadıklarım sadece bir hayal ya da hastalığımın bir yan ürünü değildi. Buraya kadar olan kısmı aslında Taehyung beni Hoseok’a götürdükten sonra biraz biraz tahmin edebilsem de maalesef bundan sonrası meçhuldü. Gördüklerimin gerçek mi, gerçeğe yakın bir şey mi, bu ikisi değilse de ne olduğuyla ilgili en ufak bir fikrim yoktu.

“Seni burada uyandığımdan itibaren arıyorum, neden açmadın?”

“Telefon konuşması yapmamız güvenli değil.”

“Neden?”

“Bence bunları bırakıp şu anki konumuza geri dönelim. İlk başta sana verebileceğim bir bilgiyle başlayacağım, Eon evde sana söyledi ama alıştığından daha farklı bir yerde olduğun için hala şüpheleniyorsun; Taehyung’u sevdiğin, kesin.”

“Bunu zaten tahmin edebiliyordum.”
Kafam hala telefonlarımı açmamasında olsa da konuyu geçiştirmesi için iyi bir nedeni olduğunu varsaydım.

“Onun dışında… Akıllı birisin Yoongi, buna rağmen daha hiçbir şey bilmiyorsun diyebilirim.”

Dışarıya derin bir nefes verdim, üstü kapalı söylemleri canımı sıkıyordu. Beni çok etkilemesine rağmen Taehyung’un neredeyse adımı zor söylemesini de geçtim yarın nasıl bir dünyaya uyanacağımı bilmiyordum ve bu beni korkutuyordu.

“Peki, bilmek için ne yapmam gerek?”

“Bu konuda sana daha fazla bilgi verebilmek, inan ben de isterdim.”

Bir süreliğine duraksadı. Kelimelerini teker teker seçtiği belli oluyordu.

“Düşüncelerine, isteklerine ve rüyalarına daha çok dikkat etmelisin.”

Toparlanmaya başladı, daha bir kelime etmeden onu kaybetmek istediğim en son şeydi. Çantasını omzuna asıp elindeki koca ajandasıyla çardaktan tam çıkarken omzuna dokundum.

Synesthesia ➸ taegiحيث تعيش القصص. اكتشف الآن