『8 ~ 2. Part』

466 43 58
                                    

"Evin bir etrafını dolaşıp ne var ne yok diye bakalım. Mutlaka içeri girmeye yararlı bir şeyler buluruz."

Evin arkasından gelirken şimdi sağımızda kalan kenardan geçmemiştik, o yüzden ilk olarak oraya yürümeye karar verdik.

Öbür kenara baktığımda duvarın ortasına yakın bir yerde sarmaşıklarla kaplanmamış bir yer olduğunu fark ettim. Hızlı bir şekilde yanına gidince silindir şeklinde, üstünden ve altından birkaç boru çıkan büyük bir makine gördüm. Ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim olmamasına rağmen makinenin üstüne bir şekilde çıkmayı başarırsak eve girebileceğimizi biliyordum, ve önemli olan da buydu zaten.

Eon da yanıma geldiğinde onu her zamanki gibi kaşları çatık değil de gülümserken gördüm.

"Devirdaim pompasını hemen duvarın üstüne koymuşlar, tuhaf değil mi?"

İki dakika önce ne olduğunu bilmediğim pompaya baktım. Garipti, sevmediği biriyle başka birinin evine girmeye çalışmak kadar saçma bir durumdayken bile insan bir şeyler öğreniyordu.

"Evet. Gerçekten tuhaf ama kesinlikle şikayetçi değilim."
İkimiz de bir süre boyunca pompaya baktık.

"Seni omzuma alıp kemiklerimi kırmak istemediğimden şimdi alttan çıkan boruya tutunmaya çalışacağım. Sen de azıcık yararlı ol da ben denerken başka yollar düşünmeye çalış."
Eon zıplayarak alttaki boruya ulaşmaya çalışsa da başarılı olamayacağı belliydi. Etrafımda sadece ağaçlar olsa da yine de bir göz gezdirip başka bir yol düşünmeye çalıştım.

Birkaç dakika sonra denemeyi bırakıp duvarın yanına çöktü. Ben de onun yanına gittim.

"Aklıma pek bir şey gelmedi, ağaçlara tırmanmayı deneyebiliriz belki."

"Şu an hiç üstümü kirletesim yok. Ayrıca orada kim bilir kaç çeşit böcek vardır. Sen istiyorsan çıkabilirsin."

Ağaca çıkmak cidden mantıklı değildi, buradaki ağaçlar genelde enine değil de boyuna uzanıyorlardı, duvara tutunmaya çalışırken düşersem kesinlikle hastahanelik olurdum.
"Çıkmamayı tercih ederim."

"Ne yapacağız o zaman?"

"Ben seni omzuma almayı deneyebilirim."
Bunun başarısız olacağı, Eon'un alttaki boruya tutunmasından bile daha belli olsa da aklıma şu an hiçbir şey gelmiyordu. Eon da bu cümlenin salaklığını anlamış olacak ki cevap vermek yerine beni baştan aşağıya süzüp gülmekle yetindi.

"Yarım akıllı Taehyung gitmeseydi şimdi hemen kaldırabilirdim onu. Mangalda yine bir telefonla oynadığını göreyim de telefonunu kıracağım zaten. Neyse, kaç kilosun?"

"Son ölçtüğümde elli sekizdi."

"İyi, beklediğim kadar fazla değilmişsin. İlk sırtıma sonra da omzuma çık."
Eon bana arkasını döndü. Ben de etrafta kimse var mı diye kontrol ettikten sonra salakça bir hareket yapıp ikimizi de öldürmemeyi umarak sırtına, sonrasında da omzuna çıktım. İlk omzuna çıkışımda biraz yalpalasak da Eon dizlerimin altından tutunca sonunda dengemizi sağlamayı başarabilmiştik.

Üstteki borulara ellerimle tutunurken bedenimi dikkatlice yukarı çekip pompanın altındaki borulara ayaklarımı koydum. Aslında ilginç bir şekilde beklediğimden daha kolay olmuştu.

Eon'u çekemeyeceğimi bildiğimden pompanın üstüne çıkıp bahçede onun da çıkmasına yardım edecek bir şeyler aradım. Tam hiçbir şey bulamayacağımı zannederken hemen altımda bulunan turkuaz bahçe hortumunu görmüştüm, bugün şansım benden yana olmalıydı.

"Bekle, bir şey gördüm almaya çalışacağım."
Biraz aşağı doğru eğilip hortumu tutmaya çalıştım fakat göründüğünden daha aşağıdaydı. Az önce söylediğim lafı geri alıyorum, şans bugün pek benden yanaymış gibi gözükmüyordu.

Synesthesia ➸ taegiWhere stories live. Discover now