17-Isınma Turları

4.4K 732 87
                                    


Başımın arkasına batarak beni rahatsız eden duvağımı, gelinliğimi, ya da makyajımı umursamadan kollarım Ömer'in bedenine dolanmış halde onun öpücüklerine, dokunuşlarına karşılık verir halde buldum kendimi. Oysa ki şu ana kadar evliliğin bu kısmına henüz hazır olmadığıma emindim ben. Önce Ömer'e, bize alışmam gerektiğini savunuyordum hep. Sonuçta anlaşmamız da bu yönde değil miydi? Ancak şimdi onun kolları arasında uzanırken ve o beni böyle öpmekteyken her şey gözüme doğru göründü. Hissedeceğimi sandığım yabancılık hissinden hiçbir iz bulamadım içimde. Bu yüzden Ömer geri çekildiğinde, itiraz etmediğim halde durduğunda birden hayal kırıklığıyla dolduğumu fark ettim. Şaşkın bakışlarımı o da fark etmiş olacak ki açıklama yaptı.

"Seni bu kafandaki şeylerden kurtarıp temizlememiz gerek. Böyle yatağa giremezsin."

Sözlerinin bitiminde elleri duvağımı çıkarmak için saçlarıma gitti. "Ne? Neden öyle bakıyorsun Mahperi?"

Bakıyorum değil mi? Hem de gözümü dikerek bakıyorum yüzüne.

"Bana neden ilk adımla sesleniyorsun? Hâlâ söylemedin, beni kızdırmak dışında bir amacın var mıydı?"

Dudaklarına yerleşen tebessüme benimkilerden ayırmadığı gözleri eklenince kalp atışlarımın hızlandığını hissettim ve Ömer'i sevdiğimden, ona şimdiden yokluğunda acı çekecek kadar çok alıştığımdan emin oldum.

"Vakti gelince konuşuruz bunları sevgili karım."

"Evlendiğimize göre vakti gelmedi mi? Anlaşmaya göre ben senin karın olunca..."

"Evlendik ama..."

Gözlerini mi kaçırdı o benden? Nadir görülen anlardan biri bu işte, buzdolabı Ömer baş belasından, ömür törpüsünden utanıyor.

"Hım... Galiba söylemek için gerçekten karın olmamı bekleyeceksin."

Bozulan yüz ifadem eşliğinde söylediğim şey kaşlarının çatılmasına sebep oldu ve rahatsız bir yüz ifadesiyle itiraz etti.

"Hayır, elbette öyle küçük bir hesap yapacak değilim. İhtiyacım da yok zaten. Ayrıca sen benim resmen, gerçekten karımsın. Daha attığımız imzalar kurumamış olabilir ama öylesin. Ama..."

Daha vakti var. Ömer bana kalbini öyle bir günde açmayacak. Geçmişi itiraf etmesi için önce bugün yanında iyice yer etmem sonra da yarın için güvenini kazanmam gerekecek sanırım.

"Galiba tek korkan ben değilim."

Ömer'in beni inciteceğinden korktum tüm bunlar yaşanırken hep ama galiba asıl o benim onu incitmemden korkuyor.

"Ne için korkuyormuşum ben?"

"Benim seni üzmemden."

"Üzecek misin?"

"Belki ama bunu isteyeceğimi sanmıyorum. En azından çok fazla istemeyeceğimi düşünüyorum."

Gülümseyerek başını iki yana salladı ve yorgun bir şekilde iç geçirdi Ömer.

"Ne yapacağım ben seninle böyle? Yine çok romantiksin."

"Gerçekçiyim ben, romantizm pek benlik değil, biliyorsun."

"Biliyorum. Neyse en azından dürüstsün. Ayrıca mantıklısın."

"Vay be... Bana güzel sözler söylemeye başladın az önce. Demek ki resmen canım cicim aylarımız başladı."

"Güzel oluyor böyle, arada sen de deneyebilirsin hayatım."

"Derken ilk iğneleme de geldi."

Karşılıklı olarak gülüştük ve ayağa kalkarak boy aynasının karşısına geçtim. Ömer'in duvaktan kurtardığı saçlarımda kalan diğer tel tokalarla boğuşmaya çalıştım ve Ömer de yüzümdeki sıkıntılı ifade üzerine gülmeye devam ederek ayağa kalkıp arkama geçti.

MAHPERİ Where stories live. Discover now