15-Yeni Hayatımızın İlk Günü

4.8K 745 100
                                    


 Ömer'le kendimizce ortak bir dil geliştirip geleceğimize dair umut beslemeye başladığımız günlerde – bu tam olarak nikâhımızdan bir hafta öncesine tekabül ediyor- farklılıklarımız da ısrarla gözümüze sokulmaya devam edildi. Bu durumda ikimizin de frenleri tutmayan bir arabanın içinde son sürat ilerlerken uçurumdan yuvarlanmadan gideceğimiz yere varabileceğimize inanacak kadar iyimser olmamız iyimserlik mi yoksa ahmaklık mı bilemiyorum. Belki de ikisi birden. Neticede çoğu insana göre ilişkimizin ahmaklık kısmını ben, benden kendisine eş olabileceğini umduğu için iyimserlik kısmını da Ömer oluşturuyor.

Neden akşam Ömer'in üniversite arkadaşlarıyla buluşmak için dışarıya çıkmayı kabul ettim ve neden öncesinde babamın esnaf lokantasında buluşup karnımızı doyurma fikrini öne süren annemin sözünü dinledim? Bu kesinlikle cevap vermek istemediğim bir soru. Cevap veremeyeceğimden değil- elbette veremeyeceğimden, yani ne düşündüm ki? Ömer'in benim doğal yaşam ortamıma mucizevi bir şekilde uyum sağlayacağını mı? Ya da benim onunkine?- sadece konuyu daha fazla dağıtmadan anlatma işine geçmek istiyorum.

Ömer beni arayarak gerçekten değer verdiği bir grup üniversite arkadaşıyla dışarı çıkıp bir şeyler içmeyi, cumartesi akşamını hep birlikte bir yerlere gidip eğlenerek geçirmeyi teklif etti. Neredeyse iki yıldır sosyalleşip pek dışarı çıkamadığımı, önceki süreçte de bir üniversite öğrencisi olarak bazen parasızlıktan çoğunlukla da ailemden izin alamadığım için dışarıya çıkamadığımı düşünecek olursak benim için bu aktivitenin Kezban Pariste tadında bir maceraya dönüşeceğini hissettim elbette ancak yiğitliğe bok sürmek istemedim. Ömer'e onunla bu evlilik macerasına girmeden önce sanki her hafta sonu dışarı çıkıp eğleniyormuşum ve geceyi sabaha karşı çorbacıda sonlandırıyormuşum gibi güldüm telefonda. 'Elbette' dedim. 'Çok iyi düşünmüşsün.'

Nikâha bir hafta kala da olsa dışarıya çıkmayı, en olmadık saatlerden birinde eve dönüş yapmayı ailemin onaylayacağını ummuş olmam peki? Annemin yanına gidip Ömer'in beni akşam dışarıya çıkarmayı istediğini söylediğimde ilk tepkisi saçmalama dercesine yüzüme bakmak oldu.

"Nereden çıktı şimdi bu Rüya? Ne gerek var o saatte buluşmanın? Günler torbaya mı girmiş? Az daha bekleseniz evlendikten sonra dilediğiniz gibi gezersiniz zaten. Ben onaylamıyorum, baban zaten izin vermez."

Çok yakında evlenecek olmanın iyi yanını buldum galiba. Dışarı çıkarken ebeveynlerinden izin alma derdine son. Elin adamıyla aynı evde yaşamak, dilediğin saatte, istediğin yere gitmek serbest. Aman, muhtemelen serbest olduğundan evli çiftlerin çoğu akşamlarını televizyonun karşısında pinekleyerek geçiriyor. Nerede o ilişkinin ilk zamanları, dışarıda eğlenmek için kırk tane yalan atılan günler? Yasak olan tatlı geliyor bu millete. Mesela eve kız atma muhabbeti, kardeşim evlenince kızı her gün eve atmış oluyorsun. Sürekli aynı evdesiniz işte ama kazın ayağı öyle olmuyor. Her istediğinde elde edebileceğin özgürlükler cezp etmiyor.

Ben nereden geldim buraya? Tamam, hatırladım. Ömer'le evlenmeden akşam çıkamazsınız diyen annemden gelmiştim. Zaten adamla sevgili bile olmadan nişanlandık. Biz daha ne yapalım canım niyetimizin ciddi olduğunu göstermek için?

"Ama anne ya... Bu insanlar Ömer'in yakın arkadaşları ve düğünden önce benimle de tanışıp arkadaş olmalarını istiyor herhalde. Ne var biraz vakit geçirip stres atsak?"

"Ne yapacaklar kızım? Seni sevmezlerse ya da anlaşamazsanız bu kadar gün kala nikâhtan mı vazgeçeceksiniz? Ne stresiymiş ayrıca bu? Kendi düğününde atarsın stresini de dökersin kurdunu da."

"İyi de biz hiç Ömer'le çıkmadık dışarıya."

"Evlenince çıkarsın çocuğum. Her gün, her gece çıkarsın bir ömür. Hatta bıkarsın adamdan. On yıl sonra bir daha yaparız bu konuşmayı. Gitse de şehir dışına falan ben de birkaç gün kafamı dinlesem keşke dersin."

MAHPERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin