32-Fesih Zamanı

4.2K 743 184
                                    

Birkaç Saat Önce

Kızlarla birlikte Ömer'in ofisine gitme vaktini beklerken mutfak masasının etrafında koyulttuğumuz sohbetin bu noktasında Esma'nın sorduğu soru beni aylar öncesine, bu noktaya gelmeden çok öncesine götürdü.

"Siz birbirinizin çocukluk aşkıydınız, değil mi abla? Nasıl karar verdiniz evlenmeye? Daha önce biz hiç sevgili olmadık, doğrudan evlenme kararı aldık demiştin ama..."

"Biz Ömer'le aynı mahallede büyüdük. Sonra o lise yıllarındayken taşındı. Bizim Pelin'le bağımız hiç kopmadığı için Ömer'le de eskisi kadar görüşmesek de hep iletişimde kaldık. Ya haberini alıyordum ya da ortak tanıdıklar vasıtasıyla bir yerlerde birkaç ayda bir karşılaşıyorduk. Fakat zaman geçtikçe çocukluğumuzdaki kadar kavga etmemeye başladık. Çünkü çocukken olduğu kadar konuşmadık birbirimizle. O benden uzak durdu. Onun bu tavrı beni de ondan uzaklaştırdı. Ama hep o garip enerji devam etti aramızda. İnatlaşmalarımız, mecburen selamlaştığımız zaman dahi olsa ufak atışmalarımız..."

"Peki, ne zaman aşka döndü bu durum?"

Esma'nın sabırsız, merak dolu sorusu üzerine güldüm ve Pelin'le göz göze geldik.

"Ona dönüşme demek pek doğru değil aslında. Meğer hep âşıkmış Ömer bana. Ben hiç fark edememişim. Bir gün tartışırken öyle şeyler söyledi ki içime ir şüphe düştü. Kafama bir şeyler dank etti. Parçaları birleştirdim. Emin olmak için de buraya, annesine geldim. Geçen gün bizim odada gördüğün kutu vardı ya hani..."

"Evet, çocukluktan beri onun senin için sakladığı şeyler. Çok romantikti, doğum gününde vermiş, değil mi sana?"

Başımı sallayarak Esma'yı onayladım ve konuşmaya devam ettim.

"Ben o kutuyu aslında Ömer bana vermeden çok önce annesine gittiğim gün odasında buldum. Bunca zaman bunları saklayacak kadar âşıkmış bana demek diye sevgisinden emin oldum Ömer'in. Onunla evlenmeye karar vermemi, buna cesaret etmemi sağlayan şey bu oldu. Eğer bunca zaman çocuk kalbinde büyüttüğü bir sevgiyle beni sevebilmişse bu adam, birlikte mutlu olabilelim diye de her şeyi yapar, onunla evlenirsem gerçekten mutlu olurum, değer görürüm dedim."

"Ama sen de onu seviyordun, değil mi?"

Her ne kadar o zamanlar bunu kabul etmek istemesem de seviyordum elbette. Bu yüzden tekrardan başımı sallayarak Esma'yı onayladım. "Sevilmek; ailem dışında birilerinden özellikle de bir erkekten hiç görmediğim bir şeydi. Bu kıymetli duygunun cazibesine kapıldım. Kendime eş olarak beni seven adamı seçtim. Prensimi beklemekten sıkılınca elime kalemi alıp kendi masalımı yazmaya karar verdim anlayacağın."

Hep birlikte gülüştük benzetmem üzerine ve kahve içemediğim için masada duran lokumdan yiyerek derin bir nefes aldım. Birkaç saniye bunu onlarla paylaşmakta tereddüt ettikten sonra konuştum.

"Aslında olay neydi biliyor musun Esma? Ben Ömer'i öyle ulaşılmaz ve yasak bir yere koymuştum ki kafamda, ne onu sevmeye iznim vardı ne de prens ilan etmeye. Oysa apaçık bir şekilde istediğim her şeyden fazlasıydı Ömer. Ben sahip olamayacağım bir şeyi istemekten korktum, kazanamam nasılsa diye düşman kesildim. Bana hissettirdikleri yüzünden yıllarımı ona fenalıklar yaparak geçirdim. Kabullenmezsem aşkım yok olur sandım, tabi ki olmadı."

Pelin elimi tutarak bana gülümsedi ve o sırada koridorda bıraktığı çantasının içinde unuttuğu telefonu çalınca yerinden kalkarak mutfağın kapısını açıp telefona koştu. Dayısı yani Osman babamdı arayan, bugün doktor kontrolleri vardı ve hepimizin bir arada olduğunu bildiklerinden Pelin'i arayarak haber vermek istemişler. Telefonu kapatıp yeniden yanımıza gelmek isteyen arkadaşım çantasının yanında gördüğü bir şey üzerine durarak kaşlarını çattı ve bakışlarını bana doğru yöneltti.

MAHPERİ जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें