11-Mutluluk Projesi

4.6K 776 125
                                    


Ömer'in iş yerinin bulunduğu yüksek katlı binanın önüne geldiğimde kısa bir süre için de olsa tereddüt hissettim içimde. Ama derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeyi başardım. Döner kapıya doğru adım atıp yansımamı kontrol ettim. Eve gidip banyo yapmak, üstümü değiştirip düzgün bir elbise giymek kesinlikle çok doğru bir karardı.

Topuklu ayakkabılarımın zeminde çıkardığı ritmik ses eşliğinde yürüyerek asansöre bindim. Mimarlık ofisinin bulunduğu kata geldiğimdeyse beni sekreter kız karşıladı. Nişan yemeğini verdiğimiz gece orada olmadığı için beni tanımayan halini yadırgamadım.

"Buyurun, nasıl yardımcı olabilirim hanımefendi?"

"Ömer Bey'le görüşecektim."

"Randevunuz var mıydı?"

"Hayır, ama buna ihtiyacım da yok zaten. Ben Ömer'in nişanlısıyım. Geldiğimi haber verirsen o benim için vakit yaratacaktır."

Yani umarım öyle yaparsın Ömer. Çünkü şu an acayip havalı bir imaj çiziyorum ve sen beni bozarsan çok büyük rezil olurum. Şurada iki dakika patron manitası kaprisi yapacağım, etrafa caka satacağım lütfen hevesimi kursağımda bırakma.

Kız seri bir şekilde telefonunu eline alıp içeriyi aradı ve Allah'tan Ömer beni bozmak gibi bir aptallık yapmadı. Ben de derin nefesler alarak sakin, havalı duruşumu koruma umuduyla daha önce çalıştığım iş arkadaşlarının yanından geçip, onları selamlayarak Ömer'in odasının önüne kadar gelmeyi başardım. Ellerimin terlediğine, bacaklarımın titreyip boğazımın kuruduğuna gerçekten inanamıyorum. Zannedersin iş görüşmesine gelmişim. Neyse ki Ömer'in odasından içeriye adım attığım an onun koltuğuna kurulmuş, patron duruşundaki ukalalık sinirlerimi bozdu da kendimi toparlayabildim.

"Ne oluyor Mahperi? Hangi rüzgâr getirdi seni buraya kadar? Neden geldin?"

Soğuk sesinde başını hafifçe kaldırıp bana bakmaya tenezzül ettiğinde ufak da olsa bir merak ve şaşkınlık hissettim.

"Nişanlımı iş yerinde ziyaret etmek için bir sebebe mi ihtiyacım var?"

Ceketimi yavaşça çıkartarak koltuğun üstüne bıraktım ancak oraya, masanın diğer tarafına oturmak yerine Ömer'den tarafa geçerek kollarımı göğsümde birleştirdim.

"Bu şovun sebebini öğrenebilir miyim? Neyin peşindesin? Tam olarak başıma nasıl bir çorap örmek için buradasın? Hazırlanıp geldiğine göre kafandaki büyük bir şey herhalde. Nasıl bir kaosun içine sürüklemeye çalışacaksın beni?"

"Çalışanlarınla dolu bir yere dünden kalma pespaye halimle gelemeyeceğime göre elbette hazırlandım. Ayrıca Ömer, şov değil bu. Biz resmi olarak nişanlıyız. Sana dün söylemiştim. Herkes birlikte olduğumuzu zannederse bu bizi resmen bir çift yapar demiştim."

Sağ elimi yüzüğümü rahatça görebileceği şekilde havaya kaldırdım ve Ömer de kaşlarını alaycı bir şekilde havaya kaldırarak beni inceledi.

"Sana bir kere daha sormayacağım neyin peşindesin diye. Onca işimin gücümün arasında seninle oyun oynamamı beklemiyorsun herhalde."

"Valla alışsan iyi olur canım ya..."

Masasının ucuna oturup bacak bacak üstüne attığımı görünce kaşlarını çatarak sandalyesini geriye doğru çekti ve kaşlarını çatarak tüm aksiliğiyle sordu.

"Ne yapıyorsun sen be? Gündüz vakti içki falan mı içtin? Kalk masamdan, bu çocukça oyunlarını da başkasıyla oyna. Yine neyin peşindeysen beni boşuna alet etme."

MAHPERİ Onde histórias criam vida. Descubra agora