3-Sen Seversin Yalanı

4.8K 722 129
                                    


Sabah erkenden gelmek zorunda kaldığım restoranın yerlerini paspasladıktan sonra Güliz'le birlikte çatal kaşıkları parlatma işine başlamıştım ki Pelin mekâna giriş yaparak hepimize selam verdi.

"Kolay gelsin kızlar. Var mı geceden sabaha bir vukuat?"

"Valla Rüya abla henüz bir şeyleri kırıp dökmedi, kimseyle nişanını da ilan etmedi ama gün uzun. Akşama daha çok saat var, bakalım bekliyoruz bir şeyler."

Ay kıyamam, espri yaptı sevimsiz. Ben burada Osman amca, oğluyla nişanlıyım dedim diye beni işten atacak diye bekliyorum. Zaten herkese rezil oldum diye tadım kaçmış. Bir de çoluğun çocuğun maskarası oldum.

"Yalnız bence sen benimle iyi geçin Gülizciğim. Olur mu ablasının gülü? Bak, işteki ilk günümde patronun oğluyla nişanlandım. Düşün bir haftada neler yaparım."

Pelin gülse mi kızsa mı bilemeden bakışlarını aramızda gezdirdi ve sonunda iç geçirerek bardaki taburelerden birine oturdu.

"Sizinkiler bir şey dedi mi? Annenler..."

"Ne diyecekler Pelo ya? Herhalde bunu onlara anlatmadım. Allah aşkına siz de dillendirip durmayın. Yerin kulağı vardır. Çıkacak iyice adımız sonra al başına belayı. Ben asıl Osman amcanın yüzüne bakamıyorum. Bu sabah geleyim mi restorana diye çok düşündüm hatta."

"Saçmalıyorsun, sen bakma dün akşam olanlara, dayım seni sever. Hatta Ömer de sever sonuçta birlikte büyüdük hepimiz."

İlk söylediği neyse de ikinciyi hiç sanmıyorum. Ayrıca kızmıyorum da benden hazzetmediği için Ömer'e. Sonuçta hislerimiz karşılıklı ve buna rağmen akşam yaşanan olayda bana arka çıktığı için ona minnettarım. Tabi umarım bir daha tekrarı olmaz.

"Rüya abla, telefonun çalıyor."

Masanın Güliz'den tarafa olan kısmında titremekte olan telefonumu elime alıp kayıtlı olmayan numaraya kısa bir an göz gezdirdim ve sonrasında açtım.

"Efendim?"

"Benim Mahperi, öğleden sonrası için babamdan izin alıp hazırlanman gerek. Akşam yemek var, seni evden gelip alacağım da onu haber vermek için aradım."

Cümleler öyle ruhsuz bir ses tonuyla sıralandı ki Ömer tarafından, başta sesini bile alamadım. Arayanın o olduğunu anlamam zaman aldı.

"Sen benim numaramı nereden aldın ya?"

"Adresinden kimlik numarana kadar her şeyini biliyorum ki buna doğum leken bile dahil. Buna mı takıldın şimdi?"

Bak şimdi haklılık payı var. Sonuçta on iki yaşımdan beri aynı telefon numarasını kullanıyorum. Ömer'in bana ulaşması elbette kolay olacak.

"Senin de dakikan fazla geldi herhalde ondan beni aradın. Hep söylüyorum şu operatörler gereksiz dakika kampanyaları yapmasınlar diye. İşletecek başka adam mı bulamadın da benimle kafa buluyorsun?"

"Herkes senin gibi manyak değil küçük hanım, ne diye arayıp seni işleteyim ben? Akşam yemek var diyorum."

"Ben de o yüzden işletiyorsun diyorum zaten. Sen yemek yerken ben yanlışlıkla önünden geçsem iştahımı kapattın diye bir kamyon laf edersin. Ne münasebet, biz niye birlikte yiyoruz? İyi ki dün bir yardım ettin hemen bir yüz göz olup dalga geçmeler, beni kafaya almalar... Utan azıcık."

Aklı sıra benim hazırlanmamı sağlayacak, sonra da ekecek. Hayır, yani bunu yapınca eline ne geçecek? Neyse ki o kadar saf değilim de telefonu suratına kapatarak daha fazla ona fırsat vermedim.

MAHPERİ Where stories live. Discover now