Aralanmış ağzım ile onu incelerken o da beni gördü ve yüzündeki sırıtma ifadesi büyüdü. "Eve küçük bir maskot gelecek demişlerdi," dedi. Merdivenleri inip annesinin yanağından makas aldıktan sonra bana yaklaştı. "Pek de şirin bir şeymişsin!"

"Şakayı bırak da Gamze'nin bavullarını yukarı taşı," dedi annesi. Burnumu sıkıp bavullarımı almak için dışarıya çıktı. Arkasından aptal gibi bakıp kaldım. Burnumu sıkmasına bile laf edemedim.

İki bavulumu da hiç zorlanmadan yukarı çıkarırken, "Bugün ilk günün diye ben sana hizmet ediyorum ona göre," diye seslendi. "Sonra seni kölem olarak kullanmaya başlayacağım anlaştık mı abisi?"

Abi mi? ABİ Mİ? Tek çocuk olarak 18 yıl geçirdikten sonra bir anda benimle yaşıt bir kız kardeşim -üvey- olmuştu. Kötü bir deneyimdi. Şimdi ise bir abim-üvey- olmuştu. Hiçbir zaman kardeş istememiştim!

Merve Abla evin kapısını kapatıp başını iki yana sallayarak yanıma geldi. "Güven hep böyledir," dedi yanıma otururken. "Alışırsın sen de zamanla ciddiye alma. "

Gülümsemekten başka bir şey yapamadım. Pek de içten olmayan eğreti bir gülümseydi bu elbette.

"Baban sürekli senden bahsederdi bize," dediğinde etrafta dolandırdığım gözlerimi Merve Abla'ya çevirdim tekrar.

"Nasıl bahsederdi?" diye sordum hemen.

"Ne kadar özlediğini söyler her gün. Buraya gelmek istediğini söylediğinde çok mutlu oldu."

Güven merdivenlerden ıslık çalarak inince sessiz kaldım ve bir şey demedim; karşımızdaki tekli koltuğa oturup, ayaklarını da ortada duran küçük sehpaya uzattı. O anda Merve Ablanın içinden bir canavar çıktı.

"Kaç kere söyleyeceğim şu sehpaya ayaklarını koyma diye!" Güven'in bacaklarına vurunca sızlanarak bacaklarını yere indirdi hemen.

"Ne kıymetli sehpan varmış anne ya," dedi Güven sahte bir sızlanma ile. "Yemin ediyorum benden daha çok seviyorsun."

"Sus! Eşek sıpası," dedi Merve abla şaka ile karışık ciddi olmaya çalışan bir yüz ifadesi ile. "Kaç kere diyeceğim kendine eşek deme diye annem ya," dediğinde Güven, suratına yastığı yedi.

Güven kocaman gülerken Merve Abla yanımızdan kalkıp yemek kokularının geldiği yere, mutfağa gitti. Güven de arkasından laf atmaya devam etti.

"Doğruyu söyle anne; ben mi sehpa mı?"

Mutfaktan Merve Ablanın cevabı geldiğinde güldüm. "Sehpa!"

Popomun hemen arkasında aniden bir şey titremeye başlayınca yerimde hopladım. Elimi arkama götürüp koltuğun arasına sıkışmış cep telefonunu aldım.

Güven elimdeki telefonu görünce, "Oradamıymış o?" deyip elini uzattı. "Ver bakalım küçük kurbağa."

Telefon elimde titremeye devam ederken elimi geriye doğru çektim. "Verir misin dersen vereceğim," dediğimde tek kaşını yavaşça yukarı kaldırdı.

Birden oturduğu yerden kalkıp üzerime atıldı ve ben koltuğa göçerken o ayakta kalmayı başararak elimden telefonunu aldı.

Hâlâ titremeye devam eden telefonu tek elinde havaya kaldırıp bana doğru sallayarak, "Kural bir," dedi. "Abiler her zaman hiyerarşide küçük kardeşlerden üst sıradadır ve asla emir almazlar."

Ben ters ters bakmaya başlayınca göz kırpıp titreyen telefonunu açtı.

"Sevgilim?"

Sevgilisi vardı demek. Abim falan diyordu ama yine de bu bilgiyi öğrenince rahatladım. Üvey kardeş fantezisi falan gibi şeylerden hiç hoşlanmazdım. Bana bulaşmasa iyi olurdu.

ZEHİR (1)Where stories live. Discover now