" çokta güzel gülüyorsun .hep gül bekleme amfiye gir"

Mesajın altında bir isim yazmasa da bu güzel cümlelerin sahibinin o olduğuna emindim. Beklemedim içeride beni bekleyen şeye doğru hızlı adımlarla ilerleyip amfi kapısını araladım. İçeri adımımı atar atmaz beni karşılayan balonlar ve üzerlerindeki notlardı. Yere atılan beyaz karanfil ve güller daha cok çekmişti dikkatimi. Her ayrıntısı ile harika bir ortam olmuştu amfi. Doğrusu bir öğrenci olarak amfiyi böyle hayal bile edemezdim.

Kalbimdeki tarifsiz heyecan ve gerilimle ilk balona uzandım notu aldım.

"Şu kapıdan girişinden daha kolay oldu kalbime girişin . Sen kalbime enjekte edilen en güzel ilaçtın. Ben fazlasıyla zehirlenmeye razı oldum"

Notu okurken aslında ne kadar doğru bir adama yazılmış gerçek aşk hissim.
Ben her ne yaşarsam yaşayım en şanslı olduğum tek konu o olacaktı. Eminim.
İkinci nota geçerken biraz olsun buranın bugün neden hazırlandığını anlamaya çalışıyordum. Bir anlamı bir özelliği olmalıydı.

"Yıllar öldürürse güçlendirirmiş bunu seni severken kendimi öldürüp seni yaşatırken öğrendim "
...
"Ben sana gelmektende seni sevmekten de yorulmam. Ama olurda bir gün biraz dinlenmek isterim dersem o yumruktan alırım omzuna bir tane. Belki biraz hafifini de kafama. "

Belkide 100den fazla balonun artık sonuncusuna geldim. Derin bir nefes alıp son balonun notuna uzanıp aldım.

"Yetmeyecegini bile bile daha fazla fazla seviyorum seni. Topuklarında geri dön ve sakın hareket etme."

Bana denileni aynen yapıp topuklarımda geri dönüp hemen amfi kapısının orda sırtını duvara yaslamış bekleyen bebek surat'ı gördüm. O gülüşünü o inançla güçlenen sevgi dolu bakışlarını.

Bir adamı ilk kez anlatırken zorlanmaktı belki de aşk ya da kesinlikle aşkın tanımı buydu. Seni anlatmaya yetmeyen kelimeler utansın adam. Yerin dibine girsin hepsi.

"Ne zamandır ordasın ? "

Soruma yanıt verirken aynı zamanda yanıma doğru harekete geçti.

"O kadar odaklandın ki ilk nottan beri buradayım desem inanmak istemezsin"

Ama doğru söylediğini anlıyordum. Ben gerçekten buranın büyüsüne kapılmıştım. Tam karşımda durdu bu sırada hakan. Gözlerimin içine baktı sonra birden eğilip yerden bir karanfil birde gül aldı. Gülü benim kulağıma sıkıştırırken karanfili de kendi gömleğinin cebine koydu.

"Tüm bunlar. Yani ne diyeceğimi bilmiyorum. Muhteşem bir adamsın Hakan. Çok teşekkür ederim "

Uzanıp yanağına bir öpücük kondurdum. Ardından dudağına bu sefer tekte bırakmadım birkaç tane arka arkaya . Bu onu gülümsetince durup gülüşüne baktım. .o sırada yanlarımdaki ellerimi ellerinin içine alıp gözlerimde kitledi gözlerini. Kalbim yine firar etmeye niyetliyken kendimi burda, bu anda tutmaya çalıştım.

"Yaklaşık 4 sene önce bugün o sınavda seni gördüm. Ve tam bir sene önce yine bu tarihte karşına çıktım. İyi ki de sana gelme gücünü hissettirdin bana. İyi ki geldiğimde açtın ağırladın beni gönlünde ."

O susunca ben konuşmak istedim. Duyduklarım karşısında ne denirse artık bir iki kelam. Belki bir cümle. Çünkü zamanı ve anı plânlayan bir adamın aldığı her nefeste kendimi hissetmek dünyanın en saçma insanı gibi hissettiriyordu. Sanki hiçbir şey yapmamış hep gerisinde kalmış gibi.

"Tanışma yıl dönümü oluyor yani"
Kafasını usul usul sallayıp beni onayladı.

"Asıl sen adam " yutkundum. Biraz nefesimi kontrol altına alıp kendimde kaldım.

İyi Ki Geçtiler Where stories live. Discover now