12. Bölüm

7.6K 227 30
                                    

"Biz geldik! "

Eda'nın sesi kulaklarıma dolduğunda Hakan'ı itip mutfaktan çıktım. Yüzümdeki kan basıncı beni iyice panik hale getirdi. Sanırım Ataklarım Hakan için hala geçerliydi. Yoksa bu utancın heyecanın nedeni ne olabilirdi ki? Kesinlikle ataksal bir sorundu. Derin bir nefes alıp holdeki portmantoya çantalarını asan arkadaşlarımın yanına gittim. Beni ilk Fark eden Egemen olmuştu. Ona gülümsedim o da bana.

"Hoşgeldiniz "

Alya'nın yüzünden düşen yine bin parçaydı. Sanırım Yiğit'in görev için aramızdan ayrılmasıydı nedeni. Gidip ona sıkıca sarıldım. Karşılığını fazlasıyla vermişti , hatta bir ara bir kemik çatırtısı duydum. Kulağına eğilip fisıldadım.

"Bu gece benle uyumaya ne dersin ?"

Kafasını hızla sallayarak teklifimi kabul ettiğini belirtti. O sırada Eda ve Hayat soluğu yanımızda aldı.

"Bize de yer var mı ?"

Konuşulanları hisseden iki cadıya bakıp güldük. Eda hemen ellerini göğüsünde birleştirip dudaklarını büzdü.

"Hala bir cevap alamadık ama "

Anlaşılan tatlı cadıyı oynamaya karar verdi. Hayat'ta onu onaylayarak ellerini göğüsünde birleştirip kafasını salladı. Alya inanmak istemez gibi gülünce cevap verme sorumluluğu bana düştü.

"Her zaman "

Daha fazla kapının önünde beklemek pek doğru değildi. Onları önce ellerini yıkamaya daha sonra masaya yönlendirdim. O sırada Hakan çıktı mutfaktan göz göze gelmemiz an meselesi oldu tabi. Heyecanla gözümün önüne düşen saçımı üfleyip ona yol verdim. Onunda tuhaf olduğu gerçeği gün gibi ortadaydı. Benim krizlerimden korkuyordu anlaşılan.
Son olarakta içecekleri alıp masaya döndüğümde kızların imayla bana baktığını fark ettim. Hayat yapay bir öksürükle konuşmaya başladı.

"Yemekler harika olmuş. Bizde tek başına nasıl yapacak diyorduk. Allah'tan Hakan yardım etmiş sana"

Gözlerimi devirip servise başladım. Herkese servisini yapıp bende masadaki yerimi aldığımda telefonumun alarm sesi doldu odaya herkes bana bakarken telefonun alarmını fark eden koray oldu haliyle merak edip sordu da.

"Bu ne alarm mı bu saatte ?"

Masadan hızlı bir şekilde kalkıp odama gittim. Bursa'dan getirip yatağın altına sakladığım sandığı alıp içindeki defterden 24 mayıs tarihinde yazdığım sayfayı koparıp evden çıktım biraz ilerdeki parka doğru gidip kaldırım taşına oturdum. Işte şimdi tam zamanıydı. Gerçekten unutmaya bir yerden başlıyordum. Onu yok etmeye gerçekten başlamıştım. Yazıya tarihe ve saate baktım. 3 sene önce bugün bu saatte yazdığım yazıyı son kez okudum.

24 mayıs- 21.34

Bugün . bugün içinin acısı içimi yaktı. Canını yakanların canını yakasım geldi. Göz yaşlarının sebebi olanları yıkıp yok edesim geldi. Ama fark ettimde sevilenler hep yıkarmış. O kız seni sende beni yıktın. Tamam Kimse seni benim gibi sevmedi iddiasında bulunmuyorum ama kimse seni böyle ses çıkarmadan, her şeye rağmen sevdi mi bunu düşün istiyorum ve susuyorum. "Tamam merak etme. Unuttum" diyorum bugün de sana. "

Gözlerimin dolmasın yine engel olamamıştım belli çünkü görüşüm yine buğulu bir hal almıştı. Bu defterin aynısından ona da yazıp evinin önüne bıraktığım gün geldi aklıma deliler gibi ağlıyor ve adeta son çırpınışlarımı veriyordum. Şimdi ben bunları yok etsem bile ya onda duruyorsa diye sormadan edemiyorum kendime ve hemen sonrasında bir güzelde azar çekiyorum yine sevmediğini unuttum diye. Şimdi seni sonsuza ka saat uğurluyorum dedim içimden. Cebimden çıkardığım çakmağı kağıdın ucuna dayadığım sırada kızların endişeli sesleri doldu kulağıma. Koşarak gelip etrafımı sarar gibi oturdular yanıma. Eda elimdeki kağıtla benim aramda gözlerini gezdirirken Alya'nın yine korktuğunu belli eden burun çekişleri yankılanıyor adeta. Hayat desen burnundan soluyordu.

İyi Ki Geçtiler Where stories live. Discover now