1 bölüm

8.2K 284 24
                                    

MİNİK BİR YOLCULUĞU NE DERSİNİZ ?

<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

Onsuz olmamalıydı bu dar sokaklar. Onsuz olmamalıydı Mersin. Kokmamalıydı her yer onun gibi. Bakmamalıydı kimse onun gibi. Nasıl olur da onun olmadığı bir şehirde yaşamaya mahkum olurdum. Bu kadar acımasız miydi en başta güzel duyguymuş dediğim aşk? Peki ya bu kadar insanın bulunduğu bu şehir onu niye içinde bulundurmayı başaramadı ? Sahiden gitmiş miydi o ? Gitmişti tabi 3 yıl önce ardına bile bakmadan gitmişti.

Peki ya bitmiş miydi ? İçimde alev topu gibi her gün büyüyen, büyüdükçe tehlike saçan o adam nasıl biterdi ki ?Bitmezdi . Bitemezdi bu kadar kolay. Sırılsıklamdı benim aşkım o görmedi. İçim onu her gördüğünde ısınırdı yüreğim.. Oysa o buzdan bir adamdı. Gittiği günden beri içimi saran o acının hiçbir tarifi yoktu. Onsuz iken aslında ben diye bir şey de yoktu. Bu aralar hiç sıkı sıkı giyinmiyorum mesela. Çünkü artık onsuz iken üşümeye alıştım. Bir sütyen, bir şortla evde ruh gibi gezmeye mahkum bıraktım kendimi. O okulun önünden her geçişte o çıkar diye yaşadığım o heyecanın yerini çıkar da kötü görürüm kaygısı sardı bedenimi. O gittikten sonra terk ettim geçmişimi ayna gibi yansıtan bu şehri. Geride bırakamadığım bir tek o olmuştu geçmişimden. Sarılıp her gece anneme ağladığım günler var bir de onunla yanıma aldığım.

"Haydi ama buraya ağlamaya mı geldin evladım. "

Düşünmeyi askıya alıp bana söylediği her lafta dikkatli davranan anneme baktım. Tek umudum, uğurumdu o. kızlarla birlikte yaşama tutunmamı isteyenimdi o. Yutkundum. ev üstüme geliyordu. duvarlar nefesimi kesiyordu. Dışarı çıkmak ve sonsuza denk koşmak istiyordum. ciğerlerim patlayıp solunum yollarım donana kadar. Tekrardan derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.

"Biraz dışarı çıkacağım Serap sultan"

Sahte  bir gülümseme ile onu iyi olduğuma inandırmak istemiştim. Pek inanmışa benzemiyordu ama  gibi yapıp  gülümsedi. Konuşmadı ama kafasını sallayıp onaylamayı tercih etti. Konuşursa eğer sesi titrerdi çünkü. her zaman olduğu gibi. Ona tekrardan gülümseyip oturma salonundan odama geçtim.  Kız kardeşim Emine ile ortak kullanırdık bu odayı. Eskiden soba kaplardı yarısı hep. Cam kenarı benimdi. Simsiyah düz bir yatak örtüsü ve siyah perdelerimle tamamen kendimi yansıtıyordum. odanın giriş tarafı ise Emine'ye aitti. Benim aksime daha renkli cıvıl cıvıl bir dekorasyona sahipti. İç çekip giysi dolabımın başına geçtim.

Odamdan farksız değildi burası da. siyah tişörtler, pantolonlar ve siyah bir elbise bulunuyordu. En az kendim kadar dağınık bir tişört ve siyah bir pantolon giydim. havalar soğuktu. sömestr tatili için burdaydım zaten. k
Kızların ısrarı annemin gözyaşları getirmişti beni buraya. ellerim saçlarıma gitti. geçen ay ağır geldiğini bahane edip kısacık kestirdiğim saçlarımı elimle geriye atıp arka cebime sigaramı ve telefonumu şıkıştırdım. anneme çıktığımı söyleyip kendimi sokağa attım.

koşmak istiyordum. ama bacaklarım titriyordu. tüm yaşadıklarımdan sonra küçücük yüreğimi aşka açıp daha da kötü olmuştum. yürüyecek dermanım. daha fazla direnecek fermanım kalmamıştı. onu görmek adına koşa koşa giderdim bu yolları. daha sonra yorulup sırf onun için yorulduğum diye mutlu olurdum. O ise benim aksime bir zamanlar yaşadığımız her şeyi unutmuş gibi yapardı. Kısa süren fakat benim çocuktan süre gelen hislerim ile ayakta duran adına birliktelik bile denilmeyecek o ilişkiyi silmişti hafızasından. Zaten tek taraflı bir çaba ne kadar tutardı ayakta bir hissi . Tutmadı.

Kızıyorum kendime daha fazla fedakarlık yapmadığım için. Gidip bir an da ona sarılmadığım için kokusunu içime daha yakından çekmediğim için her gece kızıyorum. Çok oldu gideli ama sanki dün gibiydi her şey,  belki de daha yakın bir kaç saat öncesi gibi.

Eğer ben

Görebilseydim kendimi gözlerinde

O zaman severdim kendimi

Eğer sen

Sevseydin beni

O zaman severdim kendimi

Sevdiğin diğer her şey gibi

Okul bahçesinin tüm köşesini her metre karesinde olanları unutmaktan korkarak anımsadım tekrardan. sonra içimde tutumadığım bir acı çığlık koptu . Kalbimin en derinliklerinden gelen bir çığlık. boğazımı yırtarcasına koptu .

"ELA GÖZ"

Çığlık çare olur muydu tüm hisleri söküp atmaya ? Bilmiyordum ama sanki çare gibiydi . Usulca adımladım bahçeyi. Her şeyim adımlarım gibi aheste ahesteydi. Mersin şehri yavaşlamıştı. Gerisinde kalmıştı dünyanın. "Tıpkı ben" dedim deli gibi güldüm kendime. Tıpkı ben. İhaneti hak etmeyen ben sanki Mersin gibiydim.

Nefesimi seslice dışarı üfledim ve okul bankında oturduğum yerden kalkıp spor salonuna doğru giden merdivenleri tırmandım. Burasıyla olan hayallerimi bile terk etmiştim ben,  kendimi terk ettiğim gibi. O adamsız olmaya alışamamıştım. Bir günah gibi yapışmıştı ona olan hislerim yakama ama yapmaktan pişmanlık duymadığım bir günah gibi. Ağır ağır tırmandım merdivenleri. o zamanlar onu biraz daha fazla görmek adına koşarak çıkardım oysa.

Lise insanın hayatında büyük izler bırakan bir kurumdu. Spor salonu ise bize şahit olan mekandı. İnsanın hayatında mekanlar ve zamanlar vardı. Şahısları bir bir yerleştirirdi oralara. Sen evimde olmalısın sen sokağımda ve sende kalbimde... Benim kalbimin kişisi olay örgüsü var mıydı ? Sanmıyorum.

Bir senaryo ancak bu kadar bana ait olabilirdi dedim. Küfürlü birkaç söz geveledim ağzımın içinden. Her köşede zihnime akın eden anıları itmek kaçmak ufalmak hatta yok olmak istedim. Üç yıl yalnızca kendini kandıran aptal bir kız olmaktan başka ne yapmıştım ki ? Hiç .

"koşarak indiğim anda ayağım takıldı merdivene. bu bile mutlu etmişti beni arkada Hayat'ın söylenmeleri Alya'nın koşma dikkat demesi ve Eda'nın beni bekle diye çağrışlarını geri de bırakıp spor salonuna doğru koşmaya devam ettim. çarptığım her insanın yüzüne bile bakmadan bağıra bağıra özür diliyordum. en sonunda merdivenleri tırmanıp içeri girdim. kapı önünde bulunan bir kız öğrenciye nefes nefese sormak istediklerimi sıraladım.

"başladı mı maç ? sahaya çıktılar mı? "

kız samimi bir gülümseme ile bana maçın daha başlamadığını söyleyince deli gibi nefes alıp tribünlere doğru yürüdüm. o sırada kızlarda hemen yanıma oturmuştu. Eda ellerimi sıkıca tutup , Alya omzuma kafasını koyup destek oldu. Hayat , Ela Göz'ü bir türlü sevememişti. neymiş bana soğukmuş. benim duygularımı kullanıyormuş. ama ben onun beni bir gün sevebileceğine deli gibi inanıyordum.

"başlıyor....."

her şey yeni başlamıştı gerçekten. o gün bir kez daha ona giderken yanlışa gittiğimi fark edememiştim. aşk bu muydu yani? yanlış olan mıydı ? bence olmamalıydı...

Bölüm sonu

İyi Ki Geçtiler Where stories live. Discover now