20. Bölüm

7.5K 189 57
                                    

°•○●°•○●

Arabanın canımını açıp oluşan rüzgarın yüzüme çarpmasına izin verdim. Bu küçüklükten beri sevdiğim bir şeydi. O hisle kulaklığımdaki müzik bir araya gelince bambaşka dünyalara götürüyordu beni. Daha önce hiç olmadığım kadar huzurlu mutlu yerlere mesela. Kanın dehşetin savaşın yenilginin olmadığı bazen mutluktan yaşaran gözlerin bazen biraz kızgınlıktan yaşaran gözlerin olduğu keşfedilmemiş diyarlardı buralar. Şuanda olduğu gibi. Yanımda oturan Hayat'a çevirdim gözlerimi Egemen ile telefonunda bir şeylere bakıyor bazen gülme krizlerine giriyor bazen de sinirlenip söyleniyordu. Kafamı kaldırıp şoför koltuğundaki Ayhan Hoca'ya baktım. Kendini adeta yola adamış bir an olsun gözünü ayırmıyordu. Yanında oturan Hakan'a kaçamak cevaplar vermeyi ihmal etmezken , aynı zamanda sık sık bizi takip eden bazen sollayan koray'ı uyarıyordu arabadan arabaya. Tam kadro Mersin yolundaydık. Koca bir yılı geride bırakıp bazı şeyleri unutmuş bazı şeylere ise alışmış ve en önemli de yeniden başlama kararı almıştık. Yorucu eğitim yılının üzerine rahat bir tatil çekme keyfi güzeldi güzel olmasına ama Mersin de olması hala bendeki tehlike çanlarını çalıyordu. Bilmiyorum. Korkularım vardı evet ama onlardan kaçmak istiyor muydum ? İnanın bilmiyordum. sadece artık tam anlamı ile mutlu olmak. Yeniden sevgiye inanıp aşka ait olmak istiyordum. Kendimi hislerimi denemek istiyordum.

Annem tatil öncesi beni aradığında Mersin'e dönmeyeceğimi söylemiştim. Habersizce karşısına dikilince tepkisini göz yaşlarını tahmin edebiliyordum. Sürprizim en çok ona iyi gelirken amcam ve kübra yengemle tekrardan görüşmek. Artık iyim demek istiyordum. Bu tatil başta ben ve annem olmak üzere hepimize iyi gelecekti.

Hakan atlattığı kazayı çoktan geride bırakıp tekrar eski haline dönünce ben biraz daha iyi bir hal almıştım. Yiğit'le yaşadığımız o tatsız olayı çoktan unutmuş tekrardan eskisi gibi olmuştuk. Eda ilk kez bu kadar huzurlu hayat yine deli dolu Alya ise mutlu olmaya korkar bir ifadede gülümsüyordu. Koray Eda'ya adadığı duygularını bazen unutup buz bir adam olsa da tüm sıcak kanlılığını koruyordu. Egemen en uslu zengin aile çocuğu olarak sürprizlerin adamı kimliğini kimseye vermiyordu. Ayhan Hoca ile de aramızdaki o tuhaf ilişki abi kardeş ilişkisine dönüşmüştü. Her şey o kadar iyiydi ki her an öleceğim gibi düşünmeden edemiyordum.

"Mersin il sınırları içerisindeyiz. Şimdi istikamet nereyi gençler ?"

Ayhan Hoca'nın sesi düşüncelerimi dağıtırken sorusuna yanıt verdim.

"Bize gidiyoruz hocam. "

Hayat sulu bir öpücük kondurup Ayhan Hocayı onayladı. Adresi ve yolu tarif ederek mahalleden içeri girince. Hakan ile göz göze geldik. Belli ki herkes burayı çok özlemişti. Havasını insanını çiçeğini yazın her köşede bulunan seyyar satıcıları bile. Bizin mahalle zaten tam bir gelenek mahallesiydi. Sıcaklığı başkaydı. Aile apartmanımız önünde durunca güç alıp indim araçtan. Hakan bir süre etrafı inceledi.
Konuşmak yerine herkes beni takip ederken giriş katta bulunan büyük yengem beni görür görmez sarıldı ona karşılık vermeyi es geçmeden koşarak merdivenleri çıktım. Kızlar yengemle şakalaşmayı kısa kesip peşimden gelmeye devam ederken Hakan ve hemen yanında bulunan Ayhan Hoca bir an olsun benim gerimde kalmamıştı. Koray Mersin'e ilk kez geldiğini söyleyerek şakalar yaparken ben evin kapısı önünde bekleyip güç aldım boynumdaki kolyeden. Sonra zili birkaç kez art arda çalınca annem yine kız kardeşim sanıp söylene söylene içeriden kapıya doğru geliyordu.

"Ah Emine Ah kızım ben sana kaç defa dedim anah--"

Kapıyı açtığında karşısında Emine değil ben olunca bir süre elindeki temizlik beziyle yüzüme baktı. Konuşamadı hatta yemin ederim yutkunamadı.

İyi Ki Geçtiler Where stories live. Discover now