35. bölüm

5.7K 128 325
                                    

Huzur dolu kollarının arasında yaşama tutunan bir küçük kelebek gibiydim. Yutkundum. Boğazımdaki acıyı biraz daha geriye itip kafamı kaldırdım ve yanağına minik bir buse kondurdum. Saçlarımdaki parmaklarının soğukluğu içimi ısıtıyordu. Böyle saçma seviyordum işte. Kafamı tekrardan dizlerine koyup gözlerimi gözlerine çevirdim.

"Sen gerçekten varsın değil mi ? dokunuyorsun ruhuma. Saçlarıma dokunduğun gibi. Lütfen gerçek ol"

Benim bu enterasan cümlelerime alışmış hatta en çok bu hallerime güldüğünü söylemişti. Kafasını usul usul sallayıp güzel bir gülümseme takındı yüzüne.

"İnandığın kadar gerçeğim ben"

Ona; onun bendeki gücüne sevgisine varlığına o kadar fazla inanıyordum ki. Gerçek olmaktan başka şansı yoktu.

"Haydi artık bak derse geç kalıyoruz "

Kafamı olumlu anlamda sallayıp yattığım yerden toparlanıp ayağa kalktım ve elimi ona uzattım. Bu hareketimizde hep minikte olsa bakışmamız ve gülümsememiz olurdu.
Kendimizi her fırsatta attığımız çocuk parkının çimenlerinden fakülteye doğru yola koyulduk. Doğrusu bugün içimden sadece yatmak gelse de hayat hep olduğu gibi devam ediyordu. Ve değerlendirilmeyen her saniye bir daha geri dönemezdi.

Elimi elinin arasına alıp hızlı hızlı yürümeye başladı. Ben adımlarımla ona yetişmeye çalıştıkça arada dengemi kaybediyordum. Bunu bile çok seviyordum. Fakülteden içeri girdiğinizde gözüme ilk çarpan kişi Enis oldu. Onu uzun zaman sonra tekrardan görmüştüm . Gözlerimiz buluşunca ona gülümsedim.

"Günaydın Enis"
Beni çekiştirerek götüren Hakan'a rağmen bağırarakta olsa ona günaydın demeyi başarmıştım.

"Günaydın Elvan"

Koridorda biraz yavaşladık. Fırsattan ziyade nefesimi düzene sokup omzuna yumruk attım.

"Dengesiz misin sen ? "

Yüzünü bana dönünce fark etti yorulduğumu. İkinci yumruğu havada yakalayıp elimin üstüne bir buse kondurdu. Gülümsedim. Aynı gülümseme onda da belirdi. Beni ısıtan, hayatta bir takım şeylerin güzel olacağına inandıran bir gülümseme.

"Seni Hayat'a teslim edip bende dersime gireyim. Ne kadar da dayım olsa. Beni hiç acımadan dersten bırakır "

Onun bu dayı sitemine sesli sesli güldüm. Haklıydı. Ayhan hoca 'yı az çok tanıdıysam yapardı. Tabi benim gülme nedenim sadece sitem edişi değil arkasında duran prof. Ayhan'ı fark etmeyişiydi. konuşmamam için işaret parmağını dudaklarının üstüne koyup bana "sus işareti " yaptı.

"Neyse " diyip tam yanağımdan öpmeye niyetlendiği sırada. Ayhan hoca'nın varlığını bilen biri olarak kendimi çekip bu niyeti engelledim.
Kendisi dayısını fark edince biraz pislensede sonuçta yüzüne de söyleyeceği şeyler söylediği için hemen normale döndü.

"Ben gitsem iyi olur"
Onları gerimde bırakarak amfiye doğru ilerlemeye başladım. O sırada Hayat 'ı aramak için çantamda telefonu bulmaya çalışıyordum.

"Elvan bakar mısın ?"

Daha önce bizim amfide gördüğüm bir erkek simasında kitledim bakışlarımı.

"Efendim"
Elindeki kağıdı bana uzatıp gülümsedi.

"Senden düştü de "

Usulca uzanıp elindeki kağıdı aldım ve teşekkür ettim. Benden düştüğünü iddia ettiği kağıdı incemeye başladım .

"Gözünün önüne düşen saçlarını kulak arkana sıkıştır. -

İlk cümleyi okuyunca kimin yazdığını merak etmeyi bir kenara bırakıp gülümsedim .

İyi Ki Geçtiler Where stories live. Discover now