2.bölüm

8K 275 15
                                    

İyi okumalar

"başlıyor....."

her şey yeni başlamıştı gerçekten. o gün bir kez daha ona giderken yanlışa gittiğimi fark edememiştim. aşk bu muydu yani? yanlış olan mıydı ? bence olmamalıydı.

Belki de saatler önce çöküp kalmıştım bu yerde. Kapısı kapalı spor salonun önünde, eşlik edenimin yağmur olduğu gerçeğini es geçip sırılsıklam olan bedenimi ağırdan ağırdan kaldırdım. Cebimdeki telefonumun titremesi üzerine, gözyaşlarımı elimin tersiyle silip telefonun diğer ucundaki anneme yanıt verdim. Onu da kendim gibi mahvetmeye hakkım yoktu. Ben üzülüyorum diye üzülmesine gerek yoktu. Eteklerime dökülmüş anılarım ile birlikte kalkıp ilerledim.

Dinmek bilmeyen yağmura inat ilerliyordum. Gezmek iyi gelecekti. Okuldan çıkıp otoparktan geçtim. Yağmur olmasına rağmen insan kitlelerin bulunduğu sokakları geçtim. Sakin bir cadde de cebimden çıkardığım sigarayı yıllar önce onu severek kendimi nasıl yaktıysam öyle aniden yaktım. Zehir dudaklarımın arasında süzülürken iyiden iyiye vücudum güçsüz kalmıştı.

Yağmur yavaştan dinmeye başlamıştı. Kafamı kaldırıp çevreyi incelerken aynı şemsiyenin altında birbirine aşkla bakan çift takıldı gözüme. Aralarında bağın kuvvetini anlayabiliyordum . Biz diye bir kelime geçti içimden . Sahiden biz niye böyle olmadık. Neden paylaşmadık aşkı. Senin payının bende ne işi vardı ? .
Bu kadar yüke insan nasıl dayanır ki ?

Gördüğüm ilk banka oturdum. Sırılsıklam olmuş olmam insanların dikkati çekmişti belli . Tuhaf bakışları üzerimde hissediyordum. Sigarayı son kez içime çekip izmariti yanda bulunan çöp kutusuna attım. Saçlarımın arasında elimi gezdirip geri attım. Güzel şeylerin olmasına ihtiyacım vardı ve buna tam 3 yıldır ihtiyaç duyuyordum. Kafamı geriye atıp gözlerimi sıkıca kapattım.

" gerçekten mi emin misin kızım ? " heyecanla parmaklarımı birbirine geçirip terleyen avuç içlerimi birbirine sürttüm. Of. Masadan kalkıp sınıfa doğru ilerledim. Arkamda duyduğum sesle yönümü geriye çevirdim. "kızım hemen niye kalktın."

"Görmüyor musun ? Ne kadar heyecanlandığımı bir de gidip onunla konuşmamı istiyorsunuz. " dedim fısıltıyla. Bu iş beni nereye götürüyor, bu adsız duyguların sonu ne ? Hiç tahmin edemiyordum. Hep böyle güzel olacak mıydı? Umarım pişmanlık duymazdım onu tercih ederek.."

Ona duygularımdan bahsedene kadar her şey böyleydi. Onunla konuşmak için okulda peşinden gizliden gizliye koşuyordum. Sonra güzel olanların kısa kötü olanların uzunca bir zamanı alacağı günler seyretti bu aptal kızı.

Sol elimle boynumu tutup çenemi havaya tuttum. Nefes almakta zorluk çekiyordum . Umutlarımın yarınlarımın kırıkları batıyordu kalbimle birlikte ciğerlerime. O diye işkencelerin sahibi de kimdi ? Ruhum ona bu kadar aç iken ufacık bir şefkatine doyabilirdim.

" İyi misin yavrucum ? "

Yanıma oturan teyzeye baktım. İyi değilim teyze iyi değilim dedim içimden. Teyzenin gülümsemesi yerini üzüntüye bırakmıştı. nasıl iyi olunur unuttum. iyi kime denirdi ki ?

" değilim"

Yalan söyleyecek değildim ya. Teyzenin aniden ayağa kalkıp elinde peçete ile bana doğru yaklaştığında,  pantolonumdaki kanlardan anladığım kadarıyla burnum kanamaya başlamıştı. Ben buna bile anlam yüklemiştim zamanında. Bir tek yakınında olduğu zamanlar kanardı burnum diye. Heyecan ve kontrolsüz kalp atışı demişti daha sonra doktorum. Ama ben tüm duvarlarını bir tek onda kırdığıma inandığım gibi bunu da kalbimde böyle güzel bir nedene bağlamıştım. Küçük aptal bir kızdım. Her şey bittiğinde. Ortada biz diye bir şey kalmadığında. Ben yine duvarlarıma sıkı sıkı bağlanmıştım.

" acıyor değil mi ? Acır tabi. İyi bilirim"

Gönlümde kanayan yaranın kanını durdurmak ister gibiydi teyzenin dokunuşları. Gözlerimin dolduğunu gizlemeye çalıştım. Beni hissetmişti. kalbimdeki yangını görmüştü. kafamı usulca sallayıp gözlerimden akmasına izin verdim yaşların. Teyzenin beni yönlendirmesine izin verip tekrardan oturdum banka. teyze burnumun kanaması ile uğraşırken. ben sanki bana izin çıkmışçasına deli gibi ağlıyordum. sesli hıçkırıklarımı yutmaya çalışırken art arda sıralanıyordu . Aptal kafam. Aptal gözlerim. ne içindi bu durdurak bilmezlik ? kimin içindi ?

" geçecek evladım. öyle bir geçecek ki. bugünlerin hakkını alacaksın. ama sabret. kalbin kadar güzel insanlar çıksın karşına.."

daha fazla konuşmadı zaten. toparlandı gitti yanımdan. ardından uzun uzun baktım. ne kadar da Ela Göz gibi gitmişti. tek farkı açıklama yapmasıydı. tek farkı beni kalbimin güzelliğine emanet etmesiydi.

"teyze"

sesimi işitince ardına dönüp baktı. gülümsedi. sanki sesleneceğimi tahmin etmişti de .

"efendim güzel kızım"

"gitme lütfen "

şaşırıp kaldı bu sözlerime. adını bile bilmediği insan ona gitmemesi için yalvarıyordu adeta. gitme diyordu. peki neden ? kim tanımadığı birine yalvarırdı gitme diye...

"ben gideyim ki gelmesi gerekenler gelebilsin sana."

gitme diye fısıldadım. sanki teyze o olmuştu bir anda. gitti. herkes gider mi demeyin . gidermiş....

İyi Ki Geçtiler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin