☆37☆

31.5K 1K 469
                                    

Goldcuğum senin için minnak bir uyarı: BÖLÜM FAZLASIYLA CİNSELLİK İÇERİR.

'İNTİKAM,

" Bana bağırma. O an başka seçeneğim yoktu."

Boğuk ulumasını duyunca, oturduğum için kafası neredeyse yüz hizama gelen köpeğime sarıldım.

" Ben de seni çok özleyeceğim."

Ona geçen gün olanları anlatmıştım. Ve bir de onu bırakıp iki hafta " İngiltere'ye" gideceğimi.

Tamam beni anladığı falan yoktu ama dinlerken yüz ifademe, hareketlerime bağlı olarak tepkisini veriyordu Şekil A'da görüldüğü gibi yanar döner köpeğim.

İç geçirip onu bıraktım ve bakışmaya başladık.

Bir şeyler söylemek ister gibi bakıyordu sanki...

" Ne?" dedim sorarcasına.

Dili dışarda bir şekilde bana bakmaya devam etti.

" Ne geçiyor bakayım aklından?"

Yalanıp aynı şekilde bakmaya devam etti.

Gözlerimi kıstım. " Sen-" dedim. " Sen intikam diyorsun!"

Havladığında güldüm.

Ne güzel anlıyor rolü yapıyordu öyle...

" Aferin Stevers." dedim başını okşarken.
" Güzel fikir. Hep o mu beni kullanacak?"

Gülümsedim. " Görelim bakalım kim kimi kıvrandırıyor..."

○●○●○●

Bir saat sonra Rüzgâr'ın kapısının önündeydim.

Kısa eteğim, dar uzun kollu sweatimle.

Ve kalbim, kendimi her ne kadar sakin olmaya zorlasam da, depar atıyordu.

Beklemediğim bir şekilde iki saniye bile geçmeden açılan kapı beni irkiltmişti.

Rüzgâr düğmelerinin yarısı açılmış gömleğiyle fazla çekici bir hâlde karşımdaydı.

" Sen mi geldin?" dedi şaşkınca.

Tek kaşımı kaldırdım. " Başkasını mı bekliyordun?"

" Ilgaz sandım." diye mırıldanırken içeri geçmem kenara çekildi ve aynı zamanda  'niye geldin?' der gibi bakıyordu.

Yanlış anlamayın kötü bir 'niye geldin?' bakışı değildi bu; beklemediğini belli eden bir 'niye geldin?' bakışıydı.

İçeri geçip çantamı bırakmadan ayakkabılarımı çıkardım.

" Ben de şimdi gelmiştim okuldan." dedi arkadan bana sarılırken. " Bir şey mi oldu yoksa sadece beni mi görmek istedin?"

Kollarına kollarımla sarıldım ve, " Seni görmek istedim." dedim.

Tabii tek amacım görmek değildi...

Kollarından sıyrılıp mutfağa doğru ilerledim ve buzdolabında daha önce gördüğüm biralardan birini çıkarıp açacakla açtım. Sessizce, omzuyla kapıya yaslanmış, beni izliyordu.

" Aç mısın? Bir şeyler hazırlayabilirim."

Beni umursamadan gözlerini kıstı.
" Senin aklında bir şeyler var."

Birayı ağzımdan uzaklaştırıp yanına yaklaşırken gülümsüyordum. " Ne varmış aklımda?"

Parmak ucumda yükselip dudaklarına bir öpücük kondurdum.

WİNDOW //don't talk about it (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin