☆12☆

33.6K 1K 312
                                    

'PARTİ (!),

1 HAFTA SONRA...

" Ya Eylül gel hadi. Bizi mi kıracaksın?" 

" Kaya yoksa ben de yokum." dedim net bir şekilde.

" Kaya piç zaten. Bir boka katılmaz ki o." diye ısrar etmeye devam etti Toprak.

" Düzgün konuş gevşek." diye mırıldandı Kaya da. Sonra bana dönüp, " Sen bu aralar hiç kafa dağıtmıyorsun güzelim. Nedir bu ders aşkı ben de anlamış değilim ama neyse... Bence git. Değişiklik olur, bakma bana sen."

İç geçirdim. Kaya bahaneydi aslında. O gerizekâlı ortama hiç giresim yoktu.

Olayı siz bilmiyordunuz tabii.

Yarın okulun en egolu, bu özelliğiyle aynı zamanda en popüler çocuklarından birinin doğum günü partisi vardı ve tahmin edin hangi içmeye hevesli tek hücreliler benim de katılmam için bana psikolojik baskı uyguluyordu?

" Sen de gel bari." dedim son bir umutla Kaya'ya.

Bana sadece benim anlayacağım, fikrinin kesin olduğunu belli eden bir bakış attıktan sonra kaşlarını kaldırıp indirerek bu düşüncesini gözümde tescillemişti.

Grubumuzun bahsettiğim tek hücrelileri de tam bu anda bastırarak hep bir ağızdan, " Ya Eylül hadii!" diye bağırdılar.

Pes ederek iç geçirip," İyi iyi tamam, geleceğim." diye mırıldandım.

Coşkulu bağırışlar kulaklarımıza dolarken Kaya'yla birbirimize bakıp göz devirdik.

○●○●○●

Yanımdaki ağacın gövdesine daha çok pustum.

Neden bakıyordu ki bana öyle?

Artık rahatsız edici olmaya başlamıştı.

Ona ne düşündüğümü yeterince belli etmemiş miydim?

Hayatımda. Ona. Yer. Yoktu. Neden bunu anlamak bu kadar zordu?

" Bu Tuğra neden sana bakıp duruyor?" diye benim içimdeki soruyu dıştan söyledi Kaya.

" Bilmiyorum." diye mırıldandım. " Garip bakıyor ama. Öyle kesmek gibi bir bakış değil. Sence?"

Kaya gözlerini Tuğra'ya dikmiş, kaşlarını çatmıştı. " Bence de. Konuşayım mı bir istersen?"

" Yok, yok hayır." dedim hemen. " Gerek yok. Tamamsan gidelim."

Başını sallayıp gözlerini zorla da olsa bana bakmaya devam eden çocuktan çekti. Sonra da beni eve bıraktığı yol boyunca derslerden lak lak etmiştik.

○●○●○●

Stev'le yürüyüşten dönüyorduk.

Bugün parti günüydü.

Ne kadar da heyecanlıydı değil mi(!)?

Gözlerim ister istemez onun penceresine kayınca kendime kızdım.

Bir şeylere hemen kendimi kaptırmayı hiç sevmiyordum.

Neyse ki uzun zamandır onunla karşılaşmamıştık. Gerçi ben karşılaşmamıza imkân sağlamıyordum.

Onun evinin tarafına hiç dönmüyor gibi bir şeydim. Şimdi ise istemsiz bakmıştım ve ortalıklarda yoktu zaten.

İnstagram'dan da mesaj atmayı bırakmıştı.

WİNDOW //don't talk about it (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now