☆22☆

30.2K 1.2K 201
                                    

'İZLER,

Amacım sadece, bir kere de olsa dudaklarının dudaklarımda nasıl bir his yaratacağını öğrenmekti.

Kalbim daha önce hiç atmadığı kadar hızlı atıyordu ve ne yaptığımı hiç bilmiyordum.

Ama onu öpmüştüm.

Küçücük bir buse...

Tam da dudaklarının arasına.

Her yerim yanarken yavaşça dudaklarımızı ayırdım ve gözlerimi açmadan geri çekilmek için bir hamle yaptım. Bir saniyelik dokunuşumun etkisinden çıkmış olacak ki uzaklaşmama izin vermeden bu sefer o, hızla dudaklarımızı tekrar birleştirmişti.

Önce yavaş bir şekilde dokundu dudaklarıma. Saniyeler geçtikçe fazlasını istediğini hissettiriyordu. Dudaklarını benimkilere gittikçe daha çok bastırmasından, daha hırslı ve hırçın öpmesinden anlayabiliyordum.

Aslında öpüşü içinde bir çok duyguyu barındırıyordu.

Sanki dudaklarının arasından bütün hissettikleri ciğerlerime akıyor gibiydi.

Meraklı olduğunu anlayabiliyordum meselâ. Keşfetmeye çalıştığını...

Bir de öpüşü bir şeyler uğruna değildi sanki. Sadece o anı yaşamak içindi. Sonuna kadar hissetmek için.

Kalakalmıştım.

Böyle bir şeyi beklemiyordum.

Beni böyle bir ilgiyle araştırmasını beklemiyordum.

Bir insan öperken bile çözmeye çalışır mıydı?

Karşılık verememiştim. O da zaten aralık olan dudaklarımdan bir karşılık bekler gibi davranmıyordu.

Sadece tadıma bakıyor gibiydi. Bunu yaparken de uzun zamandır bu anı beklemiş gibi davranıyordu. Açtı, heyecanlıydı ama bir yandan da rahatsız olmamam için kendini tuttuğunu hissediyordum.

Şoku atlatmam neden bu kadar uzun sürdü hiçbir fikrim yoktu. Belki bir şey yaparsam bu şeyin, bu olağanüstü şeyin biteceğinden korkmuştum.

Ürkekçe dudaklarına küçük bir karşılık verdiğimde şaşkınlığı öpüşünü sardı ve devam etmem için cesaretlendirircesine dudaklarını yavaşlattı.

Karşı koyamayarak ben de onu öpmeye başlamıştım.

Bana daha da yaklaştığını hissettim. Tam önümde durduğunu dizlerimin karnına batmasıyla anlamıştım. Elleri iki yanımdan tezgaha dayandı ve başını eğerek beni öpmeye devam etti.

Bana dokunmuyordu.

Nefes alıp almadığımı bilmiyordum, ne yaşadığımızı bilmiyordum, o kim bilmiyordum, ben kimim bilmiyordum.

Hislerden ibarettim.

Ne zaman elimi ensesine götürüp onu kendime daha çok çektiğimi; hatta bana daha çok yaklaşabilsin diye aramızda engel olan dizlerimi iki yana ayırdığımı da bilmiyordum.

Geriye gitmiştim, başım arkaya eğilmişti ve o da üzerimde üstünlük sağlayarak dudaklarımı keşfetmeye devam ediyordu.

Dişlerinin her bir ısırığı daha da tahrik edici olabilir miydi?

Dili dudaklarımı yeterince hırpaladığını düşünmüş olacak ki yavaşça içeri doğru sızdığını hissettim.

Sıcaklığı benimkiyle buluştuğunda dillerimiz bir dansa başladı ve ben kendimi kaybetmenin ötesine çıkmıştım.

WİNDOW //don't talk about it (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now