☆19☆

30.6K 1K 334
                                    

Bölüme başlamadan önce şunu söylemeliyim ki Türkiye'de mahkemeler asla bu bölümde yaşanıldığı kadar kısa sürede yapılmıyor. En ufak davalarda bile tarihler en az 5 ay sonrasına.

O kısımda gerçekçilik aramayınız. Sadece kurguyu bu şekilde geliştirmem gerekiyordu.

Mazur görün.

********

'BUZZ LİGHTYEAR,


1 AY SONRA...

EYLÜL'DEN

Neye nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum.

Elini sinirle saçlarından geçirirken, " İkisi resmen açık açık ne yaptıklarını itiraf etti." dedi Rüzgâr. " Buna rağmen sadece ıslah eviyle kurtuldular. Kafayı yiyeceğim."

Yanımızda olduğunu yeni fark ettiğim Ilgaz da konuşmaya katılmıştı. " Bir aydır bu işle uğraşıyoruz." Dalgın gibi söylemişti bunu. " Ve böyle bitti." Sonra da gözlerini diktiği yerden ayırmadan alayla güldü. " Sikeyim böyle ülkeyi de adaletini de."

Üzülemiyordum.

Üzülmeyi bırakmıştım.

Sadece...

Biraz koymuştu o kadar.

Etrafımdaki herkes benden çok daha kötü hâldeydi.

Bu düşüncemin hemen ardından annemin bağırışını duydum. "Bu mu sizin adaletiniz? Bu mu?! Bir aylığına bir yere kapatmak mı? Yaptıklarının cezasını böyle mi çekecekler?! Böyle mi koruyacaksınız diğer masumları?!"

Babam annemi belinden tutarak oradan uzaklaştırdı.

Arkadaşlarım da yanımıza gelirken daha fazla dayanamayarak geriye doğru birkaç adım attım.

Tam bu sırada önümden yüzünde hiçbir üzüntü belirtisi olmayan hatta biraz da alaycı şekilde geçen Tuğra bardağı taşıran son damlaydı.

Arkama bakmadan koşmaya başlamıştım.

Son duyduklarımsa bir kavganın başlangıcını haber veren şok içindeki çığlıklar ve bazı kızgın bağırışlardı.

Bu bir ayda çok şey olmuştu.

Ama tek beklentim bugüneydi her zaman.

Canım sıkıldığında, ister istemez olanları düşündüğümde kendime bugünü hatırlatıyordum.

Bugün sonunda gerekenin yapılacağını hayal etmiştim.

Avukatlar, polisler...ne derse desinler hep doğru olanın yaşanacağına inanmıştım.

Ama sonuç buydu işte.

Yaşadıklarımı ne güzel silmişlerdi değil mi?

Kaybolduğuma emin olduğumda koşmayı bıraktım.

Adliyeden çıkalı kim bilir ne kadar olmuştu?

Tek istediğim yalnız kalmaktı ve şimdi gerçekten kalmışa benziyordum. Etrafta kimse yoktu. Saçma sapan bir sokağa girmiştim.

Kaldırıma oturup nefesimi düzenlemeye çalıştım.

Her ne kadar yavaş yavaş ne denli yıkıldığımı hissetsem de daha baskın olan bir duygum varsa o da kurtulmuşluk hissiydi.

Bitmişti işte.

Kaşlarım çatıldı. Şu bir ayın , tanıdığım herkes ve benim için berbat bir final yapan bu bir ayın, bana öğrettiği en büyük şey inanmamaktı.

WİNDOW //don't talk about it (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now