☆2☆

46.8K 1.5K 1.1K
                                    

'GEREK KALMADI,

Bir saniye kadar kalakalıp hemen ardından aşağı doğru eğildim.

" Siktir, siktir, siktir."

Muhtemelen yeni uykuya dalan köpeğim anında dikleşerek önce beni, sonra da etrafı, gözleriyle kolaçan etti. Bana bir şey olmadığından emin olmak ister gibiydi.

Duvarın altında kendimi saklayabildiğim kadar saklarken tek düşündüğüm çok fena rezil olduğumdu.

RESMEN ONUN O HÂLİNİ İZLERKEN YAKALANMIŞTIM!

HEM DE HAYRAN BİR ŞEKİLDE İZLERKEN YAKALANMIŞTIM!

" Hayır ya," diye inledim sıkıntıyla.

Stev her şeyden habersiz yüzümü kokladı.

Utançtan domatesi bırak, ıstakoza falan döndüğüme emindim.

Birkaç dakika sonra yatağımdan emekleyerek inip, beni görmeyeceğine emin olduğum anda koşarak odadan çıktım.

Yandaki misafir odasının kilidini açmış ve duvara yapışık bir şekilde ilerleyip büyük penceresinin kenarında durmuştum.

Kafamı hafifçe dışarıyı görebilecek kadar uzattım. Odası beni odamın tam hizasındaydı. Ve herhangi bir ışık göremiyordum.

Dakikalar boyunca bir hareket olsun diye bekledim ama odadan çıkmış olmalıydı.

Kalbim eski ritmine bir şekilde dönmüş olsa da, sadece, hafızama kazınan biraz önceki anlardan bir kareyi düşünmem bile anında coşmasına sebep olabiliyordu.

Sonrasını, göz göze geldiğimiz o anı, tekrar tekrar düşündüğümde ise her seferinde kendimi tokatlama isteğiyle doluyordum.

Nasıl öyle salak gibi kalabilmiştim?!

Sonunda pencereden uzaklaştığımda içimi korkunç bir utanç kavuruyordu. Yavaş yavaş jeton inmişti sanırım.

Ben bundan sonra nasıl pencereye çıkabilecek; hatta pencereyi bırak herhangi bir şekilde dışarı çıkabilecektim ki?

Ya yine göz göze gelirsek ne yapacaktım?

Hiçbir şey olmamış, hiçbir şey izlememiş gibi davranamazdım ki...

Hem daha geçen gün satılık değil miydi o ev?

Ne çabuk taşınmışlardı? Hadi taşınmışlardı, yanlarında niye öyle olağanüstü hoş görünen bir varlık getirmişlerdi?

Of ben ne saçmalıyordum acaba?

Milletin evini gözetleyip bir de üstüne utanmadan kimin, neden taşındığını mı sorguluyordum?

Tek yapacağım artık odamın içinde emekleyerek dolaşmak olacaktı.

○●○●○●

Sabah alarm sesiyle gerinirken yanımdaki tatlı yaratık her zaman olduğu gibi yüzümü yalamaya başladı. Bir yandan da arada boynuma hafif hafif dişlerini geçiriyordu.

Bu bizim uyanma rutinimizdi. Asla köşedeki büyük yatağında uyumaz, benim yanıma kıvrılırdı müstakbel eşim.

Tam uyanayım diye de hem yalar, hem ısırır eğer gerçekten uyanmazsam da havlardı.

Diyordum ya...

Evlenmek için çok ideal bir adaydı kendisi.

" Uyandım, tamam." diye mırıldandım köpeğime, gözlerim kapalı bir şekilde telefonumdan hâlâ bağırmaya devam eden alarmımı sustururken.

WİNDOW //don't talk about it (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin