☆16☆

30.4K 1.2K 381
                                    

'MASKE,

Hangi ara kollarımı boynuna dolayıp ciğerimi sökercesine ağlamaya başladığımı bilmiyordum. Tamam gelmeden önce de ağlıyordum ama bu kadar şiddetli değildi.

Her neyse... yapmıştım işte.

Şu an birisinin yanımda olmasına ihtiyacım vardı.

Kaya...

Nasıl benim öyle bir şey yaptığımı düşünebilmişti?

Beni en iyi o tanımıyor muydu?

Böyle bir şeye nasıl inanmıştı?!

Ah, gerçekten delirecektim.

Şu an ağlamamın en büyük sebebi de oydu. ŞU AN BU TANIMADIĞIM ÇOCUK YERİNE ONA SARILIYOR OLMALIYDIM!

" Ne oldu?" dediğini duydum Ilgaz'ın. " Bir şey mi yaptılar yine?" Sesi telaşlıydı. Neden benim için böyle endişeleniyordu ki?

Rüzgâr'ın beni önemsediğini düşündüğü için mi?

Sanmıyordum.

Sadece beni öyle görünce vicdanı sızlamış olmalıydı. Kollarını bana sıkıca sarıyor olması da bunun kanıtı gibi bir şeydi.

Acınacak hâldeydim.

" Eylül n'oldu?" diye sordu bu sefer, cevap vermeyişime.

Sonunda onu bırakarak kollarımı üzerinden çektim. Gözlerim yaşlarla buğulanmıştı.

Konuşmaya çalıştığımdaysa sadece ağlamam yüzünden hıçkırabilmiştim. O da buna karşılık nefesini verip, " Geç içeri tamam, sakin ol." dedi.

Söylediğini yapıp içeri geçtim ve daha önce Rüzgâr'ın oturduğu kanepeye oturdum. İçeriden su getirdikten sonra o da yanıma oturmuştu.

Ağlamam kesildiğinde, " Daha iyi misin?" diye sorduğunu duydum.

Başımı sallayarak yine güçsüz çıkan sesimle, " Kusura bakma." dedim. " Gidecek kimsem yoktu."

Sıkıntıyla dirseğini dizine, başını da avcuna yasladı.

" Herkese benim onunla yattığımı söylemiş."

Dediğimle deminki hareketini bozmuştu. " Ne?"

Gözlerim tekrar dolarken, " Kimse olayın aslını bilmiyor. Herkes çok içip onu evime götürdüğümü zannediyor." dedim. " Hatta senin yaptığın izleri babamın bizi yakalayıp yaptığını söylemiş."

" Onları tanıyordun yani?" dedi sinirini saklayamayarak. " Orospu çocukları."
Konuşacaktım ki beni bölüp tekrar konuştu. " Bak bu kadar saklamak yeter tamam mı? Şimdi polise gidiyoruz ve olan her şeyi anlatıyoruz."

Başımı iki yana salladım. " Önce annemlere anlatacağım ama biraz daha beklemem gerekiyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Bütün arkadaşlarım inanmış, salak gibi ortada kaldım resmen."

" Sikerim şimdi ya," dedi. " İnansınlar Eylül. İnanırlarsa inansınlar. Asıl arkadaşlarını böyle tanırsın işte. Sana değil de ona inanıyorlarsa bırak inansınlar."

Duraksasam da sonrasında başımı salladım. Haklıydı.

" Bana güveniyor musun?" dedi ardından.

Güveniyordum. Bal rengi gözlerine bakmaya devam ettim.

" Sadece soruyorum. Öyle bakma."

Başımı evet anlamında salladım.

WİNDOW //don't talk about it (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now