32

899 108 122
                                    

Bir değil, iki el ateş etmişti. Kulaklarım uğuldarken hissetmek için beklediğim acıyı aradım, nereme isabet etmişti? Kalbime? Başıma? Vücudumun başka herhangi bir yerine de olabilirdi pek tabi, belki de birazdan yanma hissine benzer bir hisle kendini gösterecekti. Ama bunların hiçbiri olmadı. Havada süzüldüğümü hissettim bir an, ruhum bedenimi mi terk ediyordu? Kulağımı birinin sıcak nefesi doldurdu. "Tuttum seni."

Bedenim gücü azalmış, çelimsiz iki kol tarafından karşılandı. Kulağım bir kez daha ısındı, aynı nefesle. "Geçti tesoro, geçti." Ondan bir parça uzaklaştım, silahı yeri boylarken garip bir ses çıkartmıştı. Metal zemine çarparken ona boş, bomboş gözlerle bakıyordum. "Beni hatırlıyor musun?" Yarı baygın, bitkin gözleriyle bakarken gülümsemeye çalıştı. "Cehenneme bile gitsem tanırım seni." Kollarım özlemiyle ona sıkıca sarıldığında gözlerimi durduramıyordum. Şoka girmiştim, sevdiklerimiz ölmüştü, beni tanıyorsa onları da tanıması gerekmiyor muydu? Korku, endişe, ıstırap.. hepsini peş peşe yaşarken başım dönmüştü. "Onlar.." dedim Principe ve Utah'ı gösterirken. Zayn başını kaldırıp yukarıya baktı, dudaklarından güçsüz bir gülümseme döküldü."Siz iner misiniz yoksa ben halledeyim mi?"

"Sakın deneme!" Bu Utah'tı! "Neredeyse gerçekten ölüyordum pislik herif!" Principe? Neler oluyordu? Onlar nasıl.. Demir zincirlerin sesleri birbirine karışmıştı, ilk kurtulan Utah oldu, Principe de saniyeler içinde ona eşlik etti. Zayn'e bakıyordum, anlamak istercesine ona bakarken bana sadece, "Planım işledi," dedi. "Biraz da şansım yaver gitti sanırım." Utah ile Principe Zayn'in çevresinde etten duvar olmuşlardı, ona sarılıp övgü dolu sözler söylüyorlardı ancak benim endişem sürüyordu. Buradan çıkmanın hala bir yolu yoktu. Zayn gözlerimin içine baktı, bana endişelenmememi söyleyen bir ifadeyle başını iki yana salladı. Arkasına döndü, orta parmaklarını siyah cam filmin arkasındaki Don'a gösterdiğinde gülmekten kırılacakmış gibi bir hali vardı. "Orospu çocuğu. Bizi asla bitiremezsin."

Yere düşeceğini fark ettim, gözleri kapanıyordu. Bilinci yerinde miydi? "Zayn!" Onu kollarımın arasına alarak yere çarpmasını engellemeye çalıştım, Principe ne olduğunu anlamak için arkasına baktığında Zayn çoktan yerdeydi. Bayılmış mıydı? Aç mıydı? Yorgun muydu? "Tanrım Zayn.. lütfen, lütfen uyan!" Utah, dudaklarından sızan kan birikintisini incelemek için üzerine eğildi, kapının arkasından sesler yükselirken panik duygusu geri döndü. Zayn kollarımda ölüyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum! "Bir şeyler yap!" Utah'ın yakalarını kavrayarak onu sarstım. "Yalvarırım bir şeyler yap!"

"Panik yapma!" Ellerimi üzerinden itip Zayn'in başını kaldırmaya çabaladı, kapı aralandığında her şey için çok geçti. Don, adamlarını geride bırakarak içeriye girdiğinde elinde silah tutuyordu. Öfkeden deliye dönmüştü ve hedefi direkt olarak Zayn'di. Onun önüne geçmek istedim, onu korumak için üstüne kapanmak istedim ama o sadece kolumu tutup başını olumsuz anlamda salladı. "Kendini daha fazla feda etme artık." Bunu bana nasıl söylerdi? Sevgisinden, ellerinden gelecek ölümü bile kabul ettiğini göremiyor muydu? "Yorma kendini.." Ağzından çıkan kana bakarak yanağını okşadım, Don her ne olursa olsun ona zarar veremeyecekti.

"Seni en başından öldürmeliydim!" Kükreyerek Zayn'in üstüne geldiğinde Principe yanağına sert bir yumruk indirmişti. Utah beni korumak için önümdeydi, hepimiz bir aradaydık. Etten duvar olmuştuk birbirimize. Birimiz ölürse diğerimiz de ölecekti. Aile olmak, karşılıksız sevgi duymak böyle bir şeydi herhalde ve ben bunun tadını çıkartmadan gitmek istemiyordum.

Don silahının kabzasıyla Principe'ye karşılık verdiğinde Utah saldırı yapmak için ayağa kalktı, gözlerim kucağımdaki adam ile onlar arasında gelip gidiyordu. Utah'ın şansı yoktu, Don onun güçsüz yüzüne ve bedenine defalarca kez vururken yapabildiğim tek şey, delicesine çığlık atıp ağlamaktan öteye gitmiyordu. Orada hepimjz ölebilirdik, eğer.. Eğer o çıkıp gelmeseydi.

Death Valley | MalikOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz