15

1.2K 125 15
                                    

İki katlı, kendine ait bahçesi olan ve dış cephesi şimdiye dek gördüğüm en güzel yeşile boyanmış harika bir binanın önünde duruyorduk. Fransız balkonlu, yerden tavana uzanan camlardan içeriye giren güneş ışığı doyumsuz bir göz ziyafeti sunuyordu. Alt dudağımı dişleyerek ve karnımı tutarak araba yolunda durmuş, evimizi izliyordum. Şimdiye dek gördüğüm en güzel evdi, daha doğrusu içinde birlikte yaşayacak olmanın verdiği hevesti belki de evi bana sevdiren. Tabi bu şekilde düşünen bir tek bendim galiba, Zayn bana aldırmadan eşyaları teker teker indiriyor ve eve taşımak üzere sıraya diziyordu. Saatlerdir araba kullanmaktan yorgun düşmüştü ve yüzündeki yaralar iyileşmeye başladığı için morarmıştı. Ona uyumak isteyip istemediğini soracaktım ama, benimle uyur muydu bunu bilmiyordum.

"Burası çok güzel." Gülümsemem git gide büyüyordu, bir an için başını kaldırıp yüzüme baktığında onda daha önce görmediğim bir ifade gördüm. Adını koyamadığım garip bir ifadeydi bu, herhangi bir şekilde tarif edemiyordum ancak memnundu, onu ilk kez mutlu görüyordum. Neredeyse gülümseyecekti, neredeyse.

"Hala yapılması gereken çok şey var." Peşinden iki valiz sürükleyerek eve yürüdüğünde arabanın arkasında duran eşyalara baktım, pek fazla kıyafetim yoktu ama evlenmeden önceki hayatımda ne varsa, ojelerim, posterlerim, makyaj malzemelerim, oyuncaklarım, hepsi.. hepsi buradaydı. Neden her şeyi yanına almıştı? Ve arabanın içinde anlamsız büyüklükte bir koli vardı, içine ne koymuştu?

"Neden gidip biraz evi gezmiyorsun?" Merakla baktığım koliyi zorlanarak kucakladığında sormuştu bu soruyu. Benimkine göre büyük olan adımlarıyla önden yürürken onu izliyordum. Onu izlemek güzeldi, sırtı, geniş omuzları ve ince bacaklarının zerafeti göz dolduruyordu. Eğer daha farklı hayatlarımız olsaydı da yine birbirimizi bulur muyduk merak ediyordum. Onu bir kafede barista olarak ya da işine iyice odaklanmış bir ressam olarak düşünüyordum, narin ellerine fırça kim bilir ne kadar yakışırdı..

"Orada bütün gün dikilecek misin?" Kutuyu kapının girişine bırakıp eliyle gelmemi işaret ettiğinde hayranlıktan nutkum tutulmuştu, bahçe, ev, güzel günler görebilecek miydik? "Hala inanamıyorum." Kelimeler ağzımdan gördüğüm bir rüyayı anlatır gibi çıkmıştı. "Şimdilik iyi gidiyoruz." Parmağını kapının kenarında duran küçük bir panelin üzerindeki tuşlarda gezdirip kapıdan garip bir ses gelene kadar bekledi, sanki birkaç çarkın bir araya gelip dönmesi gibi mekanik bir sesle kapı ardına kadar aralanmıştı. Anlam vermeye çalışıyordum, burası gerçekten neresiydi? Ev olduğundan emin miydi? "Beni korkutuyorsun." İçimden geçen düşünceyi doğrudan dile getirmiştim, artık daha fazla yalan veya sır duymak istemiyordum.

"Ah, ben de bir an için beni sevdiğini söylediğini falan sanmıştım." Kollarındaki koliyle içeriye girip odalardan birinde gözden kaybolurken, "Bunun konumuzla ne ilgisi var?" diye bağırdım. "Bunun tam olarak da konumuzla ilgisi var Lena!" Tahammülsüzlük sınırlarımızı zorluyorduk adeta, sinirle onun yanına ilerlerken demir kapı arkamdan kapanıp kendi kendine kilitlenmişti. "Beni sevdiğini söylüyorsun ve benimle yaşama hayalleri kuruyorsun ancak unuttuğun kocaman bir detay var!" Sinirliydim, yanaklarımdan alev çıkıyordu ve ellerim buz kesmişti ama benim aksime onun söyleyecek şeyleri olduğu için sadece durup dinledim. "Lena.. Sana sesimi yükselttiğim için üzgünüm ama.." Bana doğru bir adım attığında refleksel olarak bende bir adım geriye çekilmiştim. "Don seni öldü biliyor olabilir ama aynı şeyi kendim için söyleyemem."

"Yani baban veya adamları her an peşimizde olabilir demek mi bu?" Sinirim büyüdükçe sesim de ellerim de daha çok titriyordu. Bir an kafası karışmış gibi, "Ne?" diye soludu. "Hayır bak, bu öyle bir şey değil. Burada tamamen güvendeyiz." Sol gözümden bir damla yaş süzüldü. Tehlike içinde miydik değil miydik bilmiyordum. "Sana nasıl güveneceğim?" Ona aşıktım, istese canımı ayaklarının altına bile sererdim ama bebeğim herkesten daha önce geliyordu.Ben ölsem bile o yaşamalıydı. "Güvence mi istiyorsun?" Baş parmağıyla yüzüğünü çevirdi. "Güvencen parmağında duruyor."

Death Valley | MalikWhere stories live. Discover now