Bölüm- 31 İstişâre

499 63 131
                                    

Gözlerini, sabitlediği kanlı omuzdan çekerken, girdiği düşünce girdabından Emir'in boğazını temizlenmesiyle silkelenip kendine geldi.
Kaşlarını kaldırmış, gözlerindeki soru işaretleri ile bakıyordu Yasemin'e. Dalgınlığının sebebini çözmeye çalışıyordu fakat, herhangi bir anlam verebilmiş değildi.

"Omzun," dedi Yasemin, bir saniyeyi geçmeyen bir süre içerisinde Emir'in gözlerine bakıp ardından omzunu işaret etti. "Kanıyor."

Emir, başını yavaşça çevirip omzuna baktı, tişörtüne bulaşan kan canını sıkarken az önce kaşımak için kullandığı eline baktı. Parmaklarına bulaşan bir miktar kan, kurumuştu bile. Parmaklarını birbirine sürterken, sakince konuştu. "Küçük bir operasyonda olmuştu, bir kaç gün önce."

Yasemin başını sallarken ayaklanıp çekmeceden çıkardığı ıslak mendili önüne uzattı.

Uzatılan mendille parmaklarını temizleyip ayaklandı Emir, "Sonra konuşuruz artık."

"Peki."

Mutfağın kapısından çıkmadan önce, kıza dönüp, "Amcan görmese mi?" diye sordu. Sebebini kendisi de bilmiyordu fakat, omzu yaralı bir şekilde geldiğinin bilinmesini istemiyordu.

Yasemin merakla kaşlarını kaldırınca ise bir şeyler açıklamak zorunda hissetti kendini. "Sonuçta, kızı gibi olan yeğenini istemeye gelen adamın, omzu yaralı bir şekilde istemeye gelmiş olmasından rahatsız olabilir."

Yasemin arkasını dönüp, rafları düzenlemekle oyalanan Yaren'e baktı, kendini fazlasıyla işine kaptırmıştı. Geri Emir'e dönerken, gözlerini yüzünde fazla tutmamaya özen gösterdi. Tebessüm etmek isteyen yanak kaslarını zapt etmek için hızla dudaklarını ıslayıp konuşmaya başladı. "Aslında.. babam da annemi istemeye gittiği gün, büyük bir çatışmadan çıkıp gitmiş."

Emir, yüzünde peyda olan gülüşle gözlerini kırpıştırıp odağına takılan Yasemin'den bakışlarını çekmeye çalışıyor, bir şey söylemek için açtığı ağzını ne diyeceğini bilemediğinden geri kapatıyordu. Başı hafifçe öne doğru eğilirken, elini ensesine atıp kaşıdı hafif hafif.

Bir anlam çıkarmalı mıydı bu cümleden?

Ya da bir ümit mi beslemeliydi, geleceğe değin?

"Yaa..." derken, ensesindeki eli yavaşça aşağı doğru süzülmüştü.

Yasemin ise, Emir'in gözlerindeki ışıltıya, dudaklarına serpiştirilen tebessüme anbean şâhit olmuş, fakat yanlış bir mânâya ya da yersiz bir ümîde kapılmış olabileceği endişesi ile aynısından kendi dudaklarına da serpilmiş olan tebessüme tuz ekti hızla. Cümlesine yersiz bir mânâ vermesin diye, hızlıca konuştu, Emir'in içine tuz biber ektiğinin bilincinde olmayarak.

"Ama dedem onu tüfekle kovalamış."

Aslında, babam da annemi istemeye gittiği gün çatışmadan çıkıp gitmiş derken, omzundaki kurşun yarası ile gelmesinin olumsuz bir neticeye yer vermeyeceğini ifâde edip rahatlatmaya çalışmıştı, fakat şimdiyse ağzından çıkan cümle tam tersi istikâmette yol almıştı.

Emir'in değişen ifadesiyle, cümlelerini toparlama gereğinde bulundu. "Ama merak etme, dedemin tüfeği köyde."

Gülüp gülmemek arasında kalan Emir, daha fazla uzatmak istemezcesine, "Tamam," dedi, "Anladım ben. Yalnız şu omzumu bi temizleyebilirsem?"

Yasemin, banyo tarafını tarif edip, Taha ile gerekli malzemeleri göndereceğini söyledi. Emir çıkar çıkmaz da, tezgahın üzerindeki telefonunu eline alıp Taha'ya mesaj atarak yapması gerekenleri bildirdi.

SESSİZ OYUNWhere stories live. Discover now