Bölüm- 26 Yıl(an)başı

678 61 49
                                    

Düşlediği şehir gibi mazlum olabiliyor bazen insan; Kudüs gibi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Düşlediği şehir gibi mazlum olabiliyor bazen insan; Kudüs gibi. Düşlediği şehir gibi garip kalıyor bazen; Endülüs gibi...

Akşam ezanına kalmadan dağılan misafirlerden sonra ikramlık tabakları ve çay bardaklarını kaldırıp toparladılar ortalığı. Güzel ve istifadeli bir sohbet olmuştu. Herkesin bilinçlenmesi gereken  bir konuydu; Filistin. Zira o kadar yalnız kalmıştı ki Kudüs; sadece Filistin'lilerin meselesiymiş gibi bir hâl almıştı.

"Ee Reyhan, sen bayadır gelmiyorsun."

Dudaklarını yanlara doğru kıvırıp omuzlarını silkti genç kız, "Babamı biliyorsun Yasemin, öyle çıkamıyorum sürekli."

"Okul nasıl gidiyordu senin, çok yorucu oluyor mu?"

Elini havaya kaldırıp salladı, o-oooo dercesine, "yorulmak ne kelime Yaren abla, anamızı ağlatıyor hoca."

"Hadi ya, ne yapıyorsunuz ki o kadar?" diye sordu Şule hayretle.

"Ya o kadar insan keyfinden sanki açıktan okuyor çocuk gelişimi. Herkesin bi sıkıntısı derdi evi ailesi var. Annemle yaşıt kadınlar var sınıfta. Niye bu kadar ödev veriyorlar anlamıyorum ki. Basıyor ödevi, basıyor ödevi." Gözlerini baydı sıkıntısını belli edercesine.

Okul mevzusunda baya dertli olan Reyhan, içini döktü uzun süredir görüşemediği arkadaşlarına. "Mesela bu hafta sonu hem uygulamalı sınav var, hem normal sınav. Böyle iş mi olur arkadaş?"

"Uygumalı sınav derken?" diye sordu Yasemin.

"Ne bileyim ya," derken güldü kız, "dersi dinlediğim mi var sanki."

Yasemin de kızlarla gülüşürken kollarını sardı Reyhan'a. "Hâlâ mı ders dinlemiyorsun sen kız?"

"Yasemin hocam hemen kulakları dikti, öğretmenlik damarı." derken Aybüke, Şule hariç kendinden büyük kızların -bilhassa öğretmeninin oluşu- sohbetine dahil olup olmamak arasında gidip geliyorken uzun süredir biraz utanç biraz heyecan duymuştu.

Mahcubiyetini kırmak ve rahat olması için bu sefer de kolunu Aybüke'nin omzuna koydu. "Ders dinlemeyen öğrenciyi hangi öğretmen ister ki?" dedi hafif gülerek.

"Öyle tabi, hocam."

"Sen Yasemin'in öğrencisi misin?" diye sordu Reyhan, yeni fark ediyordu.

"Hı hıı," diyerek başını salladı kız.

"Hele diyorum bu kız niye böyle ürkek ceylan yavrusu gibi." Reyhan'ın gülerek söylediği cümleye Yasemin saçının ucunu çekerek karşılık verdi, "Ürkek ceylan yavrusu değil o, benim edepli öğrencim." Aybüke'ye döndü, "Rahat ol sen de ama, bu kadar kasma kendini."

Ne ara kalktığını kimsenin fark etmediği Şule, herkese çay doldurup tepsi ile getirmişti, "İçimiz ısınsın biraz."

"Sağol mavi kafa."

SESSİZ OYUNWhere stories live. Discover now