Bölüm-6 Tehdit

723 91 52
                                    

Ne gurbettir çöken İslâm'a, İslam diyârında...

Zehra'yı da gönderdikten sonra evde yalnız kalmıştı. Uykusu yoktu. Kocaman dairede ne yapacağını düşünüyordu. Korkmuyordu fakat yabancı birinin evinde olmayı da garipsememiş değildi.

Koltuk değneğine tutunarak salondaki kitaplığa doğru ilerledi. İncelediği kitaplardan gözüne kestirdiği bir tanesini eline aldı: İskender Pala'nın Efsane'sini. Yazarı severdi. Daha önce bir çok eserini okumasına rağmen, Efsane'yi yalnızca duymuştu. Her kitabı ilk eline aldığında yaptığı gibi önce aradan rastgele bir sayfa açtı.

Dışarıdan gelen tıkırtıyı fark etmedi bile.

Gözüne çarpan mısraları seslice okumaya başladı.

"Gözleriyle gözlerim işte o anda buluştu. Sesi adından daha billur idi:
'Ben demek yakışmaz bana, sen var iken; Düşer mi söz söylemek sen var iken?' "

Biliyordu bu şiiri. Osmanlı edebiyatı ile ilgili kitaplar okuduğu sırada görmüş, çok beğenmişti. Aradaki anlatım yazısını atlayıp şiirin devamını okuyacaktı ki, tanıdık bir ses şiirin devamını getirdi.

"Sevgiliye vuslat varken, vedalaşmak da nedir ya Rabbi! Gülmek gereken yerde ağlamak da nedir ya Rabbi!"

Mısranın bitmesiyle kız, başını kaldırarak, izinsiz eve girdiği için Emir'e kızacaktı ki hiç fırsat vermeden konuşmaya başlamıştu bile genç adam.

"şşş" deyip cık'ladı hızlıca. İşaret parmağını kaldırarak engel oldu 'konuşmaya hakkın yok' dercesine.

"Burası benim evim, bu bir. Seni getirip koruduğuma şükret. İkincisi..." dedi ve sakin ama, insanın sinirleriyle oynarcasına kitabı kızın elinden alıp rafa koydu.

"Burda kalacağın süre boyunca, kitaplarıma.. hele ki buna hiç dokunma."

Ve bakışlarını ayaklarına çevirip imalı bir sesle

" zaten sakatsın, gidip yatsana. Gece gece..."

"Eeh! Hem izinsiz genç bir bayanın evine giriyorsun, hem de zeytin yağı gibi üste çıkıyorsun. İkincisi, " dedi, Emir'in deminki sayı saymalarına gönderme yaparak. "..Zahmet edip de bana bir meşgale bulsaydınız ben de sizin o çok kıymetli nüshâlarınıza dokunmayacaktım." Farkında olmadan biraz yükselttiği ses tonunu düşürüp devam etti. "Üçüncüsü, size daha önce defalarca bana yaklaşmamanız gerektiğini söylediğim halde, yine her seferinde dibime kadar giriyorsunuz. Eğer burdan çıkmazsanız..."

Daha kız sözlerini bitirmeden koluna yapıştı:
"Sen beni tehdit mi ediyorsun!" dedi gayet âşikar olan alaylı sesiyle.  "Burası benim evim. İstediğim zaman girer, istediğim zaman çıkarım! Bir daha da bana emir vermeye kalkışma!"
Sonra da hafiften burnunu çekip çıktı salondan.

Günaha bulaştığı hissi ile huzursuz olup, "Münasebetsiz pislik!"diye mırıldanan kızı umursamadı.

***
Sabah olmuştu.Yasemin kendi evi olmadığı için ve biraz da sahibine ısınmadığından, o evin mutfağında bulunan yemeklerden yemek istemiyordu. markete gitmek üzere hazırlandı. Aynada son kez kendine baktı. Dün sabahtan beri üzerini değişmemişti.
En azından evine gidip duş almalıydı.

Kapıyı açıp dışardan kilitlerken, "Günaydın" diyen Emir'i duydu. Bozulan sinirleri hâlâ yatışmamışken o da biraz sinir bozmaya pekâlâ kalkışabilirdi, nefsine yenik düşerek..

"Biliyorum." dedi alaylı bir sesle.

"Efendim?"

Böyle bir cevap beklemediği açıktı.

SESSİZ OYUNWhere stories live. Discover now