Geçmişin gölgesine gizlenmiş bir cinayet,
Cinayetin gölgesine habersizce gizlenmiş bir hayat..
Günaha girmeden de sevebilir miydi insan? Yoksa harama bulaşmak zorunda mıydı?
Neydi aşk;
Evi terk eden karısına, "Gitme, cennetimin kapısı.." diyeb...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Şer'de gizlenir hayr...
Dersine son verirken, sınıftan çıkmadan evvel gözlerini öğrencilerinin üzerinde gezdirdi sakince. Normalde en huzurlu olarak geçirdiği gün, Cuma günleri olurken, bu gün, güne Teoman ile başlaması huzurunu bir miktar dağıtmıştı. Şahıs ile alakası yoktu, bulandığı günâhtı onu sıkıntıya sokan mesele. Günaha bulanmışlık hissi, kemiriyordu içindeki saf ve pak duyguları.
"Hocam?" diye seslendi Aytaç'ın yakın arkadaşlarından olan Ece. "Aytaç'tan haberiniz var mı? Mahkemeye sevk edilmiş."
Bu cevap hoşuna gitmemiş olacak ki, hafif asabi bir tonda konuştu bu sefer Ece. "Hocam, arkadaşımız tutuklanmış, mahkemeye sevk edilmiş diyoruz, siz hayırlısı olsun diyoruz. Bunda ne gibi bir hayır olabilir!" Kısa bir soluklanarak devam etti. "Tamam, yaptığı doğru bir şey olmayabilir ama o kadar insan var yıllarca uyuşturucu kullanan, kendi kullandığı yetmiyor gibi başkalarını da zehirleyen. Onlarca insan var, Aytaç daha bir kaç kullanmışken hemen tutuklanması haksızlık değil mi?"
"Hayır bunun neresinde?" diye sordu bu sefer, Çağlar. Sesi biraz dalga geçer gibiydi. Yasemin'in her konuyu dine bağlamasına biraz sinir olan bir çocuktu.
"Hayrın nerede ne şekilde olacağını biz bilemeyiz, Çağlar." dedi, sakinliğini korumaya çalışıyordu Yasemin. ""Yerde ve göklerde olan her şeyi bilir." (Âl-i İmran, 3/29).
"Gaybın anahtarları O'nun katındadır; onları ancak O bilir. O, karada ve denizde olan her şeyi bilir." (En'am, 6/59).
Hem, Cenâb-ı Allah bir âyet-i kerîmede de şöyle buyurur;
"Bazen hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlı olur. Kimi zaman da sevip arzu ettiğiniz bir şey sizin için şerli olabilir. Netice itibarıyla neyin hayır ve neyin şer getireceğini sadece Allah bilir, siz bilmezsiniz."(Bakara, 2/216)
"Olabilir ki bir şey sizin hoşunuza gitmez de Allah onda birçok hayır takdir etmiş bulunur." (Nisa, 4/19)
İşin bir diğer yönü de şudur; Biz Allah hakkında suizanda değil hüsnüzanda bulunuruz. Zaten Allah da kullarının kötülüğünü istemez. Bilakis Allah (c.c.), kullarını affetmek, onları güzelliklerle buluşturmak için fırsatlar yaratır. Öyleyse Allah hakkında her zaman hüsnüzanda bulunmalıyız ki Allah da (c.c.), kullarına düşündükleri gibi muamelede bulunsun. Bu hakikat bir kudsî hadiste şöyle buyrulur:
"Allah Teâlâ Hazretleri şöyle buyuruyor: Benim kulumla maiyyet ve muamelem, onun Benim hakkımdaki düşüncesine bağlıdır (Ona rahmetimle muamelede bulunacağımı umarsa onu bulur)." (Buhârî, Tevhîd 15; Müslim, Zikir 2, 19)"
