Bölüm-4 Takip

895 111 28
                                    

Takip

Masasında oturmuş elindeki buzlu çayı içmekle meşguldü genç polis. Merakla, Yasemin'in vereceği ifadede neler söyleyeceğini düşünüyordu. Eğer gerçekleri anlatacak olursa -ki böyle birşeyi kolay kolay yapacağını düşünmüyordu- kızın bir kez daha işinde sahip olduğu yeteneğini herkese gösterecekti. Bununla da kalmaz bir kısım pislik daha yakalanmış olurdu.

O arada içeri giren Sami, Yasemin'le Zehra'nın birlikte dışarı çıktıklarını söyleyince kaşlarını çatıp merakla sordu. Bir o kadar da şaşkındı. "Bu ne demek şimdi?"

"Zehra'ya sordum. İlerdeki câmiye kadar gidip geleceklermiş."

" ? "

"Akşamüstü mezarlıktan aldığımız bayan var ya, onun için gittiler. Yarım saate kalmaz dönerlermiş."

Sesli verilen nefesin ardından konuşmaya başladı. Sinirlenmişti bu duruma.

"İfade vermiş mi?"

"Hayır. Döndüklerinde verecekmiş."

Hâla aynı bakıyordu Emir. Beklemesi gereken, aldıkları şüpheliler veya zanlılar olmuştu hep. Şimdi ise bir şüphelinin kendilerini bekletmesi zoruna gidiyordu.
Saatine bakınca 10 dakika önce bitmiş olan mesaisinin farkına varmıştı. Bugün tatil günü olmuş olsa da buraya gelmesi kimilerini şaşırtmıştı. Başarılıydı ama çalışmak vazgeçilmezi değildi. Hele de şu anda huysuz bir kız için burda olmasına kendi de şaşıyordu.
Bardağını bırakıp odadan çıktı. Gündüz arabada, telefonuna kaydettiği numarayla bizzat işi vardı. Öğrenilmesi gereken bazı şeyleri öğrenmeye gidiyordu. Adresler, biyografiler, sosyal hesaplar ve daha o kızla ilgili ne varsa...

İşini bitirmiş ağır adımlarla emniyet binasının otoparkında kendi arabasına doğru ilerliyordu. Yüzünde yapmacık bir gülümseme ve egosuyla birlikte karşısında biraz ilerdeki NISSAN'a doğru ilerleyen iki kadına yaklaştı.

" İyi akşamlar"

Hitab ettiği aslında hergün beraber kendisiyle operasyondan operasyona koşturan Zehra değildi. Yanında yorgun bir halde ona eşlik eden, uzun kıyafetli bayandı. Yasemin. Fakat tabii ki ondan değil, Zehra'dan almıştı cevabını.

***

Hayatında hiç bu kadar günahkar ve âciz hissetmemişti kendini. Secdeye durmuş, yalvarıyordu Rabb'ine pişman olduğu için. Affedilmek istiyordu Rabb'i tarafından. Hem sıcak, hem akıttığı gözyaşları onu terletince, başörtüsünün altında kafasında kayıp giden ter damlaları da rahatsız ediyordu kendisini. Üzerinde durduğu kırmızı câmi halısı akıttığı gözyaşlarıyla ıslanmıştı. Ara ara attığı küçük hıçkırıklar yüzünden hafif titreyen bedeni çok yorulmuştu. Fakat daha emiyete gidip ifade vermesi gerekiyordu. Bunu düşünmek bile tüm huzurunun kaçmasına sebep olmuştu. Bedeni gibi ruhu da yorgundu zira.

Namazından sonra dakikalarca secdede yaptığı duasını tamamlayıp kalktı yerinden.
Başucuna bıraktığı çantasını alıp Zehra'nın yanına ilerledi. Şimdi gülümsüyordu ona bakıp.

"Benim işim bitti. Gidelim mi?"

"Seni izledim namaz kılarken. Çok içten kıldın gerçekten. Ben böyle olamıyorum, namazlarımda..."

Son kelimesini söyler söylemez, Yasemin heyecanını belli etmek istercesine gülümsedi kıza doğru. Şaşkınlığı da ortadaydı. Zehra açıklama yapma gereği duymadı daha fazla. Yüzünde saklanan birşeyler göründü Yasemin'e. Ama daha fazla üstelemedi o da. Merdivenleri inerken başlayan suskunlukları avluya çıkınca yerini samimi bir sohbete bıraktı. Biraz tanıştıktan sonra Zehra'nın sorguya çekmekten çok arkadaşça bir üslupla sorduğu sorularla sohbet bitiyordu, emniyet binasının otoparkında yürürken. Onun da beklediği üzereydi cevaplar. Mezarlıktaki adamlar kendisine taciz etmek isteyen iki şerefsizdi! Başka bir olasılık da yoktu ona göre.

SESSİZ OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin