Sesimi duyar duymaz yüzümü yalamayı bırakmış, dilini hafifçe çıkararak yatağımda oturur pozisyona geçmişti.

İyice gerinip ben de oturur hâle geçtim. Sonra bir anda bu hareketin içten içe beni rahatsız ettiğini fark ettim. Bir gariplik vardı.

İnternet Explorer'a taş çıkartan hafızam beynime eğilmem gerektiği sinyallerini yollarken anında yatağımın yanına çömeldim.

Stev'in de gerinip yataktan atladığını gördüm. Kapıya doğru emeklemeye başladığım sırada oyun oynamak istediğimi sanmış olacak ki önüme gelip üstüme atlamaya çalıştı.

Hadi öyle minik bir köpek olsa tamamdı da Stev'di bu.

Koskoca bir Labrador Retriever.

" Oha aşkım." dedim ağırlığının altından kalkmaya çalışırken. Bu sırada annemin odaya girip kapıyı kafama çarpmasıyla olay daha saçma bir hâl aldı.

Stev onu görünce havlarken ben, " Açıklayabilirim göründüğü gibi değil valideciğim." diye mırıldandım. Bir yandan da acıyan kafamı ovuşturuyordum.

" Bir şey oldu mu kafana?" dedi bana doğru eğilirken, büyük ihtimal istemsiz sesini yükselterek.

" Yok." diye mırıldandım.

" Ne yapıyorsunuz ikiniz kapının dibinde ve bir de yerde sorabilir miyim acaba Eylül?"

Bir yandan da ona yanaşan Stev'in başını okşuyordu.

Ben cevap vermeyip salak salak yüzüne bakmaya devam edince, " Kızım kalksana yerden." dedi.

" Spor yapıyorum anne ya. Hadi git, geleceğim ben."

Tam bu anda neden kaçmak yerine perdeyi çekmediğim aklıma geldi.

Ah evet.

Çünkü perdem tüldü.

Sabah sabah neden bu kadar Explorer'a bağladığımı hiç bilmiyordum.

" Manyaklaştın sen ha." dedi annem de önüne düşen perçemini geriye atarken.

" Hadi hadi çık."

Nefesini verirken dediğimi yapıp beni yalnız bıraktı. Yani Stev'i saymazsak.

Hazırlanana kadar tahmin edileceği üzere canım çıkmıştı. Pencerem büyük olmasa böyle bir sorun olmazdı belki ama resmen Survivor yaşıyordum şimdi.

Önce duvarın kapattığı küçük yerde soyunuyor, emekleyip yatağımdan okul formamı alıyor sonra yine emekleyip duvar kenarında giyiniyor; çantamı hazırlamaya çalışıyor, bu sırada Stev'i üstüme çıkmaması için durdurmaya çabalıyordum.

Sadece bir saniyelik bir cesaretle yerden başımı kaldırıp karşı cama baktığımda yarım bir erkek sırtı görebilmiştim. Yatakta uzanmış yarım bir erkek sırtı.

Tahmin edebileceğinizden çok daha çekici bir görüntüydü.

Ama tabi ki telaş yapıp hemen geri çekilmeye çalıştım. Bu sırada da komodinimdeki gece lambasını düşürmüştüm...

Bir şekilde ,sonunda, evden çıkabildiğimde babam sabırsız bir ifadeyle kapıda arabasıyla beni bekliyordu.

Hemen bindikten sonra biraz da olsa gözüne gireyim diye normalde hep unuttuğum emniyet kemerimi anında taktım. Ve o sinirli ifadesini yitirip gülümser bir hâl aldığında yola koyulduk.

Arabada dün annemle nasıl vakit geçirdiklerinden bahsetmişti.

Gerçekten güzel bir aileye sahiptim.

WİNDOW //don't talk about it (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now