DİVANE- BÖLÜM 8-

121K 5.9K 1K
                                    

• Yıldızımızı doldurmadan geçmeyelim lütfen, keyifli okumalar.

"Çok."

Ne demişti o?

Bedenimi ele geçiren heyecanı kontrol etmek o kadar zordu ki, eminim şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı. Gökyüzünde ardı ardına patlayan havai fişekler bile dikkatimi dağıtmaya yetmiyordu. Kendimi ona kapılmaktan alıkoyamıyordum...
İçeriden kızların çığlıkları ve patlayan konfetilerin de sesi geliyordu. Gözlerimizin gereğinden fazla birbirinde takılı kalması içimi kıpır kıpır ederken bir şeyler söylemek istiyordum fakat galiba nutkum tutulmuştu.

"Aldığım en garip ama bir o kadar da güzel bir hediye. Nice yıllara ufaklık." Diye sözlerine devam etti.

O kadar mutluydum ki ufaklık demesine kızamıyordum bile, biz yeni yıla birlikte girmiştik. Bu balkonda, sadece ikimiz baş başa.
Gülüşüm gözlerimden dudaklarıma aktığında bana göz kırptı. Bu an hiç bitmesin istiyordum. Kapı yeniden açıldığında karşımızda elbette bir adet sinirden köpürmüş bir Canan vardı.

"Gelmeyi düşünüyor musun Kuzey?" Diye sordu öfkeyle. Yanımda olmasından rahatsız oluyormuş gibiydi. Beni tehlike olarak görüyor muydu acaba?

Tıpkı benim gibi kıskanıyor muydu?

Kuzey suskunluğunu koruyup umursamazca cebinden bir dal daha sigara çıkardığında gülme isteğimi zar zor bastırdım. Cevabını vermişti.
Canan istediği cevap alamadığı için sinirle ayaklarını yere vura vura geri gittiğinde topuklu ayakkabısının rahatsız edici sesi beni kendime getirmişti. Titrek bir nefes aldığımda dişlerimin soğuktan birbirine çarpıp titremesi benim için ortamı bozmaya yetmişti.

"Gir içeri hadi, dondun." Dedi Kuzey, üflediği sigarasının dumanı bana gelmesin diye başını sağa çevirmiş, etrafı izleyerek konuşuyordu.

Çok karizmatikti, çok...

"Tamam." Diye mırıldandım, zaten daha fazla yanında durmam kalbim için tehlikeli olurdu.

İçeri girdiğimde bedenim sıcaklığın etkisiyle rahatlamış ve bende olayların etkisini yeni yeni idrak etmeye başlamıştım. Simge imalı imalı bakışlar atıyordu, Zeynep oturduğu yerden bana parmağını sallarken Gül gözleriyle omuzlarımda duran Kuzey'in ceketini işaret etti.

Kokusu hala burnumun dibindeydi, çok güzeldi.

Ceketi çıkarmayı üzerimden hiç istemesemde zorundaydım, özenle omuzlarımdan indirip askıya astığımda banyodan gelen ağlama sesiyle duraksadım.

Bu Canan'ın sesiydi.

İçimden bir ses yanına gitmemi söylerken bencil tarafım hiç oralı olmadı. Tam arkamı dönmüştüm ki dayanamayarak yanına gitmeye karar verdim. Birinin ağlasına dayanamıyordum. Temkinli adımlarla lavaboya yaklaştığımda aralıklı duran kapıdan yavaşça içeri girdim. Akan makyajı ve kızarmış gözleri bana dün geceki halimi anımsatmıştı. Kuzey benim dışında kaç kızın daha canını yakıyordu böyle?

Ben onunla düşman olmak istemiyordum, yaşadığımız benzer duygular içimi acıtıyordu.

"İyi misin?" Diye sordum iyi olmadığını bile bile. Ne konuşabilirdim ki? Derdi benim derdimle aynıydı.

Ona teselli veremezdim.

Omzuna destek olurcasına elimi koyduğumda usulca başını kaldırdı. Gözlerinde gördüğüm çaresizlik bana çok tanıdık geliyordu. Benim her gün yaşadığım bir duyguydu. Olumsuz anlamda başını sallayıp tekrar içini çeke çeke ağlamaya başladığında içimden bir şeylerin sızladığını hissettim. Kimse üzülmeyi hak etmiyordu. Bir süre sessizce ağladı, bende bekledim. Lavabonun kenarlarına dayadığı parmak boğumları kendini kasmaktan bembeyaz olmuştu. Yüzüme takındığım maske benim de fazlasıyla canımı yakıyordu.

DİVANE ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin