4. ~ KARAGÜL ~ / Düğün

45.7K 1.4K 140
                                    

............

Yüzlerini dahi görmeye tahammül edemezken karşımda gülmeleri sinirlerimi zıplatıyordu sanki. Bana bu hayatı dar eden kişiler gülerken ben niye böyleydim?

Annemin hiç bir şey olmamış gibi bana sarılmasıyla ellerimi hareket ettirmeden öylece durdum.

O sırada Ömer'de odaya girince beni baştan aşağı süzüp, gülümsedi. Bu gülüşün sebebi bariz ortadaydı. Anneme sarılmadığım için tamamen ona kaldığımı düşünüyordu heralde. Öyleyse de doğru düşünüyordu. Hiç kimsem yoktu ne sırtımı yaslayacağım bir babam, nede sevdiğim adam vardı. Resmen ona kalmıştım.

Geri çekilince annemin yüzüne bile bakmadan etrafima bakmaya devam ettim. Onlar beni bir malmışım gibi Ömer'e satmasaydı şuan Yusuf hayatta olacaktı. Para için kızını satmıştı ama bilmiyordu ki o parayı almasına izin vermeyecektim...

Aslı yengemin yanağımdan öpüp, sarılmasıyla tepkisiz kalamadım bende sarıldım. Ne olursa olsun onun bir suçu yoktu belki ağabeyimi, beni Ömer'e vermemesi için ikna edebilirdi ama eminim elinde olsaydı yapardı. " Çok güzel olmuşsun fıstığım. " diyen Aslı yengeme cevap vermeden, Ömer'le konuşan Zeliş'e baktım.

" Bu kıyafet çok açık değil mi Zeliş? " diyen Ömer'e karşılık Zeliş, elleriyle oynamaya başladı. " Lütfen ağabey, hem sadece kızlar var. " Dediğinde Ömer, gülümseyip omzunu kapıya yasladı. " Peki. Bu seferlik öyle olsun."
Diyince Ömer'e karşılık Zeliş, abisine sarılarak başını göğsüne koydu. Ömer'de elini Zeliş'in sırtına koyarken kendi aileme bakmadan edemedim. Ben hiç böyle sevilmemiştim abim tarafindan. Hatta annem bile sevmemişken abimin sevgi gösterisinde bulunması saçma olurdu bu durumda.

Zeliş başını kaldırınca münzür bir ifade takınıp güldü " Ağabey sen hiç bu odaya gelirmiydin ? " diyip, sesini duymamız için yükseltirken Ömer'in bakışları değişmişti. " Zelişş! "

Zeliş, kahkaha atınca odanın içinde ki kuaför parasını almak için Ömer'in yanına gitti. Ikiside dışarı çıkarken Zeliş yanımda ki annemle, yengemi inceledi. Bakışları uzun sürünce bende bakma gereği duydum.

Annemin üzerinde eski bir elbise dururken yengemin de ondan kalır yanı yoktu. " Siz aşağıya inin bizde şimdi geliyoruz. " dedi, Zeliş annemlere bakarak. Aslı yengem annemin koluna girip odadan çıkınca kendimi garip hissetim ne olursa olsun annemdi işte. Et tırnaktan ayrılmıyordu.

"Gel otur. Saat sekizde başlayacak." Diyip koltuğa oturdu Zeliş. Bende yanına oturunca sırtımı yaslayıp gözlerimi kapattım. Zaman geçtikçe her şey arap saçına dönüyordu. Yarın evlenecektim. Belki istemediğim şeylere maruz kalacaktım. Canım yanacaktı. Ağlayacaktım. Belki de daha fazlası...

Kendimi yetimhaneye bırakılmış öksüz çocuklar gibi hissediyordum. Etrafımda bir sürü insan vardı ama ben yalnızdım. Yusuf'un yokluğu çok koymuştu bana. Annesini kaybetmiş çocuklar gibiydim.

" Yüsra." Diyen Zeliş'le gözlerimi açıp koltukta hafif öne kaydım. " Senden bir şey isteyebilirmiyim? "

" Ne isteyeceksin? " diye sorunca gözleri parladı resmen. " Ömer ağabeyim, telefon kullanmama izin vermiyor. Ama sen söylersen izin verir. " diyip dudaklarını büzünce umutsuz vaka gibi baktım yüzüne. Asla o mağara ayısından bir şey istemezdim. Hem bu kadar zenginliğin içinde bir telefon almak çok mu zordu Ömer, için.

"Neden izin vermiyor?" Dediğimde ayağı kalkıp yatağın üzerindeki tuşlu telefonu gösterdi. " Ben, ağabeyimden akıllı telefon istiyorum. O bana tuşlu alıyor. Nedenmiş 'sosyal medya kullanmayacakmışım.' Sen söylesen kırmaz seni. " Zeliş yüzüme yalvarır gibi bakınca çaresizce köşeye sıkışmıştım. İnsanlara hayır demek benim lügatımda yoktu.

YAPMA!/KARAGÜL #TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin