Bir-2

2.8K 224 397
                                    

Candan Erçetin - Melek

Kocaman bir masa... Günlerdir Ömer'in başının etini yediğim ama sonunda hazırlayabildiğimiz menüyle donatılmış. Etrafında bütün sevdiklerim. Annem, babam, Gül abla, Yılmaz abi, teyzem, eniştem, kocaman karnıyla her an doğuracak gibi duran Öyküm, elini asla Öykü'den ayıramayan Burak, Öykü kadar olmasa da bir kocama karınla daha oturan Mira, Sinan, Melis, Çağlar, Narin ve tabi ki masanın neşesi Nehir... Ve günün en önemlileri Masal ve Deniz Ömer'le benim kucağımızda önümüzde kocaman pastanın arkasında herkesin doğum günü şarkısını bitirmesini beklerken minik minik dans ediyorlar.

Kocaman gülümsemesiyle herkese bakan ve şarkıya eşlik eden Ömer'e baktım. Kucağında minik kızıl perisiyle nasıl mutlu gözüküyordu benim tatlı kocam. Nasıl güzel bir baba olmuştu. Belliydi, hep belliydi Ömer'in çok iyi bir baba olacağı. Çocuk sevgisi zaten tartışılmazdı. İlla bizim olmasına gerek yoktu. Her çocuğa bayılıyordu zaten. ama Masal ve Deniz'le bambaşka bir adam olmuştu. Mümkünmüş gibi daha sevecen, daha anlayışlı, daha yardımsever, daha sevgi dolu... İşin tuhafı beni de daha çok seviyor gibi geliyordu. Öyle sevgi doluydu ki kalbi, sanırım bebeklerimizi her gördüğünde biraz daha artıyordu bu. Ve saçıyordu etrafına güzelliğini.

Gözlerinin içindeki parıltılarda kaybolup aynı onun gibi kocaman gülümsedim ben de. İçimdeki huzuru ve mutluluğu anlatmam imkansız gibiydi. Sanki bundan sonra olabilecek hiçbir şey kötü olamazdı. Etrafımdaki kocaman ailem olduğu sürece, bebeklerim, Ömer olduğu sürece kötü olmazdı hiçbir şey. "Daha güzelini düşünemezdim." diye mırıldandım Ömer'e doğru yaklaşıp. Mutluluktan boğazının düğüm düğüm olması nedir bilir misiniz? Tam da öyleydim şu an. Konuşamıyordum bile. Gülerken ağlamak istiyordum. Öykü'nün hormonların da etkisiyle gözlerinde biriken damlalarla birlikte ben de akmak istiyordum.

"Daha güzeli olamazdı zaten birtanem." diye cevapladı beni. Masal'ı oturtmadığı kolunu omzuma sarıp bizi kendine çekti iyice. Önce Deniz'in saçlarına sonra benim saçlarıma birer öpücük bırakıp Masal'ın yanağını okşadı. "Siz varsınız, sen düşündün, ailemiz burada. Daha güzeli olamazdı." diye tekrarladı. Kocaman pastanın yanındaki Masal ve Deniz'in özel hazırlanmış pastasına bakıp gülerken "Ama kabul edeyim en çok bunu merak ediyorum." dedi, "Delirecekler bence mutluluktan.".

Alkışlara Masal ve Deniz de büyük bir keyifle eşlik ederken kıkırdayıp yanaklarını öptüm Deniz'in. Umurunda olmadı. Annesi tarafından hunharca sevilmeye alışmıştı artık çocukcağız. Ama başkalarını çekemiyordu. "Oh annesinin şeker kokulu oğluşu" diyerek bir öpücük daha bıraktım ama Masal'ın ellerini açıp kapayıp "Anni" demesiyle kocaman bir kahkaha attım. "Aa Masal Ömer'den Defne'ye gitmek mi istiyor ben mi yanlış görüyorum?" diyerek dalga geçti annem, "Ömer ne oluyor oğlum?".

Masal da sol koluma yerleştiğinde Ömer arkamıza geçip sarıldı hepimize. "Valla bilmiyorum anne." diyerek güldü o da, "Anneci oldular bu ara.". Yanağıma bir öpücük kondurup "Ama gördüğüm en güzel görüntü olduğu için tabi ki sesimi çıkarmayacağım." diye fısıldadı kulağıma. Ağzım kulaklarımda hep birlikte hafifçe eğilip üfledik pastayı. Hafifçe eğilmek anahtar hareketti tabi. Benim doğum günümde yaramaz kızımın yaptıkları düşünülürse pastaya çok yaklaşmamaları herkesin pasta yiyebilmesi için gerekliydi.

Üflenen mumlarla bir tur daha alkışlar başladığında Masal neşeyle poposunu kolumda zıplata zıplata eşlik etti alkışlara. Deniz de başını boynuma gömüp olanları izlemeyi yeğledi. "Sakin oğlum benim." diye mırıldandım, "Annesinin uslu kuzusu.". Ömer'in yemek sandalyelerini getirmesiyle ikisi birden sandalyelere doğru attı kendini. Minicik kadın bu iki canavarın her türlü hareketiyle başa çıkmayı öğrendiğim için bir kez daha takdir ettim kendimi. Dengemi bile kaybetmeden Masal'ı ve Deniz'i kontrol edip teker teker sandalyelerine oturttum.

Aşk RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin