Defile

5.7K 322 1K
                                    

Oi Va Voi - Ladino Song

Bezgin bir şekilde ağzıma bir tane daha mısır atarken ne izlediğimi bilmediğimi fark edip kanalı değiştirdim. Koltuğun koluna dirseğimi dayayıp elimi saçlarımın içinden geçirip başımı koltuğa dayadım. Sıkkın bir şekilde oflayıp ağzıma bir tane daha mısır atarken televizyonda birbirine beş dakikadır bakmayı sürdüren çifte bakmaya devam ettim.

-Ayh! Ne söyleyeceksen söyle be adam! Kız şaşı oldu sana bakacak diye.

Bağırmam etki etmiş gibi konuşmaya başladıklarında konuşmalarının bakışmalarından da sıkıcı olduğuna karar verip kanalı değiştirdim tekrar. Hiçbir şey bulamayınca televizyonu kapayıp başımı koltuğa geri yasladım. Göz kapaklarımı düşürüp derin bir nefes aldım. Bir süre daha başım koltuğa dayalı dinlendikten sonra daha fazla tembellik yapmamam gerektiğine karar verip zorlukla koltuktan kalkıp ayaklarımı sürüyerek mutfağa gidip kahve makinasını çalıştırdım. Kahvenin güzel kokusu burnuma dolarken bir süre demliğe akan kahveyi izledim hipnoz olmuş gibi. Ellerimi mutfağın tezgahına dayayıp gözlerimi mutfağın penceresine çevirdim sıkıntı ve biraz da umutla. Karşılaştığım zifiri karanlık umutlarımı alıp bir köşeye atarken içimi titretti. Kendimi terk edilmiş bir dünyada yalnızmışım gibi hissederken kahve makinesinin biplemesiyle yalnız olmadığımı hatırlayıp güldüm. Kendime bir bardak kahve doldurup kış bahçesine doğru geçerken koltuğun üstünden battaniyemi çekip peşimden sürükleyerek ilerledim.

Salıncağa kıvrılıp battaniyeme sarılırken bahçede tek tük açmaya başlayan çiçekler gülümsetti. Otların arasından parlayıp yok olan ateşböceklerini gördüğümde sıcak bir his yayıldı içime. Aklıma Ömer'e dağ evindeki ateşböceklerini göstermek istediğim geldiğinde "Vakti gelmiş demek." diye mırıldandım kendi kendime. Ev kendi kendine sesler çıkartmaya devam ederken karanlıkta battaniyeme sarılı oturup kahvemi yudumladım gözlerim bahçemdeki her hareketliliği takip ederken. Bakışlarımla bahçeyi boydan boya tararken havuzum olsa diye geçirdim içimden.

-Belki geçeriz bir gün daha büyük bir eve.

-Ben seviyorum bu evi, nereye çıkıyoruz?

Sesle birlikte yerimde zıplayıp elimdeki kahveyi üstüme döktüğümde yüzündeki gülümseme yerini endişeye bıraktı.

-Yandın mı? Ver kahveni bana.

Kahvemi elimden alıp kenara koyarken elimden tutup kaldırdı. Üstümün kahveyle kaplı olmasını umursamadan boynuna sarıldığımda kolunu belime sardı. Başımı omzuna gömüp boynunu öperken "Çok özledim seni." dedim. Yavaşça kollarından ayrılıp yüzüne baktım. Özlem dolu bir gülümsemeyle bakıyordu bana. Aklına yeni gelmiş gibi üstüme bakarken "Yanmadın mı sen Defne?" deyip üstümdekileri çıkarmaya çalıştı. Kıkırdayıp "İyi deneme İplikçi. Ama kahve ılıktı yanmadım. Sarılabilir miyim artık?" dediğimde bekletmeden kendine doğru çekip sıkı sıkı sarıldı. Gözlerim huzurdan kapanırken aynı anda derin bir nefes çektik.

-Oh nasıl özlemişim seni.

-Ben de. Ben de çok özledim. Bir daha yollamayacağım seni turneye falan.

Hafifçe gülüp saçlarımdan öptü. Ellerini yüzüme koyup okşarken "Bir hafta bensizliğe dayanamamış mı benim sevgilim? İyi olmadı mı? Defileye daha rahat hazırlandınız." dedi gülerek.

-Sen buradayken elimi mi bağlıyorsun da hazırlanamıyorum sanki? Çok sıkıldım zaten sen yokken. Ne yapıyordum ben sen yokken unutmuşum galiba. Ay neyse ne, gel sarılacağım biraz daha.

Gülerek kollarını belime doladı. Bir haftadır huzursuz huzursuz ne yapacağını bilmeden gergin dolaşan bedenim kollarında yumuşacık olmuş, tamamlanmıştı. Boynuyla omzunun birleştiği yeri hafif hafif öperken kokusunu içime çekip gülümsedim. Özlediğim her şey gelmişti.

Aşk RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin