Aşk Çemberi

6K 310 482
                                    

Bülent Ortaçgil & Jehan Barbur - Eylül Akşamı

Gözlerimi zorlukla araladığımda uzun süredir hissetmediğim kollar belimdeydi. Perdelerin arasından kaçıp gelen Eylül'de de olsak hala biraz da olsun sarı kalmayı başaran güneş ışınları bir yerde toplanmış oynaşırken böyle uyanmayı ne kadar özlediğimi düşünüyordum. Sadece onun güçlü kollarına kendimi bırakmayı, sadece onun yanında kendim olup tamamen güvende hissetmeyi, kokusuyla güne uyanmayı, onun kızıl perisi olmayı... Gözlerimi mutlulukla kapatırken büyükçe gülümsedim. Aylardır özlemini çektiğim ona özgü kokuyu ciğerlerimin ta derinlerine çektim. İçime çektiğim koku bende başımdan aşağıya buz dolu bir kova dökülmüş hissi yaratırken gözlerim yuvalarından kaçıp gitmek ister gibi açılmıştı. Aldığım nefes yabancı bir maddeymişcesine ciğerlerimi yakarken kirpiklerimi birbirine bastırdım sıkıca. Vücudumdaki tüm kaslar bir yay gibi gerilirken düşündüğüm şeyin olmaması için bildiğim bütün duaları ediyordum. Uyandığımı belli etmek ister gibi yerimde huzursuzca kıpırdanırken belim ona sarılı kolları yabancılar gibiydi.

-Günaydın.

-ERDEM?!

-Ne bağırıyorsun Defne ya?

Kendimi hızla yabancı kollarından kurtarıp sırtımı yatağın başlığına dayarken sinirle soluyordum.

-Erdem senin benim yatağımda ne işin var?

-Hatırlamıyor musun?

Sorusu kalbimi sıkıştırıyordu. Neyi hatırlamıyor muyum? Artık düzgün içmeyi öğrenmem gerektiğini bir yere not ederek düşündüğüm şeyi yapmamış olmayı diliyordum. Hatırladığım son şey içimdeki zehri dökene kadar ağlayarak içtiğimdi. Yanımda Öykü vardı ama gerisi maalesef yine büyük bir boşluktu. Gözlerimi korkuyla Erdem'e çevirdim.

-Defne? Defne iyi misin?

-Değilim. Hiç değilim hem de. Erdem ne oldu dün gece?

-Hiç, hiçbir şey. Sakin ol. Bardan beni aradılar Öykü'nün telefonundan. Çok sarhoştunuz adamlar da sizi öyle bırakmak istememişler. Önce Öykü'yü eve bıraktım sonra da seni. Tam gidecekken 'Gitme' deyince ben de gitmedim yanında yattım.

-Gitme demişim Erdem gel yatağımda yat dememişim değil mi? Bir de sarılmışsın ahtapot gibi! Gerçekten çok sinirliyim şu an, gider misin lütfen?

Erdem hızla toparlanırken ben de kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Bir de sarılmış! Nasıl bir yüzsüzlük! Erdem'in bana ilgisinin farkındayım ama hiçbir zaman umut verecek bir hareketim olmadı. Olmamıştı en azından, dün geceye kadar...

-Ömer kim?

-E-e-efendim?

-Ömer diyorum, kim?

-Seni niye ilgilendiriyor bu Erdem?

-Dün gece gitme Ömer dedin de.

Tüm kan beynime hücum ederken gözlerimden ateş saçtığıma emindim. Sinirden kırmızının elli tonuna bürünürken artık kendimi kontrol edemeyeceğimin farkındaydım. Her ne kadar yılışık da olsa arkadaşım olduğu için Erdem'i çok da kırmak istemiyordum ama bu son noktaydı. Sesimin tonunu falan ayarlamaya çalışmadan bağırmaya başladım.

-Gitme Ömer dedim? Gitme Ömer dedim ve sen yanımda kaldın öyle mi Erdem? Senin adın Ömer mi Erdem? Sana gitme dememişim değil mi açıkça? Gerçekten kırıcı olmak istemiyorum ama bu yaptığın sarhoşluğumdan faydalanmak sadece. Lütfen bir süre uzak dur benden ve şimdi evimden defol!

Aşk RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin