Aşk ve Gurur

6K 322 491
                                    

Birsen Tezer - Seher Vakti


Kuliste heyecanla gezinirken mutluluktan içim içime sığmıyordu. Birkaç saniye içinde Defne'yi tekrar görebilecek, ona tekrar dokunabilecek olma düşüncesi bile içimi ısıtmaya yetiyordu. Burnuma kokusu doluyordu bile sanki şimdiden. Ne çok özledim kokusunu. Gözümü açmadan bile 'o' işte diyebileceğim kokusunu... Teninin yumuşaklığını, hafif çıkık elmacık kemiklerini o kadar özledim ki. Ama en çok sürekli neşe saçan sesini, fark ettirmeden beni düşünmesini, ruhumun derinine işleyen bakışlarını... Özledim kızıl peri, çok özledim; gel artık!

Varlığını bile unuttuğum tüm duyguları bir anda bulmuşum gibi karmakarışıktım. Özlem başı çekerken, mutluluk, kıskançlık, kaygı, sevgi; hepsi bir arada beni oradan oraya çekiştiriyorlardı sanki. Geçen her saniye işkence gibi geliyordu. İki aydır onu özleyen ben değilmişim gibi daha fazlasına dayanamıyordum. Derin bir nefes çekerken ilk karnesini almayı bekleyen küçük bir çocuk gibi sabırsız ve heyecanlı göründüğümün farkındaydım. İçeri birinin girmesiyle kalbim ritmini değiştirirken heyecanla döndüm. Gelenin Ece olduğunu görmek büyük bir hayalkırıklığı yaratmış olsa da beklemeye devam ettim. Sonuçta beni gördü ve en rahat buluşabileceğimiz yer kulis. Yani beni görmek istiyorsa buraya gelirdi herhalde. O yanındaki izin verirse tabi. Sıkıntıyla salona göz attığımda kimsenin kalmadığını gördüm.

-Gitti herkes. Kalmadı ne seyirci ne oyuncu. Siz ne yapıyorsunuz sahi burada?

Son darbesini yemiş bir boksör gibi düşmemek için çabalarken zorlukla yutkundum. Gitti mi herkes? Gitti mi yine yani? Yanıma gelmeden, onca ay sonra arkadaşça bile olsa bir selam vermeden gitti mi yine? Bana bir şey bırakmış ol en azından Defne. Bulduğumu zannederken seni tekrar kaybetmeyi kaldırabileceğimi sanmıyorum çünkü.

-Ece, beni görmeye gelen ya da bana bir şey bırakan biri oldu mu?

-Aa evet! Siz söyleyince hatırladım. Bir kadın vardı demin kapıda ama siz Pelin hanımla konuşuyorsunuz diye girmek istemedi herhalde.

-Kadın mı vardı? Bi-bir şey söyledi mi? Yani ismini falan.

-Evet evet. Neydi? Defne bir şey. Topuz sanırım. Evet evet Defne Topuz.

Adını duymak bile kalbimi olduğundan çok daha hızlı attırmaya yetti. Yüzüme yayılan kocaman gülümseme ile içime yayılan Defne sıcaklığını karşılıyor gibiydim. Gelmişti, beni görmek istemişti demek. İçimde ılık ılık rüzgarlar estirmişti işte. Ama niye girmemişti ki içeri?

-Ece, başka bir şey dedi mi?

-Yok hayır Ömer bey. Defne Topuz gelmiş size bakmış ama bulamamış dersiniz dedi sadece. Biraz heyecanlı gibiydi, hayranınız sanırım.

Defne Topuz... Demek soyadı Topuz. Geldiğine göre de yanındaki adam sevgilisi değil herhalde. Ama ya arkadaşça bir merhabaya geldiyse? Olamaz mı? Of Defne of! Her seferinde beni yüzlerce soruyla başbaşa bırakıp nasıl gidiyorsun? Görmedin mi gözümdeki özlemi? Ben senin gözünde gördüm, ne olursa olsun oradaydı. Niye gelmedin, niye o güzel kokundan mahrum bıraktın beni? Sağ yanım o kadar özledi ki o minik kalbinin kuş gibi çırpınışını hissetmeyi... Ben o kadar özledim ki bana her baktığında hafifçe pembeleşen yanaklarına dokunmayı, onları öpmeyi... Seninle konuşmayı bile bu kadar özlemişken neden bir merhabayı çok gördün ki bana kızıl peri?

**********************************************************************************

-Şimdi, seni kulise görmeye gelmiş ama girmemiş, ismini bırakıp gitmiş. Bu mudur olay?

Aşk RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin