Prag

5.8K 308 980
                                    

Moloko - The Time is Now

Öykü'yle dedikodular bitmiyordu, mesajlaşmaya bekleriz:)

Ev sahibi eve gitmemize yardımcı olup gittikten sonra sırıtarak bana bakan Defne'ye minik bir öpücük kondurup elimi uzattım. Elimi tutup evi gezmeye başladığımızda etrafına bakınıp "Otel yerine ev tutmak harika bir fikirmiş gerçekten. Aklına sağlık sevgilim." dedi. Büyük ferah bir odası vardı evin. Yatak odası da oldukça geniş ve temiz gözüküyordu. Mutfak, banyo... Her şey tam istediğimiz gibiydi. Bir hafta otel odasında kalmaktansa kendi evimiz gibi kalmak daha sıcak gelmişti, şimdi evi görünce kararımda haklı olduğumu görebiliyordum.

Geniş koltuğa kendini attığında gülümseyerek büyük camdan dışarıya baktı. Camdan içeri giren güneş ışınları yerdeki halının üstünde nazlı nazlı gezinirken bir kısmı da Defne'nin güzel yüzünü aydınlatıyordu. Başını koltuğun arkasına yaslayıp derin bir nefes çekti içine.

-Hava mis gibi. Şanslıyız galiba.

Yanına oturup yanağına bir öpücük kondurdum. Başımla onu onaylarken bir yandan da koltuğa yayılan saçlarını okşadım. Gözlerini kapayıp kedi gibi mırıldanıp gülümsedi. "Ne yapalım bugün?" diye sorduğumda gözlerini açıp yüzüme baktı. Gözlerinin içinde heyecan pırıltıları dolaşırken başını kaldırdı.

-Önce eve alışveriş yapalım. Sonra da gezinelim bol bol.

Cümlesini bitirir bitirmez ayağa fırladığında şaşkın şaşkın baktım yüzüne.

-Balayında eve tıkılmak yok İplikçi. Hadi çıkıyoruz.

Yüzüme doğru salladığı parmağını indirip kapıya doğru ilerlerken arkasından gülerek baktım. Kapıyı açıp bana döndüğünde sırtını kapıya dayadı.

-E hadi ama sevgilim.

Yerimden uyuşuk uyuşuk kalkarken yatak odasına gittim yavaş adımlarla. Kapıyı kapatıp oflarken "Ömer!" diye bağırmasına gülümsedim. Henüz yerleştirmediğimiz bavulu karıştırırken bana sinirli sinirli bakmaya devam ediyordu. Sonunda aradığım güneş kremini bulup yanına gittiğimde parmağımın ucuna biraz güneş kremi sıkıp burnunun ucuna, yanaklarına ve alnına sürdüm. Ben kremi yüzüne yedirirken "Ya utandım ama şimdi." diye mırıldandı. Gülüp burnunun ucunu öptüğümde burnunu kırıştırdı sevimli şekilde. Parmaklarımızı kenetleyip "Şimdi çıkabiliriz." dediğimde kıkırdayarak adımlarıma eşlik etti.

************************************

Yanaklarını şişirip bana dönerken "Of ne zormuş başka ülkede alışveriş yapmak!" diye sitem etti. Gülerek kolumu omzuna attığımda uzattığı dudaklarını sıkıştırdım parmaklarımın arasına. Öpüp bıraktığımda dudağını birkaç saniye önceki gibi uzattı.

-Neye kızıyorsun söyle sevgilim.

-Parayı kafamdan çevireceğim diye helak oldum Ömer.

Küçük bir kahkaha attığımda gözleri sinirle kısıldı. Omzuma küçük yumruğunu vurup "Dalga mı geçiyorsun sen benimle?" diye sordu.

-Ne haddime sevgilim.

Elimi cebime atıp telefonumu çıkarırken "Söyle ben çevireyim sana hemen." dedim. Yanaklarımı sıkıp "Akıllı kocam benim." dediğinde yüzüme yine o şapşal sırıtış yayıldı hemen. Parmağını dudağına vura vura soslara bakarken "Çevir bakalım şunu." diyerek bana döndü. Onun da yüzüne bir gülümseme yayılırken "Ne?" dedi gülerek, "Neye gülüyorsun?".

Aşk RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin