Saudade

arkamdan konuşanlar

"Jaebum."

Jinyoung hyung, banyoya giren Youngjae'nin ardından etrafa bakınan Jaebum Hyung'a seslendi melül melül.

"Mutfağa geçelim mi? Biraz konuşmalıyız."
Anında devirdiğim gözlerim ve kavuşturduğum kollarımla uzandığım koltukta ters döndüm.

"Fazlalık olduğumu bu kadar belli etmeseniz hani. Bu ay kirayı ödedim ben." Huysuzca mırıldanmalarımı umursamadan odadan çıktılar ve beni beş dakika önce çıkardığım sivilcemle başbaşa bıraktılar.

Zaten Yugyeom'la da aramız bir garipti. Üzülüyordum, özlüyordum fena.

"Off!"

Kolumu kaşındıran cips kırıntılarıyla dolu koltukta saçma taklalar atmaya çalışıp sinirle tepiniyordum.

"Sanki gelip dinleyemeyeceğim amık kelleri." Üç dakika boyunca verdiğim kararın vücudumu yönlendirmesini bekledim ama ilk adımı benim atmam gerekiyordu tabi.

Ani bir haraketle kalktım ve parmak uçlarımda kapısı hafif aralık mutfağa ilerledim. Gelen sesler arttığında duraksadım ve gizlice (?) dinlemeye başladım.

"Yugyeom öğrenirse ne yapacağız Jaebum?"

Jinyoung Hyung bıkkınlıkla yaşlı alnını sıvazladı ve karşısında duvara yaslanmış hyung'a döndü.

"Ben hala söyleme taraftarıyım." dedi düşünceli.

"Biliyorsun, eskiden Youngjae ile arkadaşlardı. Şuan pek yakın olmasalar da Yugyeom Bambam ile hala görüşüyor ve sen onun ev arkadaşısın."

Jinyoung hyung'a karşılık olarak söyledi bunları ve ekledi. "Eninde sonunda öğrenir, ikimizde etrafındayız çünkü."

Ne sikim dönüyordu bir bok anlamamıştım.

"Youngjae ile neden kavga ettiniz peki?"

Cevabı duymak için, eğildim kapıya doğru merakla. Boynumu da Jinyoung hyung'ın köprücük kemiğine yatmaya çalışırken ağrıtmıştım, sızlıyordu hafiften.

"Babamla kavga etmiştik, canım sıkkındı ve Youngjae de yanımdaydı işte." Hafif hüzünlü bir şekilde baktı.
"Bende kalıyorduk birlikte, olaydan sonra onu eve bırakıp yalnız kalmak istedim; sinirliydim çünkü. O itiraz edince de boş yere kalbini kırdım Jae'min, neredeyse sıvayacaktım."

Yugyeom gör amına koyayım bunları ne rezalet bir insansın sen.

Romans istiyorum biri sevsin beni.

"Biliyorsun. Koskoca Im Tae Jae'e karşı çıkmak büyük cesaret ister. Oğlu olman adamın dik başlılığından taviz vereceği anlamına gelmiyor." Jinyoung hyung, destek verircesine elini hyung'ın omzuna attı ve sıvazladı.

Bu isim de bir yerlerden tanıdık gelmişti, sınırları zorlayıp düşünmenin sırası değildi ama.

"İçeri geçelim, Youngjae duştan çıkar şimdi üşütmesin." Jaebum hyung bu tarafa doğru gelirken içimden saydırdığım küfürlerle odama doğru koşturdum.

Herkeste de bir gizem bir gizem yani.

Açılan kapımla irkildim ve direkt itirazda bulunmaya başladım.

"Kapı falan dinlemedim ben! Duymadım bir şey. Ben banyoda sivilcemi patlatıyordum ve yemin ederim ki şahidim var."

Şahidim falan yoktu... yalanımı anlamaması için dua ettim.

Boş boş bakan Jinyoung hyung söylediklerime karşın gözlerimi devirdi ve kolumdan tuttuğu gibi dış kapıya sürüklemeye başladı beni.

"Gözünü seveyim beni evden atma hyung! Vallahi bu ayki kirayı da kendi cebimden ödedim! Senin montunda bulmuş olabilirim ama senin cebin benim cebim hyung kardeş değil miyiz biz?!"

Birden başlayam ağlamalarım, bağırıp çağırıp yırtınmalarım kapıda bizi bekleyen çifti görene dek sürdü.

Kafamı Jinyoung hyung'a çevirdiğimde fişek saçan gözleriyle karşılaştım ve hemen bakışlarımı kaçırdım. Tahrikli tahrikli bakıyordu namussuz.

"Dur misafirler gitsin sike sike döveceğim" gibiydi bir yandan.

Bendeniz, pek tırsmıştım anlayacağınız.

"Yine bekleriz. Umarım bir dahaki sefere daha mutlu görürüm seni." Youngjae, Hyung'ıma bakarak gülümsedi ve somurtan Jaebum hyung'a döndü.

"Sizin leş götüren evinize gelmeyi pek düşünmüyoruz bir dahaki sefere. Zaten yukarı çıkarken apartmandaki teyzeler sıra sıra dizdiler kızlarını kapıya. Bir dahakine tutuştururlar ellerimize birer tane, ilişkimi bozmayın."

"Peki öyleyse. Yeter artık zıkkımlandınız, içtiniz ettiniz. Hadi gidin evimden."

El sallayıp anlamsız bakışlar atan ikilinin yüzüne kapattım kapıyı ve odama sıvışmak için arkamı döndüm.

"Dur bakalım sevgili Bam."

Jinyoung efendi piç piç sırıtarak arkama geçip ütüsüz pijama yakamdan tuttu ve yutkunmamı keyifle izledi.

"Daha şu kira meselesini tartışacağız."